Gelir eşitsizliği tarih boyunca dünya ekonomileri için hep sorun oldu. Bırakın bu iş ile meşgul olan ekonomistleri, ülkeleri yöneten siyasiler; hatta dolar milyarderleri bile bu adaletsizliğe karşı bayrak açtı. Peki herkesin karşı olduğu bir şey nasıl oluyor da çözülemiyor?
Gelin bu soruya yanıt bulmak için olaylara farklı bir gözle bakalım. Ve sözü dünyanın en tanınmış psikolog ve primatologlarından yani şempanze ve bonobolarla insanlar arasındaki ortak noktaları araştıran; toplumsal ilişkiler, sorun çözme, ahlak ve adalet kökenleri konusunda dünya çapında araştırmalar yapan ünlü bir bilim adamı olan France de Waal’a bırakalım.
Ganimetin paylaşımı
Hollandalı Waal’ın “İçimizdeki Maymun-Biz Neden Biziz?” (Metis Yayınları) adlı kitabının “Hak Geçmesin” başlıklı bölümünde, hemen yukarıda sorduğumuz soruya yanıt noktasında hayvanlar alemine dair önemli tespitler var. Bunları bizim iş ve ekonomi dünyamıza uygulamak da mümkün. Şöyle ki…
“Hayvanlar üzerinde yaptığımız deneyimizde sadece avı yakalayanın değil, yakalanmasında bütün payı olanların bedelini alması gerektiğini ortaya koyduk. Hatta kazananlar paylaşmayı reddederlerse ileride yardım alamıyorlardı.
Peki ya ganimetin bölüşümü?
Elbette kazananların emekçileri tazmin etme gerekliliği her şeyi verecekleri anlamına gelmiyor. Diğerlerinin canını sıkmadan kendilerine en fazla ne kadar alabilirler? İşte asıl mesele bu.
ABD’de bir CEO’nun ortalama bir işçiden 1000 kat fazla ücret alması görülmedik şey değildir. (Türkiye ve diğer birçok ülke için de aynen bu durum söz konusu) O CEO’lar şirket pastasından orantısız büyüklükte bir pay alarak başkalarını incitiyor olabilirler ama kendileri bunu “kendi imtiyazları” ya da “pazarın işleyiş tarzı” olarak tanımlarlar. Eşitsizliği haklı göstermek için ortaya atılmış bu gerekçe bazı kişilerin diğerlerinden daha fazla kazanmasının doğal kabul edilmesini sağlamıştır. New York Borsası Başkanı Richard Grasso, kendine 200 milyon dolara yakın bir ödeme paketi uygun gördüğünde ortaya çıktı bu mesele. Bu akıl almaz rakama halk isyan etti.
Şimdi gelelim maymunlarımıza…
İki şebeği yan yana koyduk ve 25 kere arka arkaya, önce biriyle sonra diğeriyle değiştokuş yaptık. İkisi de taşa karşılık salatalık aldığında “eşitlik” oluyordu. Ve ikisi de değiştokuş yapıyor, yiyeceklerini mutlu mutlu yiyordu.
Ama birine üzüm verip diğerine salatalık vermeye devam ettiğimizde olay beklenmedik bir biçimde değişti. Bu eşitsizlikti. Bizim şebeklerin yiyecek tercihleri de pazardaki fiyatlara mükemmel uyduğundan üzüm en büyük ödüller arasında. Ortakların maaşındaki artışı fark eden şebekler, o zamana kadar salatalık için seve seve çalıştıkları halde aniden greve gittiler. Sadece isteksiz davranmakla kalmayıp sinirlendiler ve taşları, hatta bazen salatalık dilimlerini deney odasından dışarı attılar. Normalde asla reddetmedikleri bir yiyecek, ortaya çıkan eşitsizlik yüzünden hiç istenmeyen bir şey, hatta iğrenç bir şey halini almıştı.
Elbette bizim şebekler “herkes için hakkaniyet” gibi asil bir ilkeyi desteklemek yerine, kendileri ayazda kaldığı için öfkelenmişlerdi.
Genel hakkaniyet gibi bir dertleri olsaydı, üstün şebekler arada bir üzümü ötekilerle paylaşır ya da tümüyle reddederdi ki hiç böyle bir şey yapmadılar. Şanslı üzümcüler, bazen komşularının bıraktığı salatalık dilimlerini bile mideye indirdiler. Deneyin sonunda somurtup bir köşeye çekilen zavallı ortaklarının aksine çok neşeli bir uh hali içindeydiler. (Zenginlerin bile gelir adaletsizliğine isyan edip, neden bu soruna çare bulamadığı sorusuna yanıt yavaş yavaş beliriyor gibi…)
Ekip arkadaşım Sarah Brosnan ile birlikte bu çalışmayı “Şebekler Eşitsiz Ücretlere Karşı” başlığıyla yayımladığımızda büyük yankı buldu. Belki de pek çok kişi, dünya üzümle dolu olduğu halde hep salatalığa talim ettiğini düşündüğü için!
Bu deneye gelin bir de “ültimatom oyunu”nu ekleyelim…
Burada bir kişiye ortağıyla bölüşmesi için diyelim 100 dolar verilir. Bu bölüşüm 50’ye 50’de olabilir; 90’a 10’da. Ortak pazarlığı kabul ederse ikisi de paralarını alır. Ortak reddeder ise ikisini de eline hiçbir şey geçmez. Parayı bölenin dikkatli olması gerekir çünkü ortaklar çoğunlukla düşük teklifleri reddeder. Bunu yapmaları insanları rasyonel faydacılar olarak gören geleneksel iktisat teorisiyle çelişir. Rasyonel faydacı her teklifi kabul etmelidir çünkü en küçük miktar bile hiç yoktan iyidir.
İnsanlar böyle düşünmez. Sadece enayi yerine konmak istemezler. Borsa Başkanı Grasso belli ki bu hissi hafife almıştı.
Bizim şebekler de aynı tepkiyi gösterdi, güzelim yiyeceği kaldırıp attılar! Başka hiçbir şey olmadığında salatalık gayet makbul ama başkası üzümleri mideye indirmeye başladı mı düşük şekerli sebzelerin değeri dibe vuruyor.”
Dikkat etmek gerek
Waal’ın hayvanlar dünyasından verdiği eşitsizliğin yarattığı isyana dair bu örnek; insanlar dünyası için de geçerli. Gelir adaletsizliği ve uçuruma varan ücret farklılıkları dünyanın her yerinde tarih boyunca isyanlara neden olmuştur. Günümüz dünyasında da tüm siyasetçilerin ve iş aleminin en çok dikkat etmesi gereken konu budur.
Ya herkese salatalık ya herkese üzüm.
Bodrum
Rus, Azeri, Arap ve Ortadoğulu zengin turistlerin pandeminin ikinci yazında da tatil rotası Bodrum oldu. 2020 sezonunda zirve yapan fiyatlar 2021 yılında uçtu gitti. 2.000 euro’ya tek gecelik otel odası; bir yemeğe 10.000 liralık hesaplar doğal oldu. Zengini, orta gelirlisi Türklerin payına “çene yormak” düştü.
Datça
‘Bodrum, Alaçatı çok pahalı’ diyen yerli turist rotayı Datça’ya kırdı. Bölgede kalabalık tarihi zirvelerinde. Yabancı turist yüzü görmeyen Datça Yarımadası’nda fiyatlar bir Bodrum olmasa da pik yapmayı bildi. Halk plajı kenarındaki masalarda tek kaşarlı tost 40 lira olunca varın kalamarı, balığı siz düşünün.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024