6’lı masanın gündeminde, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecine yönelik çalışmaların yanı sıra BTP’nin masaya dahil olması ve başörtüsüne yönelik anayasa üzerinden süren tartışmalar olacak. Yani masa ritüeline zorunlu bir aksiyon eklendi. 6’lı masa olduğu gibi mi kalacak, yoksa yeni bir sandalye eklenecek mi? Hatta başkalarına da yol açılacak mı? Dolayısıyla masada bildik muhabbet havasının ötesine geçen hararetli konuşmalar olasılığı yüksek. Malum İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in 6’lı masaya dahil edilmesinin önünü açtığı BTP’ye daha baştan DEVA, Saadet ve Gelecek partilerinin itirazları oldu. Masada birbirlerinin yüzlerine bunu söylerler mi ya da nasıl söylerler o ayrı bir konu ama çıkacak sonuca göre bir taraf açısından geri adım atma gibi sıkıntılı bir durum söz konusu. Dahası bir de ülkedeki tüm masalarda konuşulup tartışılmasına rağmen 6’lı masanın ‘henüz o konuya hiç değinmedik” dediği muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak tartışması var. Evet onlara göre resmiyette böyle bir gündem, muhabbet yok ama adayın kim olacağı konusunda masanın oy oranı yüksek partileri CHP ile İYİ Parti’nin önde gelen yetkililerinin kendileri ve yakınları üzerinden diğer tarafa nasıl baskı kurmaya çalışabiliriz diye acayip bir pres yaptıkları ortada. Özellikle de İYİ Parti’den yansıyan seslere, işaretlere bakıldığında Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak bakılmadığı açık ve net. Bir Ekrem İmamoğlu, bir Mansur Yavaş’a mavi boncuk gönderme, hatta bizzat Akşener’in gönlünden de Cumhurbaşkanlığı adaylığının geçtiği ya da partisince buna zorlandığı gibi bir hava, esinti söz konusu. Bunların siyaseten bir taktik olarak özellikle başkalarına söylettirildiğini iddia edenler bile var. CHP cephesinden yansıyanlar ise “Bu kadar angaje olduktan sonra Kılıçdaroğlu aday olmaya mecbur, olmazsa ya da ‘Vatan, Milet Sakarya, ben fedakârlık yapıyorum şu olsun’ derse CHP anında patlak verir, Genel Başkanlığı sorgulanır” şeklinde. Malum, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı isteği ve adaylığı anlamında bir tek resmen “adayım” demediği kaldı. Dolayısıyla, henüz masada değil ama vekaletçileriyle kapışan hem Kılıçdaroğlu hem de Akşener için zor bir süreç. Ama bir yanda da her ikisi sözüm ona çaktırmadan hem ağır basan taraf olmak hem de “Aman masanın dengesi bozulmasın” diye yoğun bir mesai içindeler. Masadaki diğer dört aktör ise bundan ziyade yönetime ortak olma. Yetki paylaşımı (ekonomi, Dışişleri’nden sorumluluk gibi) ve milletvekili listelerinden aslan payını kapmak hesabında. Bu anlamda da Kılıçdaroğlu’nun adaylığının diğer dört parti tarafından desteklenme ihtimali daha yüksek...Çünkü onların dördünü biraya getirdiğinizde seçim barajı yüzde 7’yi bile bulacakları tartışmalı. Onun içinde onlar büyük olasılıkla CHP listelerinden aday gösterilecekler. Açıkçası masadaki oy oranı düşük partilerin milletvekilliği pazarlığında CHP önemli bir rol oynayacak. Elbette aynı pazarlık ortamı İYİ parti açısından da geçerli ama o seçenek diğerine göre daha zor ve sıkıntılı. Hal böyle olunca da Kılıçdaroğlu, kerhen de olsa masadaki dört liderin desteğini alabilir. Buna karşı Akşener’de varsayalım 81 il başkanının imzası ve zorlamasıyla aday olursa masa karışabilir. Böyle bir durumda da Akşener, adaylıkta ısrar eden Kılıçdaroğlu’na “Kemal Bey iyisiniz, hoşsunuz, bizim partimize de can suyu oldunuz ama sizin oy potansiyeliniz belli, bunun üstüne çıkamazsınız. Oysa Milliyetçi bir siyaset geleneğinden gelen biri olarak benim sağ ve muhafazakarların desteğini alma şansım daha yüksek. Kusura bakmayın” diyebilir...
Ama bunun da Kılıçdaroğlu’nda karşılığı olmaz. Zira o da şu karşılığı verebilir:
“Meral Hanım asıl siz kusuru bakmayın. Benim arkamda da HDP ile beraber yüzde 35’lere dayanan bir destek var. Siz diyorsunuz ki o desteği al bana ver. Siyasette böyle bir hikâye olmaz. Ben fazlasıyla fedakârlık yaptım zaten.”
Tabii, ortaya çıkan bu ikilem karşısında da diğerleri açmaza girebilirler. Mesela SP ya da DEVA veya Gelecek Partisi yekten Kılıçdaroğlu’nu destekliyorum der mi diyebilir mi? Masanın ortak adayını desteklemek başka doğrudan Kılıçdaroğlu’nu desteklemek başka. Bunu bir de parti tabanına anlatmak var. Siyaseten varlık nedenin nedir sorusu çıkar ortaya...Dolayısıyla “O da olmasın bu da, masa dışından birisini bulalım” formülü de yine vizyona girebilir. Orada da Abdullah Gül ve İlhan Kesici’nin başını çektiği kabarık bir liste var...
Kısacası dememiz o ki; 6’lı masadakiler hep “seçim tarihini bugün söyleyin, yarın adayımızı açıklayalım” diyorlar ya, görüntüye ve sızan kulis bilgilerine bakıldığında öyle olması zor gibi…