75 yılın tanıklığı

26 Haziran 2025

Milliyet Gazetesi, yayın hayatı boyunca sadece haber vermekle kalmadı; Türkiye’nin ve dünyanın son 75 yılında yaşanan büyük dönüşümlere de tanıklık etti. Bu dönem; değişimin hız kazandığı, coğrafyaların değiştiği, krizlerin yaşandığı, rejimlerin yıkılıp yenilerinin kurulduğu, ekonominin ise küresel çapta yeni bir şekle büründüğü çalkantılı bir dönemdi.

Renkli televizyondan cep telefonuna, internetten kişisel bilgisayara kadar birçok yenilikle bu dönemde tanıştık. Dünyanın ve teknolojinin lineer değil, logaritmik bir şekilde dönüştüğü bir dönemdi. Düşünüyorum da neler neler yaşandı ekonomilerde, bu 75 yılda...

- Türkiye ekonomisi yapısal kırılmalar, dönüşümler ve krizlerle şekillendi.

1970 yılı devalüasyonu, 1977’deki borç krizi derin izler bıraktı. 1980’deki 24 Ocak kararları ile yeni bir ekonomik modele geçildi. 1989 yılında sermaye hareketleri serbest bırakıldı. 1994 ve 2001 yıllarında ekonomi krizlerle sarsıldık. IMF ile defalarca standby anlaşması yaptık.

2001 yılında hazırlanan

Yazının Devamı

Olimpiyatlar: Yük mü? Fırsat mı?

30 Temmuz 2024

Geçen hafta Türkiye İş Bankası’nın davetlisi olarak olimpiyat açılış töreni ve müsabakalarını izlemek için Paris’teydik.

İki gün boyunca hem olimpiyat oyunlarını hem de olimpiyatlara ev sahipliği yapan bir şehri izleme ve gözleme imkânımız oldu. Bu gözlemleri yaparken aklımızda hep “Acaba İstanbul bu işi yapabilir mi? Ve yapmalı mı?” sorusu vardı. İşte bu iki günün sonunda ben de kalanlar:

- Olimpiyatların ekonomisinde sorun var. Olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapmak kesinlikle büyük bir onur ancak bu onura mazhar olan şehir ve ülkeye sağlayacağı ekonomik fayda ve maliyet konusu hâlâ tartışmalı. Olimpiyatlara ev sahipliği yapmak şehrin ve ülkenin ekonomisini olumsuz etkileyebiliyor. Yunan ekonomisinin 2009’da krize girmesinin nedenlerinden birisi de 2004 olimpiyat oyunları.

- Olimpiyat düzenlemenin ciddi bir maliyeti var. Paris bile daha önce iki olimpiyat düzenlediği halde altyapı yatırımları, spor tesislerinin inşası, operasyonel maliyetler, açılış ve kapanış seremonileri için dünyanın parasını harcadı. Genellikle

Yazının Devamı

Kaldı 4 basamak…

23 Temmuz 2024

Beklenen oldu; Moody’s Türkiye’nin kredi notunu arttırdı. Hatta beklenenden daha iyisi oldu; Moody’s Türkiye’nin kredi notunu iki kademe birden arttırdı. Böylece üç büyük kuruluşun yani Moody’s, S&P ve Fitch’in notları aynı seviyeye geldi.

Buraya kadar her şey olumlu. Daha yüksek kredi notu daha iyi borçlanma imkânı, sermaye girişlerinde hızlanma demek. Ama her not yükselişinden sonra yazdığımız gibi cuma gecesi gelen artış Türkiye için olumludur fakat yeterli değildir. Bir ekonomi için başarı ölçütü S&P ölçeğinde en az BBB- ya da Moody’s ölçeğinde en az Baa3 notuna sahip olmaktır. Oraya ulaşmak için ise notumuzun dört kademe daha artması gerekiyor. Şu anda rating kuruluşları bizim için “finansal yükümlülüklerini yerine getirebiliyor ancak yüksek risk var” diyorlar. Dört kademe artıştan sonra ise “Kredi kalitesi iyi ve kredi riski düşük” diyecekler.

Yenileri gelecek

Bu yılın geri kalan döneminde yeni not artışı olur mu? Olur.

Yazının Devamı

Futbolcuları kim dolandırdı?

28 Kasım 2023

SERVET YILDIRIM - Söz konusu olan para ve yatırım olduğunda mantıklı olmayan durumlarla ve rasyonel olmayan davranışlarla karşılaşabiliyoruz. Ülke olarak bugünlerde, yüksek getiri vaadine aldanıp milyonlarca dolarını bir banka şube müdürüne elden teslim eden ve karşılığında kayda değer bir belge almayan futbolcuların bunu neden yaptığını çözmeye çalışıyoruz.

“Bir banka şube müdürü bir grup futbolcuyu dolandırmıştır” denilip geçilecek bir olay değil bu. Dolandırılanların davranışlarını anlamamız ve açıklayabilmemiz çok kolay değil. Konu biraz bilişsel psikolojiden destek almamızı gerekiyor.

Ekonomi teorisi bireylerin rasyonel bir çerçevede hareket ettiğini ve tüm bilgilerin yatırım sürecine katıldığını varsayar. Etkin piyasa hipotezi ve rasyonel seçim teorisinden geliştirilen rasyonel oyuncu teorisine girersek futbolcuların davranışlarını kolay kolay anlayamayız. Acaba “bu durumlar işin fıtratında var” deyip geçmeli miyiz?

Biz tasarruf sahiplerinin, piyasa katılımcılarının rasyonel birer oyuncu olduğunu sanırız ama işin aslı öyle

Yazının Devamı

Daha güçlü Avrupa ve daha güçlü euro

14 Kasım 2023

Ağırlıklı olarak euro ile kazanan ve dolar ile harcayan bir ekonomimiz olduğu için euro’nun güçlenmesi lehimize. Euro’nun seyir grafiği ile Türkiye’nin ekonomik performans grafiğini üst üste oturttuğunuzda aradaki güçlü ilişkiyi görürsünüz.

Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim: Türkiye’nin çıkarı güçlü euro’dan ve güçlü bir Avrupa ekonomisinden yanadır. Avrupa ekonomilerinin durgunlaştığı, euro’nun değer kaybettiği ve doların değerlendiği dönemler Türkiye ekonomisinin göreli olarak performansının kötü seyrettiği dönemlerdir.

Birdenbire Avrupa’nın önemini hatırlamamızın nedeni geçen hafta açıklanan bazı ekonomik tahminlerdi. Parlak olmayan bu tahminlere göre bu yıl ve gelecek yıl Avrupa ekonomileri beklenenden daha düşük bir hızda büyüyecekler. Yine bu tahminlere göre Avrupa Birliği’nin babası ve Avrupa ekonomisinin lokomotifi olan Almanya ise resesyona girmek üzere bulunuyor. Böylesi bir ekonomik tablo doğal olarak

Yazının Devamı

Davos acaba balon mu?

24 Mayıs 2022

Dört yıl önce Davos için, “Parlak konuşmalar ve çoğu tutmayan öngörüler yapılıyor” diye yazmıştım, bugün de aynı fikirdeyim. Bununla birlikte forumun ele aldığı konular, dünyanın gündemi ve öncelikli meseleleri hakkında da oldukça iyi bir fikir verir.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin gölgesinde başlayan Dünya Ekonomik Forumu’nda bu yılın ana teması; “Tarih bir dönüm noktasında: Hükümet Politikaları ve İş Stratejileri.” İki yıl aradan sonra forum ilk defa yüz yüze toplandı. Ama bu defa her yıl olduğu gibi ocak ayının son haftasında değil mayısın son haftasında toplandı. Üstelik bugüne kadar toplantılara en fazla ilgi gösteren Rus katılımcılar olmadan. Yaklaşık 2 bin 500 kişi ana tema çerçevesinde Rusya-Ukrayna savaşından emtia krizine kadar birçok konuyu konuşuyorlar.

Bu konulardan biri de “Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim”di yani ESG (Environmental, Social, Goverance). Şirketlerin bu alanlardaki taahhütleri gündeme geldi. Görüldü ki, ESG şirketler

Yazının Devamı

Sürdürülebilir tarım ve teknoloji

17 Mayıs 2022

Sürdürülebilir tarım için teknolojinin etkin ve doğaya uygun şekilde kullanılması şart. Küresel kıtlık ve açlık yaşanmadıysa bunu teknolojik gelişmelere borçluyuz. Toprağın kalitesinde kalıcı kayıpların önlenmesi; su kaynaklarının aşırı kullanımının önüne geçilmesi için teknolojiye başvurmak gerekiyor.

Henry Kissenger’in çok bilinen bir sözüdür. “Petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin, gıdayı kontrol edersen insanları kontrol edersin” diyor Kissenger. 1973 - 77 arasında ABD’de Dışişleri Bakanlığı da yapan Kissenger’in bu ünlü sözü bir anlamda Amerikan hükümetlerinin stratejileri hakkında da ipucu verir. Bu stratejinin temelinde gıdayı bir silah ya da bir dış politika aracı olarak kullanmak da vardır.

ABD’de bu strateji doğrultusunda aile çiftçiliği zamanla gücünü kaybederek yerini büyük çok uluslu tarım işletmelerine bıraktı. Bu çok uluslu şirketler bazı ürünlerde sadece ABD’de değil dünya çapında küresel arzı kontrol

Yazının Devamı

Ekonominin can damarı

4 Nisan 2022

Eğitimin şu an en önemli konusu mesleki eğitim. Bu eğitimi veren kurumlar ekonomi ve sanayiyi besleyen can damarları gibi...

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan’ın dediği gibi Türkiye’de en önemli konu eğitim. Eğitimin şu anda en önemli konusu ise mesleki eğitim. Bu eğitimi veren kurumlar ekonomiyi ve sanayiyi besleyen can damarları.

Milliyet Gazetesi’nin işbirliği ile düzenlenen 'İSO 70. Yıl Sohbetleri' programı kapsamında Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile bir araya geldik.

Türkiye’nin eğitim politikaları, mesleki programlar, sanayi - eğitim işbirliği ve nitelikli istihdam gibi konuları konuştuk. Türkiye sanayisinin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağının yetişmesinde kritik önemi olan mesleki eğitim konusunda son durumu öğrendik. Son yıllarda istihdam tarafında farklı yakınmaları çok sık duyar olduk. Bir tarafta aylarca iş aradığı halde bulamayanlar, öte tarafta ise “Teknik eleman arıyorum ama bulamıyorum” diyenler.

Resmi verilere göre Türkiye’de işsizlik oranı 2021 yılında yüzde 12 oldu. Normalde eğitim durumu

Yazının Devamı