11.10.2021 - 12:57 | Son Güncellenme:
Gülşah Karaman - Gonca Kocabaş - Milliyet.com.tr Çoğu insan hayatının bir döneminde kilosundan şikayetçi olmuştur. Beslenme şeklimiz, yaşadıklarımız ve psikolojik durumumuz, ideal kilomuzu korumada rol oynayan bazı faktörler. Spor yaparken bile, yediğimiz besinlerin ya da kullandığımız yanlış destek ürünlerinin, sağlığımız üzerinde ciddi anlamda olumsuz etkileri bulunduğu biliniyor. Anoreksiya hastalığından, sporcu beslenmesine, kışın hastalıklardan koruyan bağışıklık güçlendiricilere kadar bilmeniz gerekenleri, Uzman Diyetisyen Olcay Barış ile konuştuk.
ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ GENÇ KIZLARDA ÇOK SIK GÖRÜLÜYOR
Türkiye genelinde ergenlik dönemindeki genç kızlarda sıklıkla görülen anoreksiya nevroza hastalığı hakkında bilgiler veren Olcay Barış, kendisine gelen en ilginç vakayı anlattı. Yatışı yapılan hastasını tedavi ederken, olayın aslında bambaşka olduğunun farkına varıp, asıl sorunun hastaya refakat eden annesinde olduğunu dile getiren Barış, “Bu vakada hastalığı kişi bazlı değerlendirmemek, tek bir kişiye odaklanmamak ve bütünsel bakmak gerektiğini anladım” dedi. Anoreksiya nevrozanın temelinde yemek ile ilgili olmamakla birlikte, psikolojik ve hayatı tehdit eden bir rahatsızlık olduğunu söyleyen Barış, bu durumun üstesinden gelmenin zor olabileceğini, psikolog, diyetisyen ve doktor takibinde olmak gerektiğinin altını çizdi.
BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZ BU HASTALIKLARA DAVETİYE ÇIKARIYOR
Beslenme şeklimizde yaptığımız hatalar sonucu oluşabilecek pek çok hastalık bulunuyor. Şişmanlık yani obezite kaynaklı şeker, kalp, tansiyon, böbrek, karaciğer, gibi kronik hastalıkların yanı sıra zayıflık, malnütrisyon, büyüme gelişme geriliği de yanlış beslenme kaynaklı hastalıklar arasında yer alıyor.
SPOR YAPARKEN BUNLARA DİKKAT!
Spor yaparken de aynı hatalı beslenme şekillerine maruz kalabiliyoruz. Spor yaparken dikkat etmemiz gereken en önemli noktanın, spor öncesi enerjiyi karbonhidratlardan sağlayıp, spor sonrası kas kaybı olmaması için protein tüketmek gerektiğinin altını çizen Barış, “Örnek olarak hafif egzersiz öncesi 1 muz+1 adet tam buğday galeta, orta şiddetli egzersiz öncesi ise kepekli ekmekle hazırlanmış sandviç+elma tüketebilirsiniz. Spor sonrası ise protein tüketimi açısından ızgara somon+salata+küçük boy patates veya ızgara köfte+salata+bulgur pilavı tercih edilebilir” dedi. Özellikle spor yaptığımız zamanlarda su içmenin önemine vurgu yaparak, egzersiz sırasında harcanan her 1 kalori için 1.5 mL su içilmesi gerektiğini söyledi.
VÜCUT GELİŞTİRİRKEN YAPILAN BU HATA ORGAN YETMEZLİĞİNE KADAR GÖTÜREBİLİR
Vücut geliştirme esnasında yapılan hatalara da değinen Olcay Barış, vücut geliştirme döneminde yapılan en büyük hatalardan birinin karbonhidrat alımını azaltmak, bir diğerinin ise düşük kalorili beslenmek olduğunu vurguladı. Yağ alımını da kararında azaltmak gerektiğinin altını çizen Uzman Diyetisyen Olcay Barış, “Unutulmamalıdır ki kalbin bile çalışması için yağa ihtiyaç var. Bağışıklık sistemi, hücre yenilenmesi gibi birçok önemli etken için günlük enerjinin yüzde 20’si yağlardan karşılanmalı” dedi.
Vücut geliştirme yapan kişilerde protein tüketim miktarının önemine de vurgu yapan Barış, Oldukça fazla protein alımının böbrek solüt yükünü arttırıp kişiyi organ yetmezliğine kadar götürebildiğini söyledi.
KIRMIZI BİBER VE MAYDANOZ KAHVALTIDA MUTLAKA OLMALI
Metabolizmamız mevsim geçişlerindeki değişime ayak uyduramadığında; kişilerde bitkinlik, yorgunluk, stres, hastalıklar oluşabiliyor ve bu durum bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor. Uzman Diyetisyen Barış, ”Güne kahvaltı ile başlamayı unutmayın, kahvaltıda tüketeceğiniz tam tahıllı bir ekmek, yumurta, beyaz peynir, mevsim yeşillikleri ile beraber özellikle C vitamin özelliği yüksek olan kırmızı biber, maydanoz kahvaltı tabağımızda mutlaka bulunmalı” diyerek havaların soğumaya başladığı bu günlerde, hastalıklardan korunmak ve bağışıklık sistemimizi güçlendirmek tavsiyelerde bulundu:
-Öncelikle düzenli beslenme alışkanlıkları açısından öğün atlamamak, bol su içmek, bol taze sebze meyve tüketmek, yeterli uyku uyumak ve bol hareket etmek önem arz ediyor. Güne kahvaltı ile başlamayı unutmayın, kahvaltıda tüketeceğiniz tam tahıllı bir ekmek, yumurta, beyaz peynir, mevsim yeşillikleri ile beraber özellikle C vitamin özelliği yüksek olan kırmızı biber, maydanoz kahvaltı tabağımızda mutlaka bulunmalı.
-E vitaminin önemi büyük, bu açıdan fındık, ceviz, badem bağışıklık sistemi için mücadele eden besinlerdir ve gün içerisinde mutlaka 1 avuç kadar tüketilmelidir.
-Aynı zamandan folik asit ve potasyumdan zengin olan koyu yeşil yapraklı sebzeler bağışıklığın korunmasında çok önemli. Öğle veya akşam öğünlerinizde bu sebzeleri tüketmeyi ihmal etmeyin.
-Güçlü bir bağışıklık sistemi için probiyotik içeriği yüksek olan kefiri sade olarak mutlaka tüketmeye çalışın.
-Günde en azından 7-8 saat uyumaya çalışın. Uykusuzluk bağışıklık sisteminizi düşürerek, iştahınızın artmasına, konsantrasyonunuzun bozulmasına sebep olmaktadır.
-Su içmek için susamayı beklemeyin. Günlük tüketilen su miktarını arttırmak, vücut direncinin sağlanması ve toksinlerin atılması için çok önemlidir. Bu etkileriyle beraber su, bağışıklık sistemi için vazgeçilmezdir.
YEME BOZUKLUKLARI ÖLDÜREBİLİR
Yeme bozuklukları hem ülkemizde hem de dünyada ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. İstatistiklere bakıldığında, yaş ve cinsiyet olarak birçok değişiklikler söz konusu. Bu değişiklikler hakkında Olcay Barış “Yeme bozuklukları birden çok bedensel belirtiye sebep olan, iyileşme oranı düşük, tekrarlama sıklığı yüksek olan ruhsal hastalıktır ve maalesef ölüm oranı yüksektir. Anoreksiya nevroza, bulimiya nevroza, tıkanırcasına yeme bozukluğu, pika, geviş getirme bozukluğu gibi birçok yeme bozukluğu vardır. Yeme bozukluğu sıklığı en çok ergenlik dönemindeki kızlarda görülmektedir” dedi.
ANOREKSİYA KİŞİNİN HAYATINI ELE GEÇİREBİLİR
Anoreksiya nevroza temelinde yemek ile ilgili olmamakla birlikte psikolojik bir rahatsızlıktır ve hayatı tehdit eden bir durumdur. Kişinin hayatını ele geçirebilir ve bu durumun üstesinden gelmek çok zor olabilir. Hem psikolog, hem diyetisyen hem de doktor takibinde olmak gerekir.
"Anoreksiya nevroza Türkiye genelinde ergenlik dönemindeki kızlarda sık görülür. Ergenlik döneminde vücudun geçirdiği hormonal ve duygusal durum kaynaklı yeme bozukluğu görülme sıklığı daha fazladır. Sosyal medyanın olumsuz ruh hali, benlik saygısının azalması, katı diyet denemeleri gibi olumsuz etkileri olmakta ve gün geçtikçe sosyal medyanın yeme bozukluklarına olumsuz etkisi artmaktadır" diyen Barış son olarak ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
"Yeme bozukluklarında en önemli nokta kuşkusuz sürecin psikolojik etkileri. Bu yüzden ailelere de oldukça fazla sorumluluk düşüyor. İstatistiklere göre yeme bozukluğu olan kişilerin öyküleri alındığında ailelerinde de benzer bir öykünün bulunma sıklığı oldukça yüksek. Yeme bozukluklarının gelişiminde aile çok önemli olduğundan bir aile terapisti ile çalışıp aile danışmanlığı hizmeti alınması gerekiyor. Ailenin denetlemeyi bırakması, yemek ile ilgili konuşmaların evde mümkün olduğu kadar yapılmaması, aşırı müdahaleci davranmamaları ve kişiyi tedaviye ikna etmeye çalışmaları gerekiyor."