Bundan 1.5 yıl öncesinde Beşiktaş’ın bir maçında yaptığımız loca sohbetinde Türkiye ekonomisi adına en ciddi riskin “Suriye” olduğunun altını çizen, sonraki dönemlerde bölgedeki olası bir sıcak çatışmanın taşıdığı tehlikelere vurgu yapan İş Bankası’nın Genel Müdürü Adnan Bali, şu anki riskin “döviz” üzerinde oluştuğu uyarısında bulunuyor.
Suriye’ye müdahale konusunda diğer ülkelerin yaptığı hazırlıklara bakıldığında Türkiye’nin bu alanda tekil riskinin azaldığına dikkat çeken Adnan Bali, “Suriye konusunda çok taraflı bir eylem olacak gibi görünüyor. Türkiye adına tekil risklerin olma ihtimali zayıf” diyor.
Farklı dozda geliniyor
Bu seferki görüşmemizde Türk ekonomisi adına kritik tespitlerde bulunan Bali, önümüzdeki döneme ilişkin önemli ipuçları içeriyor.
“Türkiye’nin üzerine çok farklı bir dozla gelindiğini görüyoruz. Bu da Türkiye’nin önceki dönemlere nazaran son yıllarda bölgede taraflı, aktif, farklı bir politika izlemesinden kaynaklanıyor” diyen Adnan Bali, bu konuda şunları ifade ediyor: “Tabii tüm bunlar öngörülmeyecek bir sorun değil. Politika cephesi adına olumsuzluk da atfediyor değilim. Bu konularda tarafsız bir politika izlesek de bu durum bizi korumayabilirdi. İşlerimiz açısından bakıldığında Suriye gerginliği yüzünden Türkiye’nin belirli kentlerinde ekonomik aktivitelerin zayıfladığını görüyoruz ama Türk ekonomisinin geneline tam bir etkisi olmadığını söyleyebilirim. Olası bir müdahalenin ardından bu konuda yeni bir risk oluşmayacağını düşünüyorum.”
İkinci çıkış dalgası
“Fed’in 85 milyar dolarlık aylık tahvil alımlarını kısacağı, dolayısıyla parasal genişlemeden geri dönüş adına bir hamle yapılacağına yönelik kararı piyasalar bir miktar satın almış durumda” diyen Adnan Bali, “Şimdi ABD ekonomisinde veriler bekleniyor. Ardından da Fed’in öngörülen adımı ne zaman atacağına yönelik tarih. Bunun sonrasında ikinci bir çıkış dalgası yaşanacaktır. İşler bu noktaya geldiğinde Türkiye bu çıkış dalgasına kesinlikle dolar kurunda 2 TL’nin üzerinde yakalanmamalı” şeklinde konuşuyor.
Türkiye yüksek lige yolculuk yapabilir
Piyasalardaki Suriye etkisi, yakın geçmişte yaşanan Fed krizinin hemen ardından gelmişti. Peki Fed’in Türkiye piyasalarına olan etkisi bununla sınırlı kalacak mı? Adnan Bali’nin bu konuyla ilgili görüşleri ise şu şekilde oluyor...
- Amerikan Merkez Bankası Fed, 2008 yılında Lehman Brothers krizi sonrasında aşırı parasal genişleme politikasını başlatmıştı Şimdi gelinen noktada bunun tam tersini, bir anlamda düzeltmesini yaşıyoruz.
- Büyüme, borç ve bütçe konusunda sıkıntı içinde olan gelişmiş ülkelerin öncülüğünde son yıllarda para tarafında görülmedik bir genişleme politikası dönemi yaşadık. Bu dönemde hikayeleri dinamik olan, büyüme sorunu olmayan gelişmekte olan ülkeler, bunların içinde de bir yıldız olan Türkiye’ye olan ilgi arttı.
O dönemde (Parasal genişlemenin başlangıcından son Fed açıklamasına kadarki süre) yapılmış borçlanmalar kesinlikle iyi bir fırsattı.
Anadolu’nun gücü...
- Türkiye durgunluk yaşayan Avrupa bölgesine yönelik olarak daralan ticareti yeni pazarlar yoluyla aşmasını bildi. (Bu dönemde Ortadoğu ve Afrika bölgesine ihracatta ciddi artış kaydedildi) Bunu her ülke kolaylıkla yapamazdı. Bu kesinlikle Anadolu sermayesinin sayesinde mümkün oldu.
- Piyasada şu an gelinen noktada ABD’de bu defa beklenenden daha erken iyileşme verileri gelmeye başladı, Avrupa bölgesinde resesyondan çıkılmasına işaret eden rakamlar var. Bunların ardından da parasal sıkılaştırma gündeme geldi.
- Parasal genişleme döneminde o adreslerden buralara gelenler şimdi geri dönmeye başlar oldu. İşte tam da bu noktada Türkiye makro ekonomik istikrarı sürdürecek tedbirleri zamanlı olarak alabilirse orta ve uzun vadede açıldığı yeni pazarlardaki işlerini sürdürmeye devam eder.
- Hatta gelişmiş ülkelerde yaşanacak canlanma sonrasında buralarda da yeniden büyüme gelecektir. Bu fırsatlar değerlendirilir, yeni pazarlara geçmişteki güçlü pazarlarımızdaki büyüme de eklenirse Türkiye daha yüksek bir lige yolculuk yapabilir.
İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali
‘Psikolojik sınırlar zorlanmamalı...’
Adnan Bali, piyasalarda Fed sonrasında yaşanan karışıklıkla dolar kurunun 1.90 TL’yi, buna Suriye gerginliği eklenince 2 TL’yi aştığı bir ortamı “Ortalık hep güllük gülistanlık olacak diye bir şey yok. Son 10 yıldır dövizde bir lüks yaşamıştık. Şimdi düzeltme zamanı” ifadeleriyle değerlendiriyor.
Adnan Bali, bu yaklaşımın sonrasında 2 TL’lik dolar kuru ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın son açıklamaları konusunda şu yönde bir değerlendirmede bulunuyor:
Rezervlerimiz yeter mi?
“Döviz kuru Türkiye’de kesinlikle küçümsenecek bir problem değil. Türkiye krizi hep dövizle bilir. Hem bireyler hem de şirketlerin yükümlülükleri açısından bakıldığında dövizle borçlanıldığını görüyoruz. Bu yüzden Türkiye’de döviz kuru serbest bir değişken olarak ele alınamaz. Aslında dolar kurunda 2 TL’nin üzerinde olmasak böyle söylemeyebilirdim.
Ancak psikolojik sınırlar zorlanmamalı. Çünkü bunun sonrasında spekülasyon riski ortaya çıkar. Bu da hiçbir rezervle karşılanamaz. Doların 2 TL’nin üzerinde seyretmesi işte bu spekülasyon ortamını canlandıracak, bu yönde ataklara açık bir risk içeriyor.”
Türkiye’nin 2001 krizi döneminde de dolarda çok yüksek seviyeleri gördüğünü ardından bugünlere kadar gelindiğinin altını çizen Adnan Bali, “Belki bu koşullarda 2 TL’lik dolar kuru kritik görülmeyebilir. Ancak kısa dönemli hafızada 1.80 TL seviyesinden 2 TL’nin üzerine gelindi. Bu gözardı edilmemeli” diyor.