Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Çarşamba günkü PPK toplantısı sonrasında faiz koridorunun üst bandında 75 baz puanlık bir indirime giden Merkez politika faizini ve koridorun alt bandını sabit tuttu. Hatırlanacak olursa, Ocak 2014 öncesindeki aylarda birden çok politika faizi uygulamasını başlatmış olan Merkez, bu uygulamasının getirdiği kafa karışıklıklarından rahatsız olduğundan, ocak ayında tek bir politika faizi uygulamasına geçmişti. Bu hesaba göre çarşamba günkü toplantıda politika faizi değişmedi. Öte yandan, son üç toplantıdaki faiz indirimlerine rağmen ısrarla sabit tutulan üst bantta indirim geldi. Bu sanki eski günlerdeki çoklu faiz uygulamasına geri dönüş gibi oldu.
Bundan önceki toplantılarda üst bandın sabit tutulması uluslararası sermaye hareketlerindeki ani çıkış olasılığına karşı tedbir olarak yorumlanmıştı. Ancak bu mantıkla hareket edilirse son toplantıda bandın neden aşağı indirildiğini anlamak güç. Dolar kurunun 2.15 sınırını test ettiği bir dönemde kurla ilgili baskıların sona erdiğini söylemek mümkün değil. Bilakis, bundan sonraki aylarda artık her gelişme bizi Fed’in faiz artırımlarına biraz daha yaklaştıracak. Böyle bir konjonktüre faiz indirimiyle başlanması bana pek mantıklı gelmiyor.

Üst bant neden indi?
Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın verdiği demeçlerde vurguladığı bir olgu, para politikasının üretimi teşvik ederken tüketimi dizginlemek suretiyle cari açığı kontrol etmeye çalışmasıydı. Yapılan çalışmalar üretime destek veren ticari kredilerin koridorun üst bandına hassasiyet gösterirken kişisel tüketimi destekleyen tüketici kredilerinin ise politika faizine daha hassas olduğuna işaret ediyor. Bu perspektiften baktığımızda Merkez’in son hamlesini ticari kredi faizlerini düşürürken tüketici kredilerini etkilemek istemeyen bir adım olarak yorumlayabiliriz. Ancak politika metninde böyle bir açıklama yer almıyor.

İletişim bozuldu
Merkez’in hareketini bir şekilde açıklamak mümkün olabilir belki. Ancak ben 2014 ikinci yarısından itibaren alınan faiz indirim kararlarının siyasi baskılar altında atılmış adımlar olduğuna inanıyorum.
Çünkü yüksek enflasyon rakamı ile faiz indirimleri bağdaşmıyor. Öyle olunca Merkez de attığı adımları açıklamakta zorlanıyor ve iletişim politikası kopma noktasına geliyor. Politika metnine baktığımızda enflasyonla ilgili risklerden endişe eden bir merkez bankası izlenimi ediniyoruz. Ancak icraata baktığımızda son dört toplantıda faiz indiren bir uygulama var.
Merkez bu uygulamaları bir şekilde “sıkı” para politikası çerçevesine oturtmaya çalışsa da doğal olarak ikna edici olamıyor. Piyasalar Merkez’in attığı adımların altında yatan mantığı tam olarak çözemediklerinden faiz beklentileri de takip edecek bir çıpa bulmakta zorlanıyor.
İletişim politikalarının performansını ölçmenin pratik bir yolu karar öncesi yapılan beklenti anketlerine bakmak olabilir. Son toplantı öncesi anket katılımcılarının hemen hiçbirinin koridorun üst bandındaki indirimi öngörememesi iletişim politikalarındaki sorunu yansıtır. Bu sorunları çözebilmek için öncelikli olarak para politikasını siyasi baskılardan temizlemek gerekiyor.