13.05.2025 - 10:49 | Son Güncellenme:
Umut IŞIK-Batuhan SEVER/EDİRNE (DHA)
Osmanlı padişahı 2'nci Murad döneminde 1450 yılında yapımına başlanan ve Fatih Sultan Mehmet döneminde yapımı tamamlanan Edirne Sarayı; savaşlar, yaşanan deprem ve yangınlar sonucu uğradığı tahribatlar nedeniyle yıkıldı. Sarayda Cihannüma Kasrı, Adalet Kasrı, Kum Kasrı, Hamam ve Mutfağı ile saray giriş kapısının bir bölümü bugüne kadar ulaştı. Ayakta kalan yapılarla birlikte kaybolan diğer kısımların yeniden açığa çıkarılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı, Edirne Valiliği ve Trakya Üniversitesi, alanda 2010 yılında ortak kazı ve restorasyon çalışması başlattı. Çalışmalardan sonra, mutfak ve hamam restore edilip ayağa kaldırıldı. Kazılar ve diğer yapıların ihya edilmesi çalışmaları devam etti. Kazı çalışmaları, 18 Ekim 2023'te Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Başkanlığı'na devredildi. Milli Saraylar Başkanlığı tarafından ihya çalışmalarının sürdüğü saray, akademisyenlerin araştırmalarına konu olmaya da devam ediyor.
'SİYAH-BEYAZ BİR ÇİZİMİ VARDI'
Trakya Üniversitesi'nde öğretim görevlisi, sanat tarihçisi Altay Bayatlı, İsviçre'nin Zürih kentinin internette açık kaynaklarındaki arşivlerinde yaptıkları araştırmalarda, sarayın 17'nci yüzyıldaki durumunu harita üzerinde en net gösteren gravüre rastladıklarını söyledi. Edirne Sarayı'nın tasvir edildiği gravürün, Türkiye'de siyah-beyaz bir çiziminin olduğunu belirten Bayatlı, "Tosyavizade Rıfat Osman’ın, 1881 yılında yayınlanmış Antonie Galland'ın günlüklerine ait bir yayından bize aktardığı siyah-beyaz bir çizim vardı. Daha sonra Süheyl Ünver hocamız, bunu 1957 yılında ‘Edirne Sarayı’ diye Türk Tarih Kurumu’nda yayınladı, çok özel bir kitaptır zaten. Orada Edirne Sarayı ile ilgili siyah-beyaz bir çizim vardır. Biz buna Zürih arşivinde rastladık. Enteresan bir haritanın üzerinde, farklı bir şekilde, daha net, daha düzgün bir şekilde çizilmiş. Sonra anladık ki bu çizim, bunların öncüsü. Yani önce Edirne hakkında bilgi verilirken Galland'ın günlüklerinde kullanılmış. Daha sonra da Rıfat Osman, bunu kendi kalemiyle çizerek bize aktarmış, Süheyl hoca da Edirne Sarayı kitabında bunu kullanmış. Bu silsileyi takip ettik" dedi.
'GÜNÜMÜZE AKTARILAN TÜM YAYINLARIN ÖNCÜSÜ'
Gravürün bulunduğu haritanın, bugüne kadar gelen tüm yayınların öncüsü niteliğinde olduğunu söyleyen Bayatlı, "Bu soylu, o dönemin oryantalist dediğimiz soylularından. Özellikle Orta Doğu'da atlarla ilgilenen birisi. Ona bu haritayı Joseph Riedl adında, o zamanların ünlü bir haritacısı çizip, hediye etmek için yola çıkıyor. Carl Stein diye birinden faydalanıyor. Carl Stein’i araştırdık. Stein de gravürler üzerine dönemin bir uzmanı. Haritanın üzerinde Edirne ile İstanbul'un bir planı var. Bu planın üzerinde Topkapı'yı tercih etmeyip, Edirne Sarayı'nı çok güzel şekilde gravür hale getirmiş. Harita, büyük bir harita fakat özellikle dijitalde yaklaştığınız zaman Edirne Sarayı'nı detaylı, gravür halinde çizmiş. Tabi bu çizim 1812 yılına ait, bahsettiğim tüm yayınların öncüsü. Biz bunu keşfetmiş olduk ve detaylı bir şekilde Edirne Sarayı hakkında bize bilgi vermekte. Bu doğrultuda Edirne Sarayı’nın etrafındaki bazı yapıları da görebiliyoruz. Çünkü aktarılan çizimde alt taraf kullanılmamış, bu görselde net bir şekilde görünmekte" diye konuştu.
Bayatlı, haritanın üzerindeki bilgilerden, görselin sarayın 17'nci yüzyıldaki halini yansıttığını belirterek, "Saray hakkında, anladığımız kadarıyla 1600’lü yıllardaki haline bir atıf yapmakta, yani tam 1812’deki haline değil de daha erken haline. Çünkü haritada çok önemli bir detay var; köşedeki lejantında diyor ki, ‘Biz, bu haritayı hazırlarken Katip Çelebi’den faydalandık.’ Bu çok önemli bir detay. Çünkü Katip Çelebi, matematikçi olduğu kadar, aynı zamanda Osmanlı haritacısıdır. Onların bunları biliyor olup, bunlardan faydalanarak çizmesi, bizim için çok önemli. Bundan dolayı bizim için çok önemli bir kaynak. Böylelikle Edirne Sarayı’nın, takriben 17’nci yüzyıldaki halini tarif ettiğini düşünmekteyiz. Tahrip edilmeden önceki hali" dedi.
'EDİRNE SARAYI'NIN TERCİH EDİLMESİ ENTERESAN'
Gravürde Topkapı Sarayı yerine Edirne Sarayı'na yer verilmesine de dikkat çeken Bayatlı, "Haritada İstanbul’un konumunu görebiliyoruz. Zaten haritanın alt tarafında hem Edirne’nin hem de İstanbul’un yakın bir planını da vermişler. Beni en çok etkileyen kısmı, Topkapı Sarayı’nı değil de Edirne Sarayı’nın burada gravür olarak kullanılması çok enteresan bir tercih. Bunu da haritanın hediye edildiği Rzewuski'ye bağlıyorum. Çünkü Osmanlı ve Orta Doğu, Rzewuski’nin çok ilgilendiği bir nokta ve ona hediye olarak verileceği için, onun ilgisini çekecek yerin tercih edildiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
'YAPILARIN TESPİTİNDE FAYDALI OLABİLİR'
Gravürün, bugün yapılan çalışmalara da ışık tutması açısından faydalı olabileceğini kaydeden Bayatlı, "Bu tarz kayıp olan ya da menşeini bilmediğimiz gravür ya da çizimleri, bazen haritalar üzerinde kullanıyorlar. O açıdan bize en azından Edirne Sarayı’yla ilgili göremediğimiz ya da çevresinde olan ve günümüzde varlığını sürdürmeyen bazı yapıların tespitinde faydalı olabilir. Küçük detayları eğer net görebilirsek, bunlar bize şu anki yapılan çalışmalarda fayda sağlayabilir. O yüzden ben bunları çok önemli buluyorum" dedi. (DHA)