İsrail, Gazze’de uyguladığı sistematik vahşeti Batı Şeria’ya da taşıdı. İsrail ordusu Filistinlilerin sığındığı, kampları, hastaneleri bombalıyor. İnsanları, masum sivilleri öldürüyor ve bulundukları yerlerden toplu göçe zorluyor.. Bu eşkıyalığına bir de güvenlik gerekçesi ya da meşru müdafaa diye abuk bir gerekçe uyduruyor. Netanyahu pervasızca bunu deklare etti, hatta bazı bölgeleri Yahudi yerleşimciler için ayrılmış yer olarak ilan etti. Bu ne demek?Filistin halkı burayı terk etsin, etmezse de ölmeye hazır olsunlar… Yani Filistinlilere ait topraklara çökmek için yıllardır uyguladığı zorbalığın yeni bir evresini ya da Gazze’de 11 aydır yaptığı katliamın, vahşetin ön hazırlıklarını yapıyor İsrail...Tüm uluslararası antlaşmaları, hukuku yok sayan bu kepazeliklerle ilgili olarak da ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü de ne diyor? “Batı Şeria’daki Filistinlilerin kitlesel olarak yerlerinden edilmesi fikrini reddediyoruz ancak hassas terörle mücadele operasyonları sırasında sivillerin hayatını korumak için bazı durumlarda yerel tahliye emirlerinin gerekli olabileceğini kabul ediyoruz.”
İsrail terörist faaliyetlerle mücadele ediyor, böyle şeyler olabilir açıkçası… Bozacının şahidi şıracı misali al birini vur diğerine, hep yalan dolan...Dahası aynı sözcü utanmadan bir de şunu söylüyor:
“İsrail’i, Batı Şeria’da sivilleri korumak için tüm tedbirleri almaya çağırıyoruz.”
ABD 7 Ekim’den sonra Gazze’de İsrail’in katliamı başladığında aynı şeyleri söylemişti malum. Daha sonra da defalarca tekrarladı, hatta bu konuda Uluslararası Adalet Divanı’nın kararı bile var. Sivillere zarar verme diye.. Ne olduğu ise ortada. Netanyahu gözünü kırpmadan çocukları, kadınları katletti, soykırım yaptı, 40 binin üzerinde insanı öldürdü. Hâlâ da devam ediyor...
Geçmişte yaşananlara da baktığımızda Batı’nın herhangi bir yerinden buna benzer bir görüntü yaşanmış olsaydı uluslararası hukuk, BM Güvenlik Konseyi, UAD, UAC çok daha hızlı etkin bir yaklaşım gösterirlerdi. Oysa Filistin-İsrail meselesi 70-80 yıllık bir süreç, Orta Doğu’nun kanayan yarası.. Niye? İsrail devlet olmanın ötesinde hukuk tanımazlığı, çatışma metotlarıyla bir terör yapılandırmasını andıran bir devlet, daha doğrusu örgüt görüntüsünde çünkü… Devlet dediğiniz yapı, uluslararası sistemde sadece toplumsal ve siyasi yapıyı, organizasyonu ifade etmez. Devlet aynı zamanda uluslararası hukukun temel ilke ve esaslarına bağlı icraat yapar.. Devlet dediğiniz olgunun, yapının sadece siyasi, askeri ve toplumsal güç olması yeterli değildir, hukuk olması lazım öncelikle.. İsrail’in yaptıklarında ise hukuk tanımazlık var sadece. Dünyanın gözü önünde çocukları, bebekleri katletti, katlediyor.. Aç, susuz bırakıyor, sağlık hizmetlerine erişimlerini engelliyor. Yardıma giden BM görevlilerini dahi öldürüyor. Bir insanlık suçu, işliyor, soykırım yapıyor.. Bilerek isteyerek çocukları kadınları hedef seçerek sivillere korku ve sistematik öldürme siyaseti uyguluyor… Filistinliler Vatanlarını, topraklarını terk etsinler diye… Tek derdi Gazze’yi, Batı Şeria’yı Filistinsizleştirmek, dünyanın kabullendiği Filistin’i yok saymak...
Yani İsrail’in yaptıkları çok açık bir şekilde insanlığa karşı işlenmiş suçlar. Soykırım denildiğinde sadece insan öldürmek değil ki insanları göçe zorlamak, yiyeceğe, içeceğe ulaşımını engellemek, aşağılamak, baskı, zulüm gibi yelpaze çok geniş. İsrail bunların hepsini de yaptı, yapıyor. Hem de alenen. Dahası yaptıkları zulmün, alçaklıkların görüntülerini sosyal medya üzerinden paylaşıyor pervasızca… Netanyahu başta tüm kabinesi her konuşmasında sürekli tehdit ve kan dökmekten söz ediyorlar. Hiçbir uluslararası kural hak, hukuk tanımıyor, dur denildikçe daha da azıyorlar. Böyle bakıldığında kimin terörist tanımına uyduğu da çok net ortada aslında...