18.05.2021 - 01:41 | Son Güncellenme:
Merhaba, Öztürk ailesi olarak 3 kişiyiz.(Eda,Ufuk, Piçu (kedimiz))Ben özel bir otomotiv firmasında servis danışmanı olarak çalışıyorum eşim (Eda) Özel bir kolejde ilkokul öğretmeni, bir de 2 yaşında olan kedimiz Piçu var. Üç yıldır evliyiz. Dokuz aydır da karavanda yaşıyoruz.
Tatillerimizi çoğunlukla çadır da kamp yaparak geçiren bir çiftiz. Her zaman doğaya kaçma hayalimiz vardı. Kendimize bir karavan ve çadır kamp alanı açmak istiyorduk.
Bundan önce karavan tecrübemiz hiç yoktu. Biz de karavan alarak deneyimlemek istedik. Aynı zamanda kirada yaşıyorduk. İçinde tam zamanlı yaşayabilir miyiz? diye düşünmeye ve araştırmaya da başladık.
Bir de salgın başlayınca bu fikrimiz daha kuvvetlendi ve İstanbul’da karavanda yaşayabileceğimiz Maltepe sahilde bu karavan parkını bulduk ve burası kocaman bir bahçesi olan evimiz oldu :)
Öncelikli olarak bizim yaşadığımız alan bir karavan kampı değil. Bu yüzden burada su ve elektrik hizmeti verilmiyor. Suyumuzu depolarımızı taşıma su sistemiyle çeşmelerden dolduruyoruz.
Elektrik bizim için deneyimsiz olduğumuzdan dolayı iyi bir tecrübe oldu. Şu anda sadece Güneş enerjisi yardımıyla bütün elektrik ihtiyacımızı giderebiliyoruz. Ancak ilk aylarımızda bu konuda çok zorlandığımızı söyleyebiliriz.
Elektrik, su masrafından kurtulduk diyebiliriz :) . Isınmamızı karavan tipi doğalgaz sobamız var LPG (tüple) çalışıyor. Eda öğretmen olduğu için 7/24 karavandaydı ve sobayı hiç kapatmadık.
Isınma için aylık 400 TL verdik. Belki aynı ısınma masrafı gibi görünebilir ama en azından gerçekten ısınabiliyoruz :) Aylık kiramız 2000 TL den 380 TL’ye düştü. Ve minimalist bir hayata geçtiğimiz için kıyafetlere ve gereksiz birçok şeye yaptığımız harcamaları bıraktık.
Kısacası şu anda ev ekonomimiz eskisinden çok daha iyi durumda havaya kira vermek yerine artık bir malımızın olması çok daha mutlu edici.
Bizler burada parayı emeğe çeviriyoruz. Örneğin 4-5 günde bir karavanın su deposu boşaldığında doldurmaya üşenecekse bu hayatı yapamaz ya da atık su deposu dolduğunda boşaltmak bana göre değil diyen birisi bu hayatta mutlu olamaz.
Bizim kirada yaşadığımız ev 3 oda bir salondu. Şimdi ise stüdyo daireden de küçük bir alanda yaşıyoruz. Bizim bakış açımıza göre salon ve yatak odasından başka bir alanı kullanmadığımız o büyük evde şimdi de oturma alanımızdan ve yatak odasından başka bir alanı kullanmıyoruz.
Tek fark birinde salondan yatak odasına gitmek için 10 adım atıyorken şimdi ise 4 adım atıyoruz. Minimaslist yaşayabileceğini düşünen herkesi karavanda yaşamaya davet ediyoruz.
12. Başta ailemiz güvenlik nedeniyle çok tedirginlerdi. Sonraları yapamazsınız, sıkılırsınız ve rahat edemezsiniz gibi tepkiler aldık.
Arkadaşlarımız ise bizden heveslilerdi. Kendi yaş gruplarımız genelde meraklı ama cesaret etme noktasında eylemsiz kalıyorlardı o nedenle bizim tecrübelerimiz onlara yol gösterici oldu.
Öğrencilerim ise hala algılamakta zorlanıyorlar araba nasıl ev olur düşüncesindeler ama onları da minik birer doğa severe dönüştürmeye çalışıyorum.
Bulaşık makinesi dışında bir eksik hissetmiyorum. :) Bütçe el verirse onu da ayarladıktan sonra değmeyin keyfimize.
Karavan hayatına geçtikten sonra eşim ile aramda iletişimin arttığını fark ettik. Çünkü bahsettiğiniz gibi evde alan çok olunca, kaçmaya yerinizde çok oluyor.
Burada ise mecburi konuşup sorunların üstesinden gelmeye çalışıyorsunuz. Birimiz düştüğünde diğeri onu yükseltiyor.
Bu ilişkilerde temel olmalı ki karavan hayatında büyük bir önemi olduğunu yaşayarak da görmüş olduk. Yani bu yaşantı bizi birbirimize daha yakınlaştırdı:)
Sıkça duyduğumuz bir cümle var; ‘Yaşıyorsunuz bu hayatı’ Evet yaşıyoruz ama nasıl yaşıyoruz. Keyfi çok büyük ama zorlukları yadsınamaz.
Bir kere elektrik, su gibi kaynakların kullanımında çok tasarruflu olmalısınız. (Bağımsız yaşıyorsanız)
İstanbul’da yoğun kar yağışının olduğu zaman online derste birden elektriğim gitti, ellerim dona dona panellere çıkıp kar küredim. Bunu saat başı yapıyordum.
Suyumuz bittiğinde çeşmeye gidip bidonlarla su taşıyoruz. Daha az eşyayla özellikle kadınlar için kıyafet gibi birçok şeyden feragat etmelisiniz.
Banyo alırken şarıl şarıl yıkanamazsınız. Tuvalet gibi atık sularınızı boşaltmalısınız. Kısacası parayı emeğe çeviriyorsunuz.
Fakat Öztürk çifti olarak bunlar bir an bile bizi zorlamadı aksine keyifli geldi İstanbul da köy hayatı yaşıyormuş gibiydik.
Keyif kısmına gelirsek gezen bir evin var, Maltepe park gibi koca bir bahçeye sahibim. Tüm aktiviteler ayağımın altında. Mecburi hareket ediyorsunuz. Eşyanın kölesi olmaktan kurtulmak da inanılmaz bizi özgürleştirdi diyebiliriz.
Evet pişman olduk o da keşke evlenir evlenmez karavan hayatına geçseydik dedik :)
22. Yıllardır kampçılık yaptık birçok kamp alanını gezdik. Ege’de hep bir kamp çadır alanı açma gibi bir hayalimiz vardı.
Karavan hayatı ülkemizde yeni yeni gelişme gösteriyor. Şu an bu isteğimiz için alt yapı oluşturmaya başladık bile.
Sosyal medyada Çingenevan olarak bir sayfa açtık. Karavan park alanımızı açtığımızda bizim gibi karavan sever insanlara daha hızlı ulaşabilmek adına.
Bu yolda başka bir karavana geçip tamamen kendi tasarımımız olan ve 9 ayda tecrübe ettiğimiz ‘böyle olsa daha iyi olur’ diyeceğimiz her seyi yeni karavanımızda uygulamak istiyoruz. Zaman ne gösterir bilinmez biz de çok heyecanla bekliyoruz.