Koronavirüs krizinden hiç şüphesiz en çok etkilenen sektörlerin başında “havacılık” geliyor. Bir süredir işleri tamamen duran bu alanda acaba durum nasıl, ayakta kalmanın zorlukları neler?
Deneyimli profesyonel Mehmet Nane’ye yaşadıklarını ve gelecek beklentilerini sordum.
Başlığa da yansıyan “Yeter ki işler başlasın, biz o zaman toparlarız” sözü, aslında sadece Pegasus’un değil, bugüne kadar birçok krizin altından kalkmayı başarmış Türk iş aleminin genel duruşunu da yansıtıyor.
Elbette yaşadığımız bu kötülüklerden ders çıkartarak, zayıf yönlerimizi güçlendirmek ve yeni dünyaya uyum sağlayarak bu krizi atlatmak; hepimizin ortak dileği.
Havacılık sektöründe 2020’yi rekor kâr ile kapatmayı bekleyen Pegasus Havayolları’nın CEO’su Mehmet Nane, korona kriziyle birlikte stratejide önemli değişikliklere imza atmak durumunda kalanlardan...
IATA (Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği) 20 Şubat’ta sektörün kaybının 29 milyar dolar olacağını hesapladı. Bu rakam bir önceki yıl gelirinin yüzde 5’i idi. 20 Mart’ta bu kez tahminini 113 milyar dolara çıkardı. 4 Nisan’da 252 milyar dolar. 14 Nisan’da ise 314 milyar dolar ki bu seviye geçen yıla göre yüzde 50 ciro kaybı demek. Yani son tahmine göre sektör yarı yarıya küçülecek, yüzde 50 müşteri kaybı yaşanacak.
Biz krizi aşmak için iki işe odaklandık. (1) Nakit çıkışının önüne geçmek. Çünkü malum, girdi yok; bir tane bilet sattığımız yok. Hükümetin aldığı önlemlerin -başta kısa çalışma ödeneği- burada bize büyük yardımı oldu. 7 Nisan’da şirketimizin Genel Kurul toplantısı yapıldı. Ortaklarımız 2019 yılında elde edilen 1.3 milyar TL’lik kârı almak yerine özkaynağa koydular. (2) Taze nakit sağlamak. Burada da yine hükümetin desteğiyle uygun maliyetli krediler öne çıkmış durumda.
Süreci işten çıkarmadan yönetmeye çalışıyoruz. Şu anda dayanabiliyoruz. Yeter ki işler olsun biz o zaman toparlarız, iyi ritim yakaladığımız ekibimizi kaybetmek istemiyoruz. İnşallah olmaz, beklemiyorum ama kriz uzar ve “şirket mi, ekip mi?” noktasına gelinirse, şirketini kaybetmemek için bazı adımları atacaklar olacaktır.
Bilimle hareket ile, virüste zirve ve düşüşe geçiş bu ay yaşanırsa, bayramla birlikte normale dönüş bekliyoruz aksi taktirde okulların kapanış tarihi seçeneği öne çıkabilir. Yurtdışı uçuşlar ise sadece bize bağlı değil, onların da ülkemize hava sahasını açması gerektiğinden dolayı orası biraz daha zaman alacaktır.
Havacılıktaki 1 iş kaybı 24 çalışanı işinden eder
IATA’ya göre 2020’de yolcu gelirleri yüzde 55 düşecek, trafikteki azalma yüzde 48 olacak. IATA CEO’su Alexandre de Juniac, bu durumu kesinlikle çok büyük bir karmaşa olarak adlandırıyor.
Ve önemli bir noktaya dikkat çekiyor;
“Şayet havayolu şirketleri 1 çalışanını kaybederse, bunun sektördeki zincirleme etkisi 24 kişinin işini kaybetmesi demek. Bu da havacılıkta 25 milyon kişilik istihdam kaybı tehlikesini beraberinde getiriyor.”
Peki bu kayıplar yaşanmadan normale ne zaman dönülecek?
Juniac da, Mehmet Nane’nin söylediği gibi, yasakların kalkıp, iç hat uçuşların başlamasının her şeyi çözemeyeceğini anlatıyor;
“Ekonomilerini tekrar harekete geçiren ülkeler (Çin, Güney Kore) iş yaptıkları ülkelerin de salgını kontrol altına aldığından emin olmalılar. Aksi taktirde uluslararası seyahat kolay ve rahat olamayacak. Yolcuların da hem sağlıkla ilgili endişelerinin geçmiş, hem de seyahat sırasında karantina ya da sağlık kontrolü gibi durumlarla karşılaşmayacağından emin olması gerekiyor.”
V mi, U mu, L mi çizecek?
IATA’nın krizle ilgili 3 öngörüsü var. Bunlar V (iyimser), U (öngörülen), L (en kötüsü). Harf şekilleri krizin zamanını gösteriyor.
“V” yani bir anda dibi görüp oradan yukarı doğru çıkan en iyimser teori. Bu senaryo 2022’de kriz öncesine dönüşü adresliyor. Ama bunun artık gerçekleşmesi beklenmiyor.
“U” senaryosu, hızlı bir dip ardından yatay seyir sonrasında yukarı çıkışa işaret ediyor. En öngörülebilir teori şimdilik bu. İç hatta normalleşme 2023’ü, dış hatlarda ancak yüzde 80 iyileşmenin yaşanması ise 2024 veya 2025 yıllarını bulacak.
“L”, en karamsar olanı ve dip yaptıktan sonra uzun süre yatay seyreden bir kriz ve bir türlü yönünü yukarı çeviremeyen havacılık sektörü anlamını taşıyor. Burada iç hat talebinin eskiye dönmesi 2024’ü bulabilir. Uluslararası uçuşların ise bundan 4 yıl sonrasında dahi ancak yüzde 70’inin normale dönebileceği belirtiliyor. Toparlama ise 2025’ten öncesine denk gelmiyor.
Tabi tüm bu senaryolar salgına çare bulunmasının zamanıyla direkt ilişkili.
Düşünsenize, kriz uzarsa ve büyük bir havayolu şirketi “Aşı bulunana kadar dış hat uçuşu yok” der ise, o zaman ne olur?
İşte o zaman, zincirleme etkiyle bırakın havacılığı ekonomilerin eskiye dönüşleri dahi rüya olabilir.