Kahvaltıda dişlediğiniz bir elma, öğlen yediğiniz bir tabak pilav ya da akşam keyifle içtiğiniz bir fincan çay... Farkında olmadan, soframızda sadece gıda değil plastik de tüketiyoruz.
Mikroplastikler yani gözle görülmeyen küçücük plastik parçacıkları, artık sadece okyanusların değil, midemizin de birer sakini. Geçen yıl mart ayında sonuçları yayımlanan bir çalışma, mikroplastik veya nanoplastiğe aşırı maruz kalan bireylerde kalp krizi, felç geçirme ve hatta ölüm riskinin anlamlı şekilde arttığını ortaya koydu. Keza sağlığımız üzerindeki pek çok etkisi de hâlâ tam olarak bilinmiyor ama bu küçücük parçaların içerdiği kimyasalların masum olmadığını artık inkâr edemeyiz.
TOPRAKTAN BİTKİYE, BİTKİDEN SOFRAYA
Belki de daha sarsıcı olan şu: Vegan ya da vejetaryen olmak bile artık mikroplastiklerden korunmak için yeterli değil. Çünkü mikroplastikler toprağa, oradan bitkilere, sonra da soframıza kadar sızabiliyor. Elma ve havuç gibi bazı meyve-sebzelerde 200 binden fazla plastik parçacığı bulunduğu tespit edildi. Peki ya övünerek tükettiğimiz pembe Himalaya tuzu? Yapılan bir araştırma onun da en fazla mikroplastik içeren tuz olduğunu gösterdi.
Elbette çay da mikroplastiklerden nasibini aldı. Kanada’da yapılan bir çalışmaya göre, plastik içeren çay poşetleri sıcak suya milyarlarca mikro ve nanoplastik parçası salıyor. Tabii burada Filipinler'de yetişen muz ağacı abakanın lifleriyle üretilenleri liste dışı tutmak gerekiyor.
YIKAMAK DA KESİN ÇÖZÜM DEĞİL
Yalnızca Türk sofralarının değil, tüm dünya mutfağının temel taşı olan pirinç bile plastik tehdidi altında. Her 100 gram pirinçle yaklaşık 3-4 miligram plastik tüketiyoruz. Yıkamak bir nebze çözüm olabiliyor ancak o da yüzde 40 oranında bir arınma sağlıyor.
Pet şişedeki sulara gelirsek... Standart bir şişenin ortalama 240 bin plastik parçacığı içerdiği ortaya kondu. Sadece bu rakam dahi tek başına ne denli büyük bir tehlikenin içerisinde olduğumuzu gösteriyor.
Plastik her yerde. Biz fark etmesek de o, soframızda, bedenimizde, geleceğimizde. Mikroplastiklerin tamamen ortadan kalkması belki yıllar alacak. Ancak biz bugünden adım atabiliriz. Cam şişeleri tercih edebilir, plastik ambalajdan uzak durabilir, çayımızı demleyerek içmenin keyfine varabiliriz. En önemlisi ise farkında olabiliriz.
Unutmayalım, plastik tehlikesi doğayla birlikte bizi de yutuyor.