02.06.2025 - 17:14 | Son Güncellenme:
Aslında yıldızlar, uzayın derinliklerinde sabit bir şekilde parlayan dev ateş toplarıdır. Işıkları hiç titremez, hep aynı şekilde parlar. Ama bu ışık bize ulaşana kadar uzun bir yolculuk yapar. Bu yolculuk sırasında, Dünya’mızın atmosferi denen görünmez bir örtüden geçer. İşte bu atmosfer, yıldızların ışığının titreşmesine neden olur.
Atmosfer, Dünya’mızı saran bir hava tabakasıdır. Bu tabaka, tıpkı bir battaniye gibi gezegenimizi korur. Ama aynı zamanda, içinde sürekli hareket eden sıcak ve soğuk hava katmanları bulunur. Bu katmanlar, yıldızların ışığını biraz saptırır, yani yönünü değiştirir. Işık, bu katmanlardan geçerken küçük küçük kıvrımlar yapar. Bu da yıldızların sanki yanıp sönüyormuş gibi görünmesine sebep olur.
Hiç fark ettiniz mi, gökyüzünde ufka yakın olan yıldızlar daha çok titreşiyor gibi görünür. Bunun sebebi, ışığın atmosferde daha uzun bir yol kat etmesidir. Ufka yakın yıldızların ışığı, Dünya’ya neredeyse yan bir açıyla gelir. Bu yüzden, atmosferin daha kalın bir kısmından geçmek zorunda kalır.
Bu uzun yolculuk sırasında, ışık daha fazla sıcak ve soğuk hava katmanıyla karşılaşır. Her katman, ışığı biraz daha saptırır ve yıldız daha çok titreşiyormuş gibi görünür. Ama yıldız gökyüzünde daha yukarıda, tepemizdeyse, ışık daha kısa bir yol izler. Bu yüzden, yüksekteki yıldızlar daha az titreşir. Yani, yıldızın gökyüzündeki yeri, onun ne kadar 'göz kırpacağını' etkiler.
Peki, bu atmosfer neden ışığı saptırıyor? Bunun cevabı, havanın sıcaklığı ve yoğunluğunda saklı. Atmosferde sıcak hava daha hafif, soğuk hava ise daha yoğundur. Işık, bu farklı yoğunluktaki hava katmanlarından geçerken bükülür. Buna “kırınım” deriz.
Sıcak hava, ışığı daha az bükerken, soğuk hava daha çok büker. Bu bükülmeler, yıldız ışığının sürekli farklı yönlere gitmesine neden olur. Böylece yıldızlar, gözümüze titreşiyormuş gibi ulaşır.