07.09.2021 - 15:39 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
1701'de yapılan altın, aynalar ve değerli kehribar panelden oluşan eşsiz oda, Alman birlikleri tarafından çalınmış ve 1944'te Naziler tarafından sergilendiğinden beri bir daha görülmemişti.
Altın varak ve aynalarla desteklenen kehribar panellerden yapılmış bu paha biçilemez bir sanat eserinin 77 yıllık gizemi, sonunda çözülüyor.
Bir kraliyet sarayında bulunan bir odayı hizalamak için tasarlanmış benzersiz bir panel seti olan Kehribar Odası, 18'inci yüzyılda müttefik Prusya Kralı Frederick William I tarafından Rus Çarı Büyük Peter'a verildi.
Rusya'nın St. Petersburg kentinde aslına uygun olarak modern kopyası yapılan Kehribar Oda, 1941'de Leningrad'ı ele geçirip ilerleyen Alman birlikleri tarafından yağmalandı ve doğu Prusya'daki Königsberg Kalesi'ne gönderildi.
İkinci Dünya Savaşı'nın gidişatı değiştikçe ve Rus birlikleri Hitler'in Almanya'sına yaklaşmaya başladıkça, yeri doldurulamaz eser ortadan kayboldu ve o zamandan beri nerede olduğu bilinmiyordu.
Bazıları, odanın 1944'te Königsberg'i bombaladığında yıkıldığına ya da savaşın son aşamalarında Rus topçu ateşi tarafından yok edilmiş olabileceğine inanıyor.
Odanın panellerinin, Alman personelini ve ekipmanını deniz yoluyla kuşatma altındaki Königsberg'den çıkarmak amacıyla Hannibal Operasyonunun bir parçası olarak gönderilen Alman vapuru Karlsruhe'ye yüklendiği iddiası da, bir efsane olarak çokça dillendiriliyordu.
Ancak 13 Nisan 1945'te Sovyet uçakları, Baltık Denizi'nde bulunan Karlsruhe'yi batırdı, yaklaşık 1.000 kişiyi öldürdü ve Polonya kıyılarının 300 fit aşağısına gönderdi.
Ve şimdi bir dalgıç ekibi talihsiz geminin yerini tespit etti ve yükünü araştırmaya hazırlanıyor. Sefer lideri Tomek Staçura, panellerin enkaz üzerinde olduğundan emin olmadığını ancak kargo ambarını incelemek için kullandığı su altı drone'larının, birkaç kilitli kutu görüntülediğini söyledi.
Kehribar Oda'nın kaderi, 'İkinci Dünya Savaşı'nın çözülmemiş son gizemlerinden biri' olarak tanımlıyor. Enkazı ziyaret eden dalgıçlar, kırık bir sandığın içinde bir resim çerçevesi ve bir tablo kalıntısı buldular, bu da geminin derinliklerinde bozulmadan kalan benzer hazineler olabileceğini düşündürdü.
Staçura'nın keşif seferini düzenlemek için kullandığı geminin sahibi Klass Weyj, 'odayı bulma şansının yüzde 90 olduğunu, aksi takdirde burada böyle bir çabanın gösterilmeyeceğini' belirtti.
Tarihçi Piotr Mihalik, geminin '306 ton ile çok ağır bir şekilde yüklendiğini, iki mayın tarama gemisinin gemiyi koruduğunu, bu nedenle gemide değerli bir kargo olabileceğini' söyledi.
Staçura'nın ekibi yaptığı açıklamada, "Karlsruhe eski ve küçük bir gemiydi ancak o günlerde insanları batıya tahliye edebilecek herhangi bir gemi önemliydi. Son yolculuğuna son derece sıkı güvenlik önlemleri altında, oldukça ağır bir yükle çıktı."
Karlsruhe'nin sonunu getiren de zaten bu ağır kargoydu. Gemi o kadar yüklüydü ki, Hannibal Operasyonu konvoyunun gerisind kaldı ve bu da onu Rus bombardıman uçakları için kolay bir hedef haline getirdi.
Henüz Karlsruhe'nin kargo ambarında bir zamanlar 'Dünyanın Sekizinci Harikası' olarak adlandırılan panellerin bulunup bulunmadığı kesinlik kazanmadı ancak 1944'te Naziler tarafından gururla sergilendiğinden beri, hiç kimse paha biçilemeyen Kehribar Oda'dan herhangi bir iz görmedi.
Atlas Obscura'ya konuşan Staçura, "Kehribar Oda'nın orada olduğuna dair kesin bir kanıtımız yok" dedi, ancak odanın başka bir yerde olduğuna dair de kimsenin kesin bir delili yok.
Staçura son olarak, "Gerçek şu ki, Almanlar batıya değerli bir şey göndermek istediler, bunu ancak Karlsruhe aracılığıyla yapabilirlerdi, çünkü bu onların son şansıydı." diye konuştu.