Çin’in ev sahipliğinde 31 Ağustos-15 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Dünya Kupası için hazırlıklarını sürdüren A Milli Basketbol Takımı, Yunanistan’da katıldığı Acropolis Turnuvası’nın ilk maçında Sırbistan’a 87-72 yenildi.
Sakatlıklar, kadroya geç katılanlar derken çok iyi bir hazırlık dönemi geçiremese de, özel maçlarda 4’te 4 yapan milliler, Fransa maçından sonra belki de en ciddi hazırlık maçına çıkmıştı. Rakip Dünya Kupası’nın en önemli şampiyonluk favorilerinden gösterilen Sırbistan’dı. Henüz tam kadro bir arada fazla oynama şansı bulamayan Ay-yıldızlı ekibimiz, Sırbistan gibi hazır bir ekip karşısında da özellikle hücumda organize olmakta zorlandı. En büyük silahı olan geçiş hücumları şansını da kısa periyotlarda bulabilen millilerimiz, dışarıdan da çok düşük yüzdeyle şut atınca, rakibine karşı koyamadı. İlk yarıda Bogdanovic’in üçlükleriyle farkı çift hanelere çıkaran, boyalı alanda NBA’in en iyi
A Milli Basketbol Takımımız, Dünya Kupası hazırlıkları kapsamındaki 4. hazırlık maçında da Ürdün’ü 106-72 yenmeyi başardı. Maça hücumda çok etkili başlayan Wilbekin ile art arda sayılar bulan, hazırlık döneminin başarılı isimlerinden Ege ile de potasını iyi savunan milliler, ilk periyodu 30-16 galip tamamladı.
Semih’in oyuna girişiyle boyalı alanı daha etkili kullanan ve dışarıdan da çok etkili hücum etmeyi başaran Türkiye, 15’te üç sayı isabetiyle oynadığı ilk yarıyı da 59-39 galip bitirdi. Sahaya giren her oyuncusundan katkı alan milliler, Berkan ve Melih’in etkisini artırdığı bölümde farkı 30 sayının üzerine de taşıdı. Hem içeride hem dışarıda rakibine çok ağır basan milliler, son çeyreğe de 82-50 galip girip, salondan güle oynaya kazanarak ayrıldı.
A Milli Basketbol Takımımız, şimdi en ciddi hazırlık turnuvası için Yunanistan’a gidecek ve ev sahibini yanı sıra, Sırbistan ile İtalya gibi dev ekiplerin de yer alacağı turnuvada gücünü daha iyi test etme fırsatı elde edecek.
Avrupa Şampiyonası’ndaki ilk maçında İtalya’ya kaybeden Ay-yıldızlı ekibimiz, dün de eksik Slovenya karşısında inanılmaz hatalar yaptı, salondan boynu bükük ayrıldı. Macaristan da kazanınca millilerimizin gruptan çıkma şansı kalmadı.
Sırbistan’ın Niş şehrinde oynanan C Grubu maçlarının ikincisinde Slovenya karşısına çıkan A Milli Kadın Basketbol Takımımız yine galibiyetle tanışamadı, salondan 62-55 yenik ayrıldı.
Slovenya ilk maçta sakatlanan Lisec’ten yoksun sahaya çıktı. Bu aslında çok büyük bir fırsattı. Zaten uzun sıkıntısı olan takım, adeta sahaya pivotsuz çıktı. Ancak ne yazık ki millilerimiz bu avantajı 3. çeyrek dışında doğru dürüst kullanamadı. Stokes’a topu geçirmek başlıca görev olmalıydı. Ama ne yazık ki kısalarımız bir sağa bir sola giderken, hücumu 19. saniyede başlattı. Bu tempoda oynayacaksak, dışarıda Gülşahlar, Şaziyeler gibi şutörleriniz olmalıydı. Dünkü üç sayı isabetimiz 24’te 3, üçünü de Cansu attı. Stokes’a topu geçirdiğimiz, kısalarla potaya atak ettiğimiz anlarda hep öne fırladı millilerimiz ama devşirme oyuncumuz 3 çeyrek 10’da 7 isabetle 17 sayı atarken, son çeyrekte sadece 1 top kullandı! İşin kötüsü top kaybetme alışkanlığımız da sürdü, tam farkın
C Grubu’nda liderlik hesapları yapan iki ekibin buluşmasında kazanan İtalya oldu. Hücumda sıkıntı yaşasa da son 3 dakikaya kadar savunmasıyla skoru önde götüren Ay-yıldızlı ekibimiz, top kayıpları ve hücum ribauntlarının sıkıntısını yaşadı, açılışı mağlubiyetle yaptı
A Milli Kadın Basketbol Takımımız, Avrupa Şampiyonası C Grubu ilk maçında İtalya’ya 57-54 yenildi.
İlk dakikalarda topu Stoks’a geçirmeye çalışan ve İtalyanlar’ın içeriye yardımları sonucu dışarıda uygun pozisyonlar bulan Türkiye, kenardan gelen Pelin ile ilk üç sayı isabetini bulduktan sonra öne geçip arayı açtı, 15-4 ile farkı çift hanelere çıkardığı ilk çeyreği 17-10 galip kapadı.
Zandalisini ile maça tutunan İtalya karşısında 2. periyotta tam 6 dakika sayı bulamayan milliler, savunma ile ayakta kaldı. Olcay ve Pelin ile krizden çıkıp, yeniden 6 farklı öne geçse de, bu çeyrekte yaptığı 8 top kaybının sıkıntısını yaşayan Ay-yıldızlı ekip, Sottana’nın son saniye basketiyle devreyi 26-25 geride kapadı.
Ağır yara aldık
19 yıldır final four, 10 yıldır da lig şampiyonluğu göremeyen Anadolu Efes, müthiş sezonu iki hasretini de noktalayarak tamamladı.
Türk basketbolunun lokomotiflerinden lacivert-beyazlı takım nefes kesen final serisinde Fenerbahçe Beko’yu geçerek 10 yıldır hasret kaldığı lig şampiyonluğuna ulaştı. Tarihi bir performans sergileyen Anadolu Efes bunu hem de 9 yeni isimle başladığı sezonda başardı.
Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi’nde şampiyonluk ipini finaldeki rakibi Fenerbahçe Beko’yu 4-3’lük seriyle geçerek kucaklayan Anadolu Efes, uzun yıllardır hasret kaldığı başarıları aynı yıl içinde yaşayarak, eski günlerine dönüş sinyallerini verdi.
Aslında Efes’in işi hiç de kolay değildi. Bir sezon önce Euroleague’de son sırada yer alan lacivert-beyazlı ekip, 19 yıldır Final Four, 10 yıldır da lig şampiyonluğuna hasret kalmış, bunu sonlandırmak için kolları sıvamıştı. Bunun için de Efes’e ligdeki son lig şampiyonluğunu yaşatan Ergin Ataman, geçen yılın ortasında göreve getirilmiş ve eline de son yılların en yüksek bütçelerinden birisi verilmişti.
Sabrın sonu...
Ergin Ataman da takımı adeta yeniden kurdu. Kaptan Doğuş Balbay, Dunston ve Simon ile alt yapıdan yetişen gençler dışındaki
Sadece saha içine baktığımızda gerçekten iki takımın da ayakta alkışı hak ettiği bir final serisine tanık olduk ve sonunda da mutlu sona Efes ulaştı.
Bu sezon başında 9 oyuncuyla kurulan yepyeni bir takımın Final Four’daki finalin ardından 9 yıl aranın ardından lig şampiyonluğunu kucaklaması, ortaya konan emeğin ne kadar büyük olduğunun kanıtı. Her ne kadar final serisindeki demeçleriyle birçok kesimin tepkisini çekse de, Ergin Ataman’ın saha içindeki performansını da kutlamalı. Saha avantajını yitirdikten sonra Efes’in, kazanılması en zor deplasmanlardan birisi olan Ülker Arena’da kazanacak mental güce ulaşması ve son maçta kupaya uzanması, yıllardır yaptığı yatırımların karşılığını Final Four motivasyonuyla alan Efes’e müthiş bir sevinç daha yaşattı.
Bu sezon ne zaman ikisi aynı anda oynasa takımlarını zafere taşıyan Micic ile Larkin serinin 7. maçında da sahne aldı. İki yıldız isim de, Fenerbahçe’nin sakatlar nedeniyle zayıf karnı haline gelen boyalı alana sürekli atak yaptı, neredeyse 40 dakika bu ikilinin birebirleriyle şampiyonluğa ulaştı. Özellikle Larkin, ne kadar özel bir yetenek olduğunu, topu eline her alışında bir kez daha gösterdi, tartışmasız MVP’ydi. Sakat olan
Nefes kesen final serisinde birçok kişinin tahmini bu serinin 7. maça taşınacağı yönündeydi. Çünkü iki takımın da sezon boyunca sergiledikleri inanılmaz performans ve asla pes etmeyecek yapıları bunu işaret etmişti. Final öncesinde Fenerbahçe’de yaşanan sakatlıklar, Efes’te zaten rotasyonun az oyuncu üzerine kurulu oluşu bile iki takımın mücadelesini hiç düşürmedi. Dün sahaya çıkarken 80 maçın üzerinde oynamıştı iki takımın da ama oyuncuların yüzlerindeki görüntü hiç de öyle değildi. Fenerbahçe adına sahanın en yaşlısı olan Ali Muhammed’in parkeye yansıttığı hırs, takımını da sürekli motivasyon olarak hep yukarıda tutmayı bildi. Geçen maç son çeyrekte 7 üç sayı isabeti bulmuştu ama fark 22’ye çıktıktan sonra bunu başarmıştı Fenerbahçe ve bu işe yaramamıştı. Bu maçta da aynı sayıya ulaştı son çeyrekte, bu kez maçı koparıp aldı. Bu isabetlerin 3 tanesinin de Guduric’ten gelmesi, Sırp oyuncunun son 10 dakikaya 13 sayı sığdırarak serinin en iyi performansını göstermesi, Fenerbahçe’nin en önemli açığını da giderdi. Melih ile Melli’nin de ona eşlik etmesiyle yakalanan müthiş seri ve son çeyrekte bulunan 30 sayı, Fenerbahçe’yi galibiyete taşımaya yetti.
Efes ilk yarıda Buğrahan’ın 3,
Nefis bir final serisi izlemeye, her maçta farklı hikayeler görmeye, iki takımı da mücadelelesi için takdir ederken, kazanan takımı da tebrik etmeye devam ediyoruz.
Maç maç gelen coach hamleleri, birbirlerinin sürprizlerine karşı hazır olduklarını gösteren önlemleri de sahadaki basketbolu daha keyifli hale getiriyor.
Dün de bir önceki maçta yaşadığı, Kalinic’in sırtı dönük oyunlarını savunamama sıkıntısına karşı, serinin sadece ilk maçında oynayan Simon’u yeniden rotasyona sokan Ergin Ataman’ın hamlesiydi dikkatleri çeken. Simon da öyle bir ilk çeyrek oynadı ki, adeta oynamadığı maçların acısını çıkarttı rakibinden. Efes için belki de en kritik isim olan Moerman’ın da maça çok hızlı girişi ve bu ikilinin daha ilk periyotta toplam 23 sayı üretmesi, Fenerbahçe’nin düzenini bozdu.
Serinin genelinde şut sıkıntısı yaşayan Fenerbahçe, bu maça da aynı sıkıntı ile başladı, Dixon dışında yüzdeli atan isim çıkaramadı. 2. çeyrekte Melli’nin 5 numaraya geçişi ve baskının artırılması, Efes’i düzenden çıkardı, hücumda çok zorladı ve Fenerbahçe bu şekilde oyunda kaldı ama Larkin’in hiç sayı atmadığı maçta soyunma odasına galip girmek, Efes için önemli bir artıydı.
2. yarıda ise