Teknik direktör Ole Gunnar Solskjaer'in Beşiktaş'a kısa vadede en büyük getirisi sinerji ve takım ruhu oldu. Şampiyonluk yarışında erken kepenk indiren siyah-beyazlı futbolcular, öz güvenlerini yeniden kazandı. 'Gamsız' oyun, yerini kolektif futbola ve mücadeleye bıraktı.
Hal böyle olunca 12. adam da yeniden tribündeki yerini aldı. Beşiktaş taraftarının istediği şey, sahada canını dişine takan, limitleri zorlayan ve oyunu domine eden bir takım. Bunun yavaş yavaş emareleri görünüyor.
Solskjaer siyah-beyazlı tribünlerin ne istediğini farkında. Kısa zamanda oyuncuların performansına ivme kazandırdı. Son 2-3 haftaya kadar çok tartışılan Joao Mario sorumluluk almaya başladı, orta sahanın lideri oldu. Gözden çıkarılan Chamberlain, Norveçli hocanın gelişiyle birlikte formayı kaptı. Emirhan da iyi yolda. Sezonun Beşiktaş adına en büyük kazanımlarından.
Rafa Silva'nın bireysel hatası sonucu Banza'nın golüyle geriye düşen siyah-beyazlıların kazanma arzusu ve iştiyakı yüksekti. Taraftarın da ilk yarı sonunda Beşiktaşlı oyuncuları tribüne çağırıp yüreklendirmesi önemliydi. İkinci devrede organize gelişen hücum organizasyonunda Rafa şık bir plaseyle hatasını affettirdi.
Norveçli teknik adam son bölümde sakatlığı geçen Tayyip'i içeri atarak savunmayı beşledi. Sezonun formda ismi kaptan Mert Günok'a fazla iş düşmedi. Sonuçta hak eden kazandı.
Beşiktaş'ın kadrosu ezeli rakiplere göre hem kalite anlamında hem de kulübe olarak yetersiz. Kulüp mali açıdan son derece sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Yıl sonuna kadar 45 milyon Euro ödeme yapılması gerekiyor. Siyah-beyazlılar bu faktörlerden dolayı kış transfer döneminde sadece 2 ekleme yapabildi. Tabi bunda zirve yarışından kopmanın ve Avrupa defterini erken kapatmanın etkisi de büyük.
Kadro gençleştiriliyor. Oyunun gelişmesi için zamana ihtiyaç var. Kısa vadede takıma olumlu dokunuşlar yapan Norveçli teknik adama saha sonuçları ne olursa olsun sabredilmesi lazım. Teknik adam istikrarı, başarının en önemli kurallarından. Beşiktaş'ın başka çıkar yolu yok.