21.05.2021 - 08:13 | Son Güncellenme:
AYKUT YILMAZ Ankara
Son dakika haberine göre, Türkiye’de 29 Nisan akşamı başlayan tam kapanma dönemi geçen pazartesi itibarıyla sona erdi. Kısıtlamaların bir bölümü hafifletilerek “kademeli normalleşme” adı verilen döneme geçildi.
Sağlık Bakanlığı da önceki gün 8-14 Mayıs haftasına ait 100 bin kişiye düşen haftalık vaka tablosunu yayımladı. İllerdeki tam kapanma öncesi ve kapanma dönemi vaka durumunu gözler önüne seren son veriler dikkat çekiyor.
Verilere göre, 24-30 Nisan haftasında Türkiye’deki 50 ilin haftalık vaka sayısı binin üzerinde seyrederken, 17 günlük kapanma dönemini de içine alan 8-14 Mayıs haftasında sadece 20 ilin haftalık vaka sayısı 1000 bandını aştı.
61 ilde ise haftalık vaka sayısı 1000’in altında gerçekleşti. 24-30 Nisan döneminde İstanbul’da, 100 bin kişiye düşen haftalık vaka sayısı 532.02 kişiye, haftalık vaka sayısı ise 82 bin 263 olarak kayıtlara geçmişti.
17 günlük tam kapanmanın ardından haftalık vaka sayısı 28 bin 572’ye düşerken, 100 bin kişiye düşen haftalık vaka sayısı ise 184.78 kişiye geriledi. 24-30 Nisan haftasında İstanbul’un toplam vaka içindeki payı yüzde 32.45 iken bu oran 8-14 Mayıs haftasında 29.74’e geriledi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Savaşçı, DHA'ya yaptığı değerlendirmede, şu anda koronavirüse karşı aşının en büyük silah olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Savaşçı, "Koronavirüste dünya savaşını kazandıracak olan nokta da bizim için aşı gibi görünüyor. Amerika'da ikinci dozu tamamlanan insan sayısı yüzde 38 oldu, ülkemizde şu anda yüzde 14 boyutunda. Amerika, özellikle çok kalabalık yerler dışında maskeyi takma zorunluluğunu da ortadan kaldırdı.
Bizde de toplumun yüzde 70'e yakını immunize hale gelirse bu hem hastalığı geçirme anlamında hem de toplumun yarısını aşılayabilirsek bu yaz sonunda olabilecek bir gerçeklik, bizim de aslına sonbaharda hem vaka sayılarımız çok düşük kalacaktır hem de birçok alanda maske zorunluluğu kalkmış olacak. Okullarımız açılacak, kafeler, eğlence sektörü, sinemalar, tiyatrolar, özlediğimiz her şeye geri dönüş yapabileceğiz gibi duruyor" dedi.
Doç. Dr. Savaşçı, aşı hızının artırılması gerektiğini vurgulayarak, "Dünyada şu anda 10'uncu sıradayız; ama nüfusa göre aşılama oranında ne yazık ki biraz teminde sıkıntı yaşadığımız için hem de ramazanın etkisi ile 48'inci sırada kaldık. İsrail'de günlük vaka sayısı 8'e kadar düştü. mRNA aşısı yaptılar, herhangi bir yan etki de oluşmadı. Halkımızda biraz çekinceler var.
Bazı medya kuruluşları, sosyal medyada hem aşıyı hem de tedavileri olumsuz etkileyecek açıklamalar var. Dolayısıyla çok tartışmalara girmeden aşıyı mutlaka yaptırmaları gerekiyor. Dünyada aşının etkisi ile virüs yayılımı azalıyor. Bunun etkisi ülkemizde de görünüyor. Biz vakalarda 10 binler seviyesindeyiz. Belki günlük 1-2 bin artışlar olabilir; ancak ciddi dalgalanmalar beklemiyoruz. Aşılanmayı artırırsak temmuz, ağustos gibi vakalarda ciddi düşüşler yakalayabiliriz. Muhtemelen bizim sonbaharda günlük vaka sayılarımız belki 500'ün altına bile düşmüş olacaktır" diye konuştu.
Doç. Dr. Savaşçı, Sağlık Bakanlığı tarafından Covid-19 tedavi rehberinden koronavirüs tedavisinde kullanılan hidroksiklorokin etken maddeli ilacın çıkarılmasına ilişkin, "Rehberden hidroksiklorokin kullanımı çıkarıldı; ama biz zaten rehberde olsa bile sahadaki verilere göre bazı ilaçları kullanmıyorduk. Biz en etkili ilaçları doğru şekilde, en iyi şekilde uyguluyoruz. Biz bunu uzun süredir kullanmıyorduk. Halkımız bize inansın, güvensin. Dünyadaki rehberler dahilinde ülkemizin genel rehberleri dahilinde yararlı ilaçları kullanmaya çalışıyoruz. Favipiravir de elimizdeki tek antiviral olarak kullandığımız ilaç. Bu da birçok ülkede kullanılıyor. Yan etki olarak karaciğer enzimlerinde yükseklikler yaşanabiliyor; ama bunların hepsi geri dönüşlü olarak yaşandı. Dolayısıyla halkımız doktorların, hekimlerin, bilim insanlarının dediklerinden şaşmasın, aşılarını yaptırsın" dedi.
Türkiye'de tam kapanma başlamadan önce günlük vaka sayısı 60 binlerdeydi. Tam kapanmanın etkisiyle bu sayı 10 binlere kadar düştü. Türkiye'nin şimdiki hedefi günlük vaka sayısı 5 binlere düşürmek. Peki kademeli normalleşme başlamışken bu sayıyı görebilmemiz mümkün olacak mı? CNN TÜRK ekibinden Fulya Öztürk ve Halil Kahraman bu konuyu mercek altına aldı.
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke konuyla ilgili yaptığı açıklamda, 'Sayılar biliyorsunuz yeni daha kademeli açılma dönemine girdik. Ve yine hepimiz çok iyi biliyoruz. bu virüsün kuluçka süresini. Vakaların eğer artacaksa bir araya gelmelerle ancak 10-15 gün sonra rakamların ne olacağını... Dolayısıyla bu rakamlarla ilgili net bir şey söylemek mümkün değil. Kademeli açılma ister istemez tabi ki vaka sayılarında yine de bir artışa yol açabilecektir. Bu sürpriz olmamalı' ifadelerine yer verdi.
Açık havada da olsa virüsün yayılabileceğini belirterek uyarılarda bulunan Büke, "Günümüzde şunu bile unutmamak lazım. Bu virüs bir şekilde bulaşma yolları artık biliniyor ama açık havada bile rüzgarlı ortamda bile maskenizi, mesafenizi korumadığınız zaman bu yolla bile bulaşma olasılığını akıldan çıkartmamak lazım. Bizim hala daha açık ortamlarda bile mesafe, maske her türlü temizlik önlemlerine riayet etmemiz çok çok önemli." dedi.
Aşı konusunda da uyarı yapan Prof. Dr. Çağrı Büke sırası gelenin aşı olması gerektiğini söyledi. Büke, 'Dünyada pandemi halen devam ediyor. Ve hala daha yeterli şekilde dünya nüfusunun yeterli sayıda nüfus aşılanmadı. Türkiye'de de böyle. Aşıların hakikaten çok ağır ya da yoğun bakıma yatmayı gerektirecek tabloları önleyebildiği hatta belirli aşıların özellikle yüzde 90 etkinliğe sahip olduğu bildirilen hem de ileri yaştaki grupların dahi böyle bir etkinlikten yararlanabildiği aşılar da bu önlemlerin ya da bu etkinliğin çok daha fazla olduğu ve hastaneye yatışların daha az olduğu ve geçirseler bile çok çok çok hafif belirtilerle geçirdiklerini söyleyebiliriz' açıklamasını yaptı.
Başkent Ankara’da ise 24-30 haftasında her 100 bin kişide görülen haftalık vaka sayısı 361.52 kişi, haftalık vaka ise 20 bin 474 olarak gerçekleşiyordu. 8-14 Mayıs haftasında her 100 bin kişide görülen haftalık vaka sayısı 152.63’e, haftalık vaka ise 8 bin 644’e düştü.
İzmir ise 24-30 Nisan tarihinde 9815 olan haftalık vaka sayısını 4 bin 125’e, her 100 bin kişide görülen vaka sayısını 223.34’ten 93.86 kişiye çekti. 17 günlük tam kapanma dönemini sahil bandında geçirmek isteyen vatandaşların akın ettiği Antalya’da ise 24-30 Nisan haftasında 5106 olan haftalık vaka sayısı, 8-14 Mayıs tarihleri arasında 1571’e düştü.
Antalya, her 100 bin kişide görülen haftalık vaka sayısını da 200.37’den 61.65’e çekti. 24-30 haftasında her 100 bin kişiden 183.46’sında Kovid-19 görülen ve haftalık bin 836 vakaya sahip Muğla’da ise 8-14 Mayıs haftasında vaka sayısı 726’ya, 100 bin kişide görülen vaka sayısı ise 72.54’e geriledi.
Karadeniz’de ise 24-30 Nisan haftasında, Sinop’ta haftalık vaka sayısı 462, Samsun’da 3628, Ordu’da 2410, Giresun’da 1743, Trabzon’da 1930, Rize’de 1218 ve Artvin’de 329 olmuştu.
Tam kapanmanın ardından açıklanan 8-14 Mayıs haftasını içeren verilere göre ise Sinop’ta haftalık vaka sayısı 210’a, Samsun’da 1296’ya, Ordu’da 1140’a, Giresun’da 605’e, Trabzon’da 1016’ya, Rize’de 576’ya geriledi.
İstanbul: 28 bin 572, Ankara: 8644, İzmir: 4125, Bursa: 3423, Kocaeli: 3085, Konya: 2742, Kayseri: 1809, Gaziantep: 1608, Antalya: 1571, Erzurum: 1478, Tekirdağ: 1436, Balıkesir: 1412, Eskişehir: 1300, Samsun: 1296, Ordu: 1140, Sakarya: 1136, Diyarbakır: 1138, Manisa: 1086, Şanlıurfa: 1044, Trabzon: 1016.
Öte yandan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş, Türkiye'de devam eden yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı geliştirme çalışmalarına ilişkin, yılda bir veya iki kez aşılamanın toplum için gerekeceğini, mutasyonlar da dikkate alındığında, yerli aşının çok daha önemli bir işlev göreceğini söyledi.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metintaş, AA muhabirine, sağlık çalışanlarının Türkiye'de ilk vakanın görüldüğü Mart 2020'den itibaren büyük fedakarlıklarla süreci yürüttüğünü belirtti.
Metintaş, sağlık camiasının görev şehitleri de vererek hayatları pahasına mücadele ettiğini vurgulayarak, "Sağlık çalışanlarının gerçekten son 50 yılın en önemli mücadelelerinden birini verdiğini açıkça söyleyebiliriz. Bu mücadele takdirin üstündedir." dedi. 17 günlük "tam kapanma" sürecinin ardından vaka sayılarının azalacağını ancak bu durumun kalıcılığından emin olamadığını dile getiren Metintaş aşılamanın sürdüğünü hatırlattı. Metintaş şöyle devam etti:
"Toplumun en az yüzde 50'sinin doğal ya da aşılanma ile immünize olduğunu kriter alırsak bu oran gerçekleşene kadar tedbirlere titizlikle uymak gerekir. Aşılanma mutlaka hızlandırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Tedbirler tedricen gevşetilmelidir. Yani daha kalabalık yaşam ve çalışma ortamlarının normalleşmesi daha ileriye bırakılmalıdır."
Maske ve mesafe kuralının mutlaka devam ettirilmesi gerektiğini ifade eden Metintaş toplu etkinliklerden kesinlikle kaçınılması gerektiğini bildirdi. Hasta veya temaslı kişilerin bunu saklamaması, hemen bildirmesi gerektiğini vurgulayan Metintaş şöyle konuştu:
"Vaka sayısı azaldığında filyasyon çalışmaları daha önemli hale geliyor çünkü daha etkili oluyor. Bu nedenle tam kapanma sonrası filyasyon çalışmaları daha bir güçlü hale getirilmelidir."
Koronavirüse karşı iki doz aşının yeterli gelmeyeceğini öngördüklerini belirten Metintaş, "Muhtemelen birkaç yıl boyunca grip aşısı gibi ama ondan çok daha yaygın olarak koronavirüs aşılaması devam ettirilecektir. Yani 2021 yılı sonbaharı ile yılda bir veya iki kez koronavirüs aşılaması toplum için gerekecektir.
Bu durumda mutasyonlar da dikkate alındığında yerli aşı tahmin edildiğinden çok daha önemli bir işlev görecektir. Umarım 2021 sonbaharına yerli aşı yetişir." değerlendirmesinde bulundu.
Metintaş, yerli aşı ve ilaç geliştirme çalıştırmalarına da değinerek, "Önümüzdeki sonbahara kadar Türkiye için en az iki çeşit aşının mümkün olacağını düşünüyorum ve umut ediyorum." ifadesini kullandı.
"Virüsün mutasyona uğramasıyla dünya genelinde pek çok varyant çıktı. Türkiye'ye özgü varyant teorik bakımdan mümkün, pratikte düşük bir ihtimal." diyen Metintaş, çünkü varyant gelişimi için hızlı bulaş, ilaçların düzensiz kullanımı, yarım aşılama, eşlik eden diğer viral enfeksiyonların risk faktörleri olduğunu söyledi.
Bu risk faktörlerinin Türkiye için çok etkili olmadığını düşündüğünü aktaran Prof. Dr. Metintaş, "Şimdiye kadar dünyada bitmemiş pandemi olmamıştır. Bu pandemi de bitecektir, yeter ki biz hep birlikte mücadele etme inancımızı kaybetmeyelim." dedi.
Öte yandan Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yeşim Taşova, AA muhabirine, koronavirüsle mücadelenin sürdüğünü ve herkesin kurallara aynı hassasiyetle uymasının önemli olduğunu belirtti. Tam kapanmanın ardından geçilen kademeli normalleşmede rehavete kapılmadan mücadeleye devam edilmesi gerektiğini aktaran Taşova, şöyle konuştu:
"Tam kapanma derken, insanların kalabalık ortamlarda bulunmasının engellenmesi amaçlanıyordu, bunun yararlı olduğunu düşünüyorum. En azından vaka sayılarında azalma oldu, yanı sıra aşılama da devam ediyor. Gönül isterdi ki bu aşılanma hızımız biraz daha hızlı olsun, hep bahsettiğimiz yüzde 70-80 barajları vardı. Bu anlamda kapanma iyi, ancak aşılanmanın aynı hızla gitmesi lazım.
Pandemi ile olan mücadelelerde, önlemler paketi şeklinde ilerlemek lazım. Bu paket içerisinde bir önlem eksik olduğu vakit diğerlerinin de çok öneminin kalmadığını ya da daha doğrusu diğerleriyle yaptığımız çabaların boşa gittiğini görebiliyoruz. O nedenle paket olarak uygulamak lazım. Tek kapanma, tek aşı gibi değil paket olarak birlikte devlet, sağlık sistemi ve vatandaş üçgeninin mutlaka bir arada hareket etmesi gerektiğini belirtmek istiyorum."
Taşova, salgında 1,5 yılı geride bıraktıklarını, bu süreç içerisinde herkesin konunun öneminin farkına vardığını, ufacık bir ihmalin nelere yol açtığının acı şekilde görüldüğünü anlattı. Taşova, önlemlerin yanı sıra aşılanmanın da aynı hızla devam etmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Aşı; enfeksiyon olmasını, tekrar hastalığı almanızı engellemeyecek. Kaldı ki mutasyonlar oluyor, tıpkı grip virüsünde olduğu gibi ancak aşıda bunca zaman deneyimlerimiz de birikti. Aşı olan kişilerde enfeksiyonun hafif geçtiğini gördük, enfeksiyon olmuyor değil, oluyor.
Dolayısıyla aşının pandemide önemi ortada. Etkili tedavi bulmanız gerekiyor ki bu hala korona için söz konusu değil. Aşı olan kişilerde enfeksiyonun hafif geçtiğini gördük. Aşılanmanın önemini herkesin anlaması gerekiyor. Deneyimlerimizde de hastalığın daha hafif geçtiğini gördük. O yüzden hangi aşı olursa olsun herkesin aşılanması gerekliliğini bir kez daha vurgulamak gerekiyor."
Salgının sürdüğüne ve rahat davranmak için henüz erken olduğuna değinen Taşova, "Dünya Sağlık Örgütü 'sonbaharda da bir sıkıntı olabilir' diye uyarıda bulundu. Global dünya deniliyor, herkes her yere hareket ediyor ve 'yüzde 70-80 herkesin bağışık olması gerekiyor' derken dünyayı kastediyoruz aslında, ülkeyi değil.
O nedenle bu uyarıların dikkate alınması gerekiyor. Halen aldığımız bilgi ve değiştirdiğimiz alışkanlıklar çerçevesinde dikkatli olmaya devam etmek gerekiyor. Rahat olmak için erken, çok erken hem de. Maske, mesafe ve hijyen son derece önemli, onlardan ödün vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
Taşova, virüsle ilgili yeni mutasyonların ortaya çıktığını, şu an Türkiye'de yaygın olarak görülenin İngiltere varyantı olduğunu dile getirdi. Bu varyantın, hastalığın ağır geçirilmesine neden olan herhangi bir kanıtı bulunmadığına dikkati çeken Taşova, "Bu zamana kadar biriktirdiğimiz verilerde, daha çok bize 50 yaş altı aşı olmayanlar gelmeye başladı. Aşı olup da tekrar enfeksiyon olanlar var ama gerçekten önemli bir kısmı hafif geçiriyor.
O yüzden 50 yaş altının enfeksiyon olması, aşının bir an önce daha hızlı ve geniş gruplara yapılması gerekliliğini gösteriyor." dedi. Mutasyonlu virüsle ilgili bilgi veren Taşova, şunları kaydetti: "Mutasyonlar çok var, bunların hepsi bir araya gelip bir paket oluşturdukları zaman bir varyant ortaya çıkıyor. Dünyada gördük, İngiltere'den başlayıp şimdi Hindistan'a kadar Kaliforniya varyantlarına gidenler var.
Şimdiye kadar Güney Afrika ve Brezilya dışında hepsinin aşı etkinliği iyiydi, ta ki Hindistan'a kadar. Hindistan varyantı, çok daha hızlı yayılıyor ve aşının etkinliğinde de azalmaya yol açıyor. Zaten en korktuğumuz şey de bu. O nedenle aşı olacak ama aşıyla birlikte maske, mesafe, hijyene mutlaka dikkat edeceğiz.
Aşıyla yapılmak istenen en önemli şey maske, mesafe ve hijyenle ortalıkta dolaşan virüsü azaltmak. Ne kadar çok ortalıkta virüs dolaşırsa mutasyonlar ve bunların oluşturduğu varyantların çeşidini hep göreceğiz." diye konuştu. Taşova, virüsün yeni varyantlarla çok daha hızlı bulaştığını, çok uzun süre solunum sisteminde kaldığını sözlerine ekledi.