Bir paniktir gidiyor. Koronavirüs tamam, anlaşılır. Sağlığımız oldukça önemli. Bu ortamda endişe, kaygı, korku doğal. Fakat marketlere hücum nedir! Her markette bir alışveriş furyası.
Market arabaları dolup dolup boşalıyor. Makarnalar, unlar raflarda kalmadı adeta. Tuvalet kağıtlarını kapan götürüyor.
Bu gidişle yakında kolonyanın kokusuna hasret kalacağız.
Bazı marketler de az uyanık değil tabi.
Kasa önleri; geçiş koridorları kat kat “panik ürünleriyle” dolu; “Almadan geçme hanım” dercesine, müşterilerine şirin gözüküyorlar.
Makarna, un, tuvalet kağıdı
Tarihteki örneklere bakıldığına salgının yayıldığı dönemlerde “panik alışverişlerin” ortaya çıktığı bir gerçek. Çünkü herkes kendini düşünüyor.
Şu günlerde tedarik zincirinin bozulmasını, fiyat dengesinin alabora olacak olmasını, ihtiyacı olanların bu ürünlere erişip erişemeyeceğini düşünen pek yok gibi.
Türkiye’de bunlar olurken acaba “gelişmiş ülkelerde” neler oluyor?
Benzer durumlar yaşanıyor. Amerikalılar, Avustralyalılar tuvalet kağıdı peşinde koşuyor, İzlandalılar donmuş yiyecek, İngilizler konserve depoluyor.
Aslında her ülkede geleneksel olarak en çok ne kullanılıyorsa, bu ürünlerin alışverişinde belirgin bir artış yaşanıyor. Mesela diğer ülkelerde hiç adı geçmezken, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) silah ve mermi almak isteyenler kuyruklar oluşturuyor.
Bu konuyla ilgili işin uzmanlarının görüşleri önemli. Başta Salgın Psikolojisi kitabının yazarı Prof. Dr. Steven Taylor olmak üzere birçok farklı uzmanın “bu işin psikolojisi” tarafındaki görüşlerini toparlayacak olursak şu noktalar öne çıkıyor.
‘Bunları ben de almalıyım’
İnsanların salgın karşısında öncelikle kıtlık, iğrenme ve kendilerini koruma içgüdüleri harekete geçiyor. Kıtlık, aç kalmama; iğrenme, hep temiz olma; kendini koruma da hayatta kalmaya karşılık geliyor.
Panik alışverişlerin en önemli gerekçesi insanların kendilerini korumak için hazırlık yapmak istemeleri.
İnsanlar bilinmez bir hastalıkla karşılaşıldığında, yetkililerin yeterince önlem almadığını hissettiğinde kendini korumak ve hazırlıklı hissetmek için ihtiyaçlarının üzerinde alışveriş yapabiliyorlar.
Korku bulaşıcıdır, farklı insanları tuvalet kağıdı ya da makarna, un alırken gördüğünüz zaman siz de “Bu ürünleri almalıyım” hissine kapılırsınız.
Kaygı arttığında insanlar diğerlerinin ne yaptığına dikkat ederler. Boş raflar ve alışveriş yapan insanlar gördüğünüz zaman siz de diğerlerinden etkilenip alışveriş yaparsınız. Çünkü insanoğlu tehlike anında diğerlerinden etkilenmeye açık. Başkalarının yaptığına bakıp bazen doğru olmasa da bazı şeyler yapılabiliyorlar.
Neden büyük paketler?
Markete girdiğinizde katma değer ile büyüklüğe bakıyoruz ve büyük paketli ürünleri almak bize tekrar kontrolü elimize aldığımızı düşündürüyor.
Salgının şiddeti arttığında tüm dünyanın kontrolden çıktığını düşündüğünüz zaman, alışverişi yaparak kontrolü elinize aldığınızı hissedersiniz.
İnsanlar bu yolla ailesini düşündüğünü ortaya koyar. Bu alışverişle akıllı olduğuna inananların sayısı da oldukça fazladır.
Aslında bu panik alışverişler sizi ne koranavirüse karşı korur ne de tedavi edici bir etkisi vardır ama insanlar yine de bu alışverişi yaparlar.
Önceki felaketlerden ders çıkararak ne yapılması gerektiğini bir şekilde biliyoruz ama Kovid-19’la ilgili bilinmeyen çok fazla şey var o yüzden insanlar ne yapacağını bilemiyor.
Şu anda korku çok yaygın ve mantıksız hareketler doğal.