1.
AĞIR
Delikanlı çalıştığı şirketin mektuplarını postalayacaktı. Postacı mektuplardan birisini tartıp; "Bu çok ağır!" dedi. "Biraz daha pul yapıştırmamız lazım."
Delikanlı:
Abi!” dedi. "O zaman daha ağır olmaz mı?”
2.
SAAT
Temel aldığı bir daktiloyu bozuk diye geri götürdü. Satıcı;
- Neresi bozuk, dün aldığında sağlamdı.
Temel:
- İki tane "a" yok, saat yazamıyorum.
3.
MAYMUN
Kadın bebeğiyle otobüse binerken otobüs şoförü kendini tutamayıp şöyle demiş:
- "Aman tanrım ne kadar çirkin bir bebek..."
Kadın sinirle biletini kutuya basmış, en arka tarafa geçmiş, bir adamın yanındaki boş yere oturmuş. Adam dönmüş kadına;
- "Özür dilerim. Acaba az önce şoförle aranızda ne geçti?"
Kadın:
- "Büyük bir terbiyesizlik etti. Hakaret..."
Adam:
- "Bir kamu görevlisi insanlara hakaret edemez. Suç teşkil eder."
Kadın:
- "Doğru. Gideyim de şunu bir azarlayayım."
- "Merak etmeyin, ben maymununuza göz kulak olurum..."
4.
PAPAĞAN
Adam, papağanını gümrükten kolay geçirebilmek için bir kutuya koymuş, üstüne de "kırılacak eşya" diye yazmıştı.
Gümrük memuru yazıyı okuyunca, kutuyu şöyle bir silkelemeye başladı. Aynı anda içeriden papağanın bağırdığı duyuldu:
"Şangur şungur.. Şangur şungur.."
5.
İKİ OLASILIK
Temel ile Dursun konuşuyorlardı…
Temel Dursun’a sorar:
– Savaş çıkarsa yandık galiba.
Dursun düşündü:
– İki olasılık var, dedi. Ya çıkar ya çıkmaz. Çıkmazsa mesele yok, çıkarsa iki olasılık var:
Ya çürüğe çıkarız ya askere alınırız. Çürüğe çıkarsak mesele yok, askere alınırsak iki olasılık var: Ya geri cephe ya ileri cephe. Geri cephede kalırsak mesele yok, ileri cepheye gidersek iki olasılık var: Savaşı ya kazanırız ya kaybederiz. Kazanırsak mesele yok, kaybedersek iki olasılık var: Ya esir düşeriz ya ölürüz. Esir düşersek mesele yok, ölürsek iki olasılık var: Ya gömerler ya kağıt fabrikasına yollarlar. Gömerlerse mesele yok, kağıt fabrikasına yollarlarsa iki olasılık var: Ya gazete kağıdı ya tuvalet kağıdı. Gazete kağıdı olursak mesele yok, tuvalet kağıdı olursaaak… İşte o zaman yandık Temel!
6.
HEPSİ SENİN OLSUN
Platonik aşk yaşayan adamın birinin hayalleri gerçek olur; en çok sevdiği yıldız ile karşı karşıyadır, fırsat bu fırsat derken yıldız bayana sorar:
– Saçınızdan bir tutam bana verirseniz size 100 dolar veririm!
Yıldız:
– Hımmm 500 dolar verirsen bütün peruk senin olsun.
7.
DELİ HASTANESİ
Bir gün bir bilim adamı yılbaşı nedeniyle hastaneleri gezip akıllanan delileri salmaya karar vermiş. Bir sürü hastaneyi gezmiş fakat hiç akıllandığına kanaat getirilen deliye rastlamamış. En sonunda bir hastaneye gitmiş birde bakmış ki bütün deliler zıplıyor.
Hemen onlarla ilgilenen doktorlara sormuş:
– Bunlar neden böyle zıplıyorlar?
Doktor:
– Bunlar kendilerini mısır patlağı zannediyorlar, demiş.
Bir de bakmışlar ki bir tanesi zıplamadan yatağın üzerinde sabit bir şekilde duruyormuş. Hemen ona yaklaşarak sormuş:
– Sen neden zıplamıyorsun?
Deli:
– Ben tavaya yapıştım…
8.
KAYIT
Lise çağındaki bir çocuk okula kayıt olmak için gider.
Müdür sorar, "Oğlum adın ne?"
Çocuk: Memehmet yayayayakut
Müdür: Oğlum kekeme misin sen?
Çocuk: Hayır hocam, babam kekemeydi
9.
KARINCA VE FİL
Bir gün bir karınca bir file aşık olmuş. Annesi bu durumu onaylamamış.
Karınca:
- Bana değil karnımdakine acı, demiş.
10.
ERİK
Ramazan ayında Bektaşi'nin birini ağzında erikle görmüşler.
- Bu ne hal efendim! İftara daha çok var, demişler. Bektaşi de;
- Ben bunu ağzıma koydum ki iftara kadar yumuşasın sonra yiyeceğim, demiş.
Bektaşi'ye sormuşlar.
- Dünya öküzün boynuzlarının üstünde duruyormuş, ne diyorsun bu işe?
- Valla onu bilmem ama buna inanan öküzlerin olduğunu biliyorum, demiş.
11.
ELDİVEN
Temel'in eldivenle yazı yazdığını görenler sormuş:
- Niye eldivenli yazıyorsun zor olmuyor mu?
- Zorluğuna zor ama el yazımın tanınmasını istemeyrum.
12.
BU YAŞTAN SONRA
Temel ve Fadime uzun yıllar nikahsız yaşamaktadır. Bir gün Fadime:
- Temel bu iş böyle olmuyor, evlenelim artık, demiş. Temel gayet sakin:
- Bizi bu yaştan sonra kim alır Fadimem
13.
EHLİYET RUHSAT
Temel araba sürerken kırmızı ışıkta geçmiş. Tabii bunu gören polis Temel'i durdurmuş. Polis:
– Ehliyet ve ruhsat beyefendi!
Temel:
– Verdunuzda mi isteysunuz...
14.
TATLI KOYARKEN
Küçük çocuk ninesine;
- Senin gözlüklerin her şeyi büyütüyormuş, doğru mu nine?
- Evet yavrum, neden sordun?
- Ne olursun nineciğim, tabağıma tatlı koyarken gözlüğünü çıkar olur mu?
15.
BEŞ KURUŞ
Nasrettin Hoca yolda yürürken, biri ensesine öyle bir vurmuş ki, nerdeyse yere düşecekmiş, hiddetle dönüp bakmış; karşısında tanımadığı genç bir adam. Nasrettin Hoca sormuş:
- "Ne cüretle vuruyorsun!.."
- "Özür dilerim hocam, sizi birine benzettim, küçük bir hata yaptım, ama siz pireyi deve yaptınız.
- "Yürü o zaman, kadıya gidiyoruz!"
Gitmişler kadıya, ikisini de dinleyen kadı efendi, Nasrettin Hoca'ya vuran gencin akrabasıymış. Kadı efendi, Nasrettin Hoca'yı yumuşatıp, akrabasını kurtarmaya çalışmış:
- "Hoca, hislerini anlıyorum. Bu durumda herkes aynı şeyi hissederdi. Şimdi bu genç adam kendine bir tokat atsa, kabul eder misin?"
Nasrettin Hoca ısrar etmiş:
- "Olmaz, mahkeme yapılsın."
Kadı efendi, bunun üzerine akrabası olan genç adama dönüp kararını vermiş:
- "Ceza olarak Nasrettin Hoca'ya 5 kuruş ödeyeceksin, hemen gidip getir!.."
Nasrettin Hoca, para almaya giden genç adamın dönmesini beklemiş. Bir saat geçmiş, iki saat geçmiş, ama genç adam ortalıkta gözükmüyormuş.
Mahkeme kapısının kapanma saatine kadar bekleyen Nasrettin Hoca, kadı efendinin ensesine okkalı bir tokat indirdikten sonra demiş ki:
- "Kusura bakma kadı efendi, daha fazla bekleyememem, gelirse söyle ona; 5 kuruşu sana versin!.."
16.
ÇİFT
Bir gün Temel çift görüyormuş, Dursun’da tek gözünü kapatsana, demiş.
17.
SEKRETERİMİ BEKLİYORUM
Öğretmen öğrencilerine; eğer büyük bir firmanın müdürü olurlarsa ne yapacakları konusunda bir kompozisyon yazmalarını ister.
Öğrenciler tüm dikkat ve ciddiyetlerini takınarak yazmaya başlarlar. Ancak aralarından biri yazmaz.
Öğretmen fark edince sorar;
– Neden yazmıyorsun evladım?
Öğrenci cevap verir.
– Sekreterimi bekliyorum.
18.
UYANIK HIRSIZ
Adamın biri sokakta yürüyen milyonere sorar:
– Efendim herhangi bir yerde polise rastladınız mı?
– ‘Hayır’ dedi zengin adam.
– Öyleyse cüzdanınızı hemen bana vereceksiniz.
19.
KARMA KARIŞIK
Öğretmen öğrencisine sorar:
– Dünya yuvarlak mıdır?
– Hayır!
– Peki düz müdür?
– Hayır!
– Peki nasıldır evladım?
– Babam karmakarışık olduğunu söyler.
20.
ŞAKA YAPIYORSUN
Adamın biri iş başvurusunda bulunmuş.
Görüşmeye çağırmışlar; görüşme esnasında yönetici sormuş;
– Peki beklentilerin ne? Seni ne tatmin eder?
Arkadaş saymaya başlamış;
– Öncelikli olarak bir araba istiyorum, ayrıca şu anda bulunduğum dairenin kirası biraz fazla onu da şirketin karşılaması iyi olur, maaş olarak da 3000 dolardan aşağı çalışmam…
Şirket yöneticisi, dinler ve
– Biz sana son model bir Cherokee ve Tarabya’da bir villa vereceğiz, ayrıca bizim bu pozisyonumuz için planladığımız maaş 6000 dolardı, demiş.
Bizim elemanın gözleri fırlamış;
– Şaka yapıyorsunuz, demiş.
Şirket yöneticisi yapıştırmış;
– Önce siz başlattınız…
21.
MERAKTAN
Aynanın karşısına geçip de gözlerini kapatan Temel’e ne yaptığını sormuşlar;
– Hiççç, uyurken kendimin nasıl göründüğünü merak ediyorum da…
22.
DİŞİ Mİ ERKEK Mİ?
Nasrettin Hoca’ya sormuşlar;
-Hz. Nuh’un gemisine zeytin dalını getiren güvercin dişi miydi erkek miydi?
Hoca hemen cevabı yapıştırır.
-Mutlaka erkek. Dişi olsaydı çenesini uzun zaman kapalı tutamazdı.
23.
LÜTFEN ŞİKAYET ETMEYİN
Temel bir gün karşıdan karşıya geçmeye çalışırken oradan geçmekte olan bir araç Temel’e çarpar. Arabanın sahibi yalvarmaya başlar.
– Lütfen benden şikayetçi olmayın size 1000 dolar veririm.
Temel bundan hoşlanır ve derki;
– Buradan sık sık geçiyor musunuz?
24.
ARADAKİ FARK
Öğretmen öğrencisine sorar:
– Kaza ile şansızlık arasındaki fark nedir?
Öğrenci cevap verir.
– Eğer karnem dereye düşerse bu bir kazadır, ama onu dereden çıkaran olursa bu şansızlıktır.
25.
BALIKLAR TAZE Mİ?
- Bunlar taze mi?, diye sormuş.
Balıkçı:
- Yok abla, pil takıp oynatıyoruz, demiş.
26.
AFACAN'DAN AYRAN
Adam bir köyü gezerken yorulmuş, hayli susamıştı. Çaresiz bir evin kapısını çalar, karşısına bir çocuk çıkar. Adamcağız:
-Evladım, buralarda su bulamadım. Lütfen bana bir bardak su verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak:
- İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi memnuniyetle kabul ettikten sonra, çocuk bir çanak ayran getirir. Adam ayranı içtikten sonra çocuk:
- İstersen daha getireyim, der.
- Zahmet olur yavrum bir zahmet.
Çocuk:
- Hayır ne zahmeti, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!, demiş.
Bunun üzerine adam iğrenerek elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı kopartmış:
- Anneee, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı.
27.
HEMEN İŞE BAŞLAMANIN SIRASI MI?
Amerika'da yaşayan Dursun, Trabzon'daki Temel'i yanına çağırıyormuş:
- Ula Temel ha puraya gelursen aç kalmazsun da. Sadece yerdeki paraları toplasan o bile yeter sana demiş.
Bunu duyan Temel biraz da merakından binmiş uçağa, Amerika' ya gitmiş. Uçaktan inmiş, valizini alıp havaalanından çıkmak üzereymiş. Bir de bakmış yerde 100 dolar var. Paraya bakmış bakmış ve şöyle demiş:
- Ula daha ilk günden işe mi başlanur...
28.
KAYIP ANAHTAR
Hoca bir gün anahtarını kaybetmiş. Bahçede döne döne ararken hanımı sormuş:
- Anahtarını nerede düşürdün bey?
- Bre kadın, nerede düşürdüğümü bilsem hiç arar mıyım?
29.
YANLIŞ İSTİKAMET
Temel trene binmiş, bilet kontrol sırası gelmiş. Kontrolör, biletinin İstanbul'a olduğunu, trenin Ankara'ya gittiğini söylemiş.
Temel kendinden emin:
- Peçi maçinist yanlış istikamete cittiğini piliy mi?
30.
BU YAŞTAN SONRA
Temel ve Fadime uzun yıllar nikahsız yaşamaktaymış. Bir gün Fadime:
- Temel bu iş böyle olmuyor, evlenelim artık, demiş.
Temel gayet sakin:
- Bizi bu yaştan sonra kim alır be Fadimem.
31.
SİZDE KABAHAT, VERMEDİNİZ
Temel araba sürerken kırmızı ışıkta geçmiş. Tabii bunu gören polis Temel'i durdurmuş. Polis:
- Ehliyet ve ruhsat beyefendi!
Temel:
- Verdunuzda mi isteysunuz...
32.
MEHMET AKİF
Bir toplantıda, bir genç, Mehmet Akif'i küçük düşürmek ister:
- Afedersiniz, siz veteriner misiniz?
Mehmet Akif hiç istifini bozmadan şöyle yanıtlamış:
- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
33.
TEKRAR İNİP BİNSEK Mİ?
Bir makine, bir elektrik, bir de bilgisayar mühendisi arabayla yola koyulmuşlar. Bir süre sonra araba arıza yapmış, kenara çekmişler. Makine mühendisi:
- "Dur ben bir bakayım..." deyip kaputu açmış. Motor blokuna, şafta, diğer akşamlara bakıp bir şeyler yapmış, arabaya binmiş. Marşa basmış, araba çalışmamış. Elektrik mühendisi:
- Dur bir de ben bakayım..."deyip kaputu açmış. Aküye bakmış, kabloları kontrol edip arabaya binmiş. Marşa basmış, araba çalışmamış.
İkisinin de kafası bilgisayar mühendisine doğru dönmüş. Bilgisayar mühendisi:
- “Eee inip tekrar binsek mi?"