11.04.2018 - 15:31 | Son Güncellenme:
Âdem Tepesi, Sri Lanka'nın başkenti Kolombo’nun 72 km doğusunda bulunan koni biçiminde 2243 metre yüksekliğinde bir dağdır. Âdem Tepesi Hindu,Budist,Müslüman ve Hristiyan dinleri tarafından kutsal sayılır. Bu sebepten dolayı her yıl bincerce turistin yanında bu dine mensup insanlar bu dağı ziyaret ederler. Âdem Tepesi’nde 1.5 metre uzunluğunda ki ayak izine benzeyen çöküntünün Buddha’nın, Şiva’nın ya da Hz. Âdem'in ayak izi olduğuna inanılır.
Asıl başlangıcın içinde bulunan kasabanın adı Dalhousi’dır. İnsanlar genellikle otobüs ya da tren ile Hatton’a gidip buradan Dalhousie kasabasına tuk-tuk ile geçerler. Hatton ile Dalhousie arası 80-90 dakika civarı sürmektedir ve fiyatı 100 Sri-Lanka Rupisidir. Hatton- Dalhousie arası tuk-tuk ile 1 saat sürmektedir ve fiyatlar anlaşmanıza göre 1000-1500 Sri Lanka Rupisi arası değişmektedir. Otobüsler her 10 dakikada bir hareket etmektedirler.
Âdem Tepesi’ne çıkmanın en önemli nedenlerden biri tepeden gün doğumunu izlemektir. Bu sebepten insanlar gece 1-3 arası yürümeye başlar. Bu çok önemli.Yürüyüş fiziksel durumunuza ve kondisyonunuza göre 3-5 saat arası değişmektedir.Yolda 20 dakikalık mesafede duş alma yerler vardır ama kesinlikle tavsiye etmem.Yol yukarıda daralan ama yukarıya kadar gayet rahat ve geniş merdivenlere sahiptir.
Çoluk çocuk 7’den 60’a herkes bu yolu yürüyebilir.Yanınızca küçük bir sırt çantası ve içinde ekstra kapşon,mont, t-shirt kesinlikle bulundurunuz çünkü çok fazla terliyorsunuz.Bitirdikten sonra ki bacaklarda ki kesik ve kas acısına hazır olun kolay değil 5000’den fazla basamak çıkıp ineceksiniz.
Eğer büyük eşya ya da sırt çantanız var ise başlangıçta bulunan esnaflara küçük bir ücret karşılığı bırakabilirsiniz.Yol üzerinde çok fazla çay,kahve içip yemek yiyip üşürseniz polar tarzı kıyafetler satın alabileceğiniz kafeler,hediyelik dükkanlar v.b şeyler vardır.Ayakkabının fazla bir önemi yok parmak arası terlikle bile çıkan insanlar gördüm.Bu dağa çıkış ücretsizdir yalnızca en tepede bağış kutusu vardır içinizden gelirse para bırakırsınız.
Yukarıda manzara gerçekten çok güzel ve büyüleyici başladıktan sonra sakın geriye dönmeyi düşünmeyinYolda herhangi bir olası kötü durumda Polis İstasyonları vardır.Yerel halk çok fazla yardımsever bizzat deneyimledim.Çıkmadan önce ne kadar çok antreman yapmışsanız o kadar yararınıza
Ocak ayı öncesi ve sonrası günler, dolunay olduğu günler yoğun günlerdir. Bunlara ek olarak Sri Lanka’lıların yıl başı Nisan ayı ortalarındadır bu günleri ve tarihleri gidilmemesi gerek günler olarak not alıp yılın diğer günleri gönül rahatlığı ile gidebilirsiniz. Sri Lanka ekvatora yakın tropikal iklimi olan bir ülkedir bu sebepten dolayı şiddetli bir kış yaşanmaz.
18-25 litre arası sırt çantasıYağmurlukSu matarasıFotoğraf makinası ya da aksiyon kamerasıGözlükYürüyüş pantalonuAtıştırmalık proteinli yiyecekler (çikolata,muz v.b)Çabuk kuruyabilen teri emen T-shirtler en az 3 tane
Sri Lanka'nIn izin verilen ve çıkılan 2243 metre yüksekliğinde ki Adam'in tepesine çıkmayı daha ilk günden kafaya koymuştum. Asya seyahatimin Sri Lanka ayağında ülkeye gelmeden önce ülkeyi araştırırken en çok gözüme çarpan yerlerden bir tanesi bu dağdı. Colombo,Kandy, Anadhapura ve Polonnaruwa şehirlerini gezdikten sonra hiç dinlenmeden Adam'in tepesine doğru yola koyuldum.
Sabah erkenden kalkıp öğleden sonra Anadhapura şehrini gezdikten sonra kaldığım yere geriye dönüp sırt çantamı hazırladım. Aslında dağ ile ilgili en küçük bir araştırma yapmamıştım. Yalnızca Kandy şehrinde tanıştığım İsviçre'li bir arkadaştan nasıl gidilir, tam olarak nerede kalınır gibi temel konular hakkında bilgi edinip not almıştım.Küçük bir araştırma sonucu baya bir çaba sarf etsemde o gece oraya ulaşmayı kafama koymuştum. Neden böyle sıkıştırdın derseniz planımın çok gerisinde kalmıştım ve daha ziyaret etmem gereken süper kıyı şehirleri vardı.
Adem'in Tepesi'ne gitmek için bulunduğum Anadhapura şehrinden önce haritada yer alan Kandy şehrine oradan da başka bir otobüs ile Hotton isimli küçük şehre doğru yol aldım. Henüz daha bitmemişti. Hotton şehrinden küçük bir otobüs yolculuğu daha yapmam gerekiyordu.Anadhapurna şehrinden akşam üzeri saat 17.00'da otobüse binerek ayrıldım ve sabahtan beri bütün şehri 40 derece sıcaklıkta yürüyerek gezdiğim için çok yorgundum. Yolculuk boyunca otobüste tanıştığım yerel insanlara Hotton'a ulaşmak için sorular sordum ve herkesten son otobüsün saat 20.15'de olduğunu öğrendim. Kandy şehrine ulaştığımda ise saat 19.50'ydi. Hemen otobüsten inip Hotton otobüsünü aramaya koyuldum.
Tüm bunlar ile bu kadar uğraşma çabalarım ise o gece 12 den önce oraya ulaşıp 6 kmlik dağa çıkan yolu yürümeye başlamaktı çünkü herkes Adem'in tepesine çıkıp, orada gün doğuşunu izlemezsen bir anlamı kalmayacağını söylemişti. O an çok fazla yorgun olduğum için ara ara aklıma erteleme düşünceleri geldi. Fakat hayır bu saatten sonra imkanı yoktu. Çünkü Sri Lanka'da geçireceğim 4 günüm kalmıştı ve ben daha güney sahillerine inememiştim.
Otobüsten indikten sonra arayıp Hotton peronunu buldum. Peron en sondaydı ve yaklaşık 350 metre uzaklıktaydı. Hızlı ve koşar adımlarla oraya doğru yol aldım.Otobüslerin kalktığı yere ulaştıktan sonra saate baktım 20.00 ve hemen Hotton otobüslerini sordum. Son otobüsün 5 dakika önce kalktığını söylediler. Her şey çok fazla zincirleme birbirine bağlı olduğu için o an beynimden aşağıya kaynar sular dökülmüştü.
Sabahtan beri yürümenin verdiği yorgunluk ve baş dönmesi ise cabasıydı. O arada hızlıca tuktuk (Asya'da kullanılan 3 tekerlikli motosiklet) atlayıp son otobüse yolda yetişirim diye düşündüm ama orada ki insanlar beni anlayana kadar hey yavrum heeey...Peki yarına ertelesem? Hayır! İmkanı yok çünkü zaten 4 günüm var ve daha güneyde gezmek istediğim şehirler vardı.
Tahmin ettiğim gibi saat 01.30 gibi başlangıç noktasına yarı uykulu bir halde ulaştıktan sonra gece açık olan esnaflardan bir tanesi ile anlaşıp 100 rupi karşılığı büyük sırt çantamı oraya teslim ettim. Üzerime asrın hatasını yaparak sadece kapşonlu ve 2 t-shirt alıp yürüyeme koyuldum. Bulunduğum yorgunluk aşırı heyecan ile ilk 1.5 saat neredeyse koşar adımlar ile yürüdüm. 4 büyük dinin ibadet yeri olan Adem'in Dağı'nda o gün özel dibi bir gün olduğu için ortalık tam anlamıyla kalabalıktan yıkılıyordu.
Yolun kalabalığın bana resmen cumartesi akşamı 20.00 suları bağdat caddesini hatırlattı. Burada biraz yolda bahsetmek istiyorum. Yol başlangıçta geniş uzun düz ara ara merdiven olan betondan ibaret. Yukarıya doğru yürüdükçe merdiven genişliği daralıyor ve kalabalık yer yer azalıp artıyor. Ancak şöyle bir şey var ki burada dağın en tepesine kadar beton merdivenden yürüyorsunuz. Bu sebepten dolayı dinlenerek yaşlı genç herkesin çıkabileceği bir yer ve ücretsiz.
Dönüyorum asrın hatasına çok hızlı çıktığım için belirli bir süre sonra t-shirt'üm sırılsıklam oldu. Hemen değiştirip diğerini giydim. Bir kaç saat sonra oda sırılsıklam olduktan sonra onu da hasta olmamak adına çıkarıp küçük sırt çantamın arkasına astım. Artık bir tek mavi kapşonlum ve ben kalmıştık ve yularıya yaklaştıkça sabahın verdiği soğunda etkisiyle her yerim soğuktan titriyordu. Yukarıya ulaşmaya 1 km kala yol artık iyice daralmış, kalabalık artmış ve tek kişilik kuyruk haline gelmişti.
Yorgunluktan ve kalabalıktan fazla ayakta duramadığım için uyuyacak bir köşe aradım ama bu durum imkansızdı. Yukarı da ki daracık alan iğne atsan yere düşmeyecek şekildeydi. Bir ara değişik bir bina bulup içine girdim ama orada da askerler hemen gelip beni çıkardılar. Artık manzara ve oraya ulaşmanın hazzından daha çok bedenim bana değişik hazlar veriyordu ve vücudumu ayakta tutamayıp acı çekmeye başlamıştım
Hemen dönüş yoluna koyuldum ama henüz yarım kilometre yürüdükten sonra uykusuz ve dinlenmeden tamamladığım 26. saatime girdikten sonra artık yürüyecek halim kalmamıştı olduğum yere çöktüm ve belirbi bir süre kımıldayamadım. Bir yandan kendime aşırı sinirlenip kendimi bu kadar zorladığım için kendime kızarken, diğer yandan da dökülen gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Vücudum çıldırmış bir şekilde gözlerim sürekli uzanıp uyuyabileceğim bir yer arıyordu ama yoktu. Tam ümitlerim kesilmişken dağın eteğinde Polis İstasyonu yazısını gördüm. Hemen güç bela adımlar ile oraya doğru yürüyüp direk içeriye girdim. İçeride ne yazık ki kimse doğru düzgün İngilizce bilmiyordu.
Orada gördüğüm dam yanındaki adamlara Sri Lanka dilinde bir şeyler söyledikten sonra, beni polis karakolunun arka tarafına götürüp yarı açık yarı kapalı bir alanda ucundan bütün dağın manzarasını gören bir yatak verdiler. Galiba hayatımda uyuduğum en ilginç yerler listesine burası da girmiştir. Çantamdan son bir hamle şişme yastığımı çıkarıp şişirip suyumu içtikten sonra bammm! diye düşüp bayılmışım. 5-6 saat sonra güzel yemek kokuları ve sesler içinde uyandım. Polisler vardiyadan gelmişler. Hepsi yarı atlet üniformalarını yıkayıp askıya asmış bir biçimde yemek hazırlıyorlardı. Hemen kalkıp şefin yanına gidip sarılıp tekrar teşekkür ettim. Bana kocaman bir tabakta pilav üzerinde karışık şeyler olan klasik her yerde yediğim Sri Lanka yemeğinden getirdiler.