Mösyö İbrahim ve Kur'an Çiçekleri
Film 1960'lı yıllarda Paris'in, çeşitli etnik ve dini gruplara mensup alt sınıftan çalışan insanların yaşadıkları karışık bir mahalesinde geçer. "Mösyö İbrahim ve Kuran'ın Çiçekleri" romanı, İçinde genelevlerin bile bulunduğu bu kozmopolit semtte yaşayan iki insan üzerine odaklanmıştır. Bunlardan ilki 12 yaşlarında yoksul, Yahudi bir yeniyetme olan Musa'dır (Herkes ona Momo der). Annesi ve erkek kardeşi evi terkettiği için babası ile yaşamaktadır. Ancak babasının da psikolojik sorunları vardır ve onunla pek ilgilenmemektedir. Hayatı yeni yeni tanımaya başlayan ve yaşıtlarından da pek fazla arkadaşı olmayan bu çocuk ihtiyacı olan ilgiyi ve sevgiyi çevresindeki fahişelerde arar.Filmin diğer kahramanı ise mahallenin yaşlı Müslüman bakkalı Mösyö İbrahim'dir. O da en az Momo kadar yalnız bir insandır, kimi kimsesi yoktur ve dükkânını gecenin geç saatlerine kadar açık tutar. Fransa'da Müslüman ve Arap kelimeleri aynı anlamda kullanıldığı için herkes tarafından Arap zannedilen ve 'Arap bakkal' olarak çağrılan İbrahim bey aslında Türk'tür. İbrahim Bey Kuran'a gönülden bağlı, inançlı bir insandır ve sufi'dir. İlginç bir adam olan İbrahim Bey'in sakin ve sade görünümünün altında derin bir felsefi birikim yatar, sabırlıdır, kanaatkârdır, paylaşımcıdır, hoşgörülüdür ve bilgedir.Momo sık sık alışveriş için gittiği bu bakkal dükkânında Mösyö İbrahim’le tanışır ve zamanla bu iki yalnız insan arasında sıcak bir dostluk gelişir. Hattâ tanışmalarının öyküsü de biraz tuhaftır: Momo her seferinde bu dükkândan ufak tefek şeyler aşırır. Ancak olgun bir insan olan İbrahim bey bu küçük hırsızlıkların farkında olduğu halde ses çıkarmaz. İbrahim bey Momo'ya Müslüman ve Arap olmanın farklarını anlatır, ona Kuran'dan pasajlar okur, bu kitaptan hayatın sırları ile ilgili ipuçlarını aktarır. Aşk, mutluluk ve yaşama dair öğütler verir:« Verdiğin sende kalır, esirgediğin ise sonsuza dek kaybolur.. »Bir süre sonra Momo'nun aklî dengesi pek yerinde olmayan babası intihar edip ölünce, Mösyö İbrahim onu evlat edinir. Sonunda kırmızı renkli bir spor araba satın alan Mösyö İbrahim, bakkal dükkânını kapatır ve Momo'yla birlikte doğduğu topraklara, yani Anadolu'ya doğru uzun ve şiirsel bir yolculuğa çıkarlar.Önce uğradıkları İstanbul'da hem camileri hem kiliseleri gezerler, semazenleri izlerler. Bu kozmopolit şehirde farklı dinlerin ve inançların bir arada uyum içinde bu kadar uzun süre yaşayabilmiş olmasını gözleriyle görmesi, Momo'nun ruhunun terbiye olması ve olgunlaşmaya başlamasının ilk aşamasını oluşturur. Orta Anadolu'da Mösyö İbrahim'in doğduğu köye doğru giderlerken yolda uğradıkları her yerleşim yerinde bu hümanizm derslerine yenileri eklenir ve olgunlaşıp arınan Momo basit güzelliklere değer verebilmeyi öğrenir.Mösyö İbrahim, doğduğu köyün çok yakınında geçirdiği bir trafik kazasında ölünce, Momo'ya iki şey bırakır: içinde mavi kır çiçeklerinin kurutulmuş olduğu bir Kur'an ve Paris'teki bakkal dükkânı. Momo Paris'e döner ve bakkal dükkânının başına geçer.