02.02.2025 - 10:21 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Araştırmacılar, Arabica kahve çekirdeklerinde ve demlenmiş kahvede bileşikleri belirlemek için ultra yüksek performanslı sıvı kromatografisi ve kütle spektrometrisi kullandı. Deneyi 200-260 derece arasında çeşitli sürelerde kavurarak gerçekleştirdiler. Tat testleri için 11 gönüllüden DNA tüpleri ile tükürük örnekleri toplandı ve standartlaştırılmış tat testleri yapıldı.
Münih Teknik Üniversitesi'ndeki Leibniz Gıda Sistemleri Biyolojisi Enstitüsü'nden bilim insanlarının yaptığı çarpıcı araştırmanın sonuçları Food Chemistry'de yayınlandı. Bilim insanları, mozambioside adlı yaygın bir kahve bileşiğinin kavurma sırasında yedi farklı acı maddeye dönüştüğünü ve her birinin kahvenin acı tadına benzersiz katkılar sağladığını keşfetti.
BAZI DNA'LAR O TADI ALMIYOR
Özellikle Kolombiya Arabica kahvesi üzerinde yapılan çalışmada herkesin bu acı bileşikleri aynı şekilde algılamadığı ortaya çıktı. TAS2R43 adlı gen, yaklaşık 25 acı tat reseptörümüzden birini kodluyor ve önemli bir rol oynuyor. Avrupalıların %20'sinde bu genin bir varyantı eksik olduğundan, bu reseptörü hiç algılayamıyorlar.
11 gönüllüyle yapılan standart tat testlerinde, araştırmacılar her katılımcının DNA'sını tükürük örnekleriyle analiz etti. Sonuçlar, katılımcıların genetik durumlarına göre acı algısında çarpıcı farklılıklar gösterdi.
SADECE AĞIZDA BULUNMUYOR
Acı tat reseptörlerinin yalnızca ağızda bulunmadığı, vücutta çeşitli organ ve dokularda da yer aldığı belirtildi. Araştırmalar, bu reseptörlerin solunum yollarındaki patojenlere karşı savaşma, bağırsaklarda savunma mekanizmalarını destekleme ve metabolizma düzenlemesinde rol oynayabileceğini gösteriyor.
Doktora öğrencisi ve araştırma yazarı Coline Bichlmaier şöyle diyor: "Kavurma sürecinin kahve lezzetini nasıl etkilediğine dair yeni bulgular, farklı tüketici tercihleri için kahve çeşitleri geliştirilmesine yönelik yeni olanaklar sunuyor. Ayrıca bu bulgular sağlık araştırmaları açısından da önemli bir dönüm noktası."