Dünya İran’ın İsrail’e nasıl bir misilleme saldırı gerçekleştireceğine kilitlenmişken, en çok konuşulan, tartışılan konu iki ülke arasında doğrudan savaş çıkar mı? İran, kendince yeri ve uygun zamanı kolluyor belirlediği bir hedefi vuracak büyük olasılıkla dün gece yaşananlar da bunun provası olabilir. Ama doğrudan İran-İsrail savaşı zor, her ne kadar saldırıya uğrayan kendi toprağı anlamına gelen konsolosluk binası olsa da. Savaş deniliyorsa vekillerarası zaten süregelen bir sıcak temas hep var. Bu anlamda İran’ın Hizbullah, Haşdi Şabi, Husiler gibi epey aparatı olduğu da herkesce malum. Onların saldırıları da aleni ve sıkça yineleniyor. Dün geceki örneklerinde olduğu gibi. Dolayısıyla günlerdir konuşulan tırmandırılan gerilimin, tantananın nedeni aslında çok basit... Büyük bir savaş endişesiyle, Gazze meselesini dikkatlerden kaçırmak. Netanyahu’nun Gazze’de yaptığı hala devam eden katliamı ve uluslararası yardım görevlilerini vurduğunu unutturmaya çalışmak. Onun içinde İsrail sürekli İran’ı tetikledi, bilerek isteyerek gerilimi tırmandırdı, bu havayı kendi lehine çevirmeye çalıştı. Olay, bölgeyi yakacak bir savaş tehdidi ne kadar büyürse, Gazze’deki insanlık adına utanç verici görüntülerle kimse ilgilenmez, hiçbir ülke dönüp bakmaz, kendisine yönelik tepki azalır diye... Mesela Gazze olayı patlak verip dünyanın dikkati oraya odaklandığında Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky ne demişti? ”Bizi unuttunuz.” Netanyahu’nun hesabı da işte bu, Gazze’yi unutturmak, orada katliamı daha da artırmak. Netanyahu açısından bir başka unutturulması gereken ya da askıya alınmasını istediği durumda kendi koltuğuna yönelik ülke içinden gelen tepkiler elbette...
***
Bunu bir anlamda başardı da ülkesi teyakkuzda, İsrail’e kol kanat germek adına da ABD daha çok devrede Gazze’de yaptıklarından dolayı Netanyahu ile yalandan küskün olma, İsrail’e tavır koyma, sivilleri öldürmeyin gibi numaradan üzüntü görüntüleri ortadan kalktı. ABD, kankası İsrail’e arka çıkarak dünyaya posta koydu... Hem de daha baştan Biden, İran ve vekillerinden gelen tehditlere karşı İsrail’e desteklerinin tam olduğunu belirterek, İsrail’in güvenliğini korumak için elimizden gelen her şeyi yapacağız” dedi. Netanyahu’ya kızgınlığından desteğini çeker mi,ç ekiyor mu denilen Biden de bir anda tornistan yaptı yani... Lübnan’dan gönderilen Hizbullah imzalı füzelerle İsrail’de sirenlerin çalmasından sonra da Biden, “İsrail’in savunmasına kendimizi adamış durumdayız” sözleriyle İsrail’e “sarsılmaz” desteğini pekiştirdi. İran’a da “yapma” diyerek tehdit dozajını artırdı. ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı General Kurilla’nın da İran ile vekillerinin, İsrail’e yönelik olası saldırısına karşı yürütülecek savunma planlarını görüşmek üzere Tel-Aviv’e gönderildiği malum. Hani şu terör örgütü PKK/PYD/YPG ya da SDG’lilerle hemhal olan utanmadan teröristlerle poz veren General var ya o!.. Görüntüye bu zaviyeden bakıldığında da DAEŞ tehdidi yutturmacasıyla PKK/PYD/YPG’li teröristleri kullanarak onlara alan açan ABD’nin İran’a karşı da bu teröristlerden yararlanma hayaliyle yeni tezgahlar peşinde olduğu da ortada...
***
Peki İran gibi bir devlet bunları görmedi mi, bilemez mi? Tabiki biliyor. İran rejiminin “İsrail’i yok etme” arzusu hiç kimse için bir sır değil zaten, İranlı yetkililer bu arzuyu defalarca kamuoyuna açıkladılar. Ancak bu konu, hem İran’ın hem de İsrail’in askeri yetenekleri, silah cephaneliği ve taktik beceri düzeyi alanında birçok soruyu gündeme getiriyor. Ayrıca İran’ın ciddi anlamda kendi iç sorunları da var. İsrail’e baktığınızda da ordusu bu kadar yıpranmışken böyle bir riski göze alabilir mi, ABD arkandayım dese bile yeni bir cepheyi kaldıracak bir gücü, kuvveti var mı? Yine ABD açısından konjonktür böyle bir savaş için uygun mu? Nitekim ABD ile İran arasında misillemenin nereye olacağı konusunda pazarlık yapıldığı iddiaları da var bir yandan da. Bu durumda şu sorunun yanıtı anlamlı:
ABD gerçekten Netanyahu’yu desteklemeyi istiyor mu ya da tam tersi ABD ile eşgüdüm içerisinde Netanyahu kendine böyle bir çıkış yolu mu buldu?.. İran bu kirli oyunun neresinde?