Moskova’da yarım kalan iş, Berlin’de tamamlandı. Libya’da ateşkes anlaşması, Alman başkentinde meseleyle ilgili 12 devletin ve 5 uluslararası kurumun katıldığı, Libyalı iki düşman tarafın da dolaylı olarak hazır bulunduğu Zirve’de resmen onaylandı. Bu mutabakat, ateşkesin dışında, Libya sorununun çözümüne ilişkin 55 maddelik kapsamlı bir planın veya bir nevi yol haritasının temel unsurunu oluşturuyor.
Berlin Zirvesi’yle ilgili beklentiler, baştan düşük tutulduğu, bu toplantıda her şeyin halledileceği umuduyla hareket edilmediği için, çıkan sonuç bir başarı sayılıyor.
Gerçekten katılanların birbirlerinden çok farklı görüşlerine bakıldığında, dört saat içinde -bazı hususlar muğlak kalmış da olsa- temel prensiplerde uzlaşılmış olması cesaret verici bir gelişmedir.
Unutmayalım ki Zirve’de yer alan neredeyse her ülkenin kendine göre Libya konusunda bir çıkarı ve amacı var. Bu kadar farklı ve hatta birbiriyle çelişen stratejik, ekonomik ve ideolojik farklılıklara rağmen, herkesin bazı “asgari müşterekler” üzerinde hemfikir olması önemli.
Bu Zirve’den böyle bir sonuç alabilmek için önce dış güçlerin kendi aralarında anlaşmaları gerekti. Sanki bu toplantı onlar için yapılmış gibi!.. Savaşan iki taraf zaten aynı masada oturmadı, hatta birbiriyle hiç temas kurmadı.
Sürdürülebilir mi?
Berlin Zirvesi Libya meselesinde yeni bir sürecin başlangıcı sayılıyor. İlk aşamada etkin bir ateşkesin yürürlüğe konması amaçlanıyor. Aslında ateşkes deyip geçmemeli. Bunun hayata geçirilmesine ilişkin o kadar önemli detay var ki...
Örneğin, ateşkesin uygulanmasına kim, nasıl nezaret edecek? Sahada ihlaller olursa, anlaşmaya uymayanlara karşı ne tedbir alınacak?
Mutabakata göre, dış güçler de taraflara silah yardımını kesecek, iç işlere müdahaleden kaçınacak, Libya’da askeri faaliyette bulunmayacak. Buna da uymayanlar olursa, buna kim “dur” diyecek, sözünü geçirmek için ne yapacak?
Bu ve buna benzer daha pek çok “detay” önümüzdeki haftalarda, BM yetkililerini epey meşgul edecek.
Ateşkesin sürdürebilmesi her şeyden önce savaşan iki tarafın sorumluluğu. Gen. Hafter, bu kez verdiği sözü tutacak mı? Tutmazsa, ne olacak?
Aynı soru taraflara askeri destek sağlayan dış güçler için de geçerli. Bu arada yabancı paralı askerler ne olacak? Bunlar geri çekilecek mi?
Soru listesini daha uzatmadan şunu belirtmek gerek: Bu iş daha çok uzun sürecek… Siyasi çözüm arayışı aşamasına ulaşıncaya kadar, ateşkesle ilgili süreç dahi oldukça uzun bir yol. Bu arada iki kesimli, iki başlı bir Libya gerçeğiyle karşı karşıya kalacağız…
Türkiye açısından...
Berlin Zirvesi, Türkiye açısından, kendi aktif rolünü gösterdiği ve de etkinliğini uluslararası camiada hissettirdiği bir fırsat oldu. Unutmayalım ki Libya’da ateşkes için ilk inisiyatif Türkiye’den geldi ve Rusya ile birlikte sürdürüldü. Berlin’de de Türkiye başlıca aktörlerden biri olarak kendisini belli etti.
Berlin mutabakatı, Türk yetkilileri tarafından olumlu sayılıyor. Ancak sonuç bildirgesindeki maddelerden bazısı Türkiye için sıkıntı yaratabilir. Örneğin, silah yardımı dahil, askeri destek ve benzer faaliyetlerle ilgili maddeler Türkiye’nin Serrac yönetimine yardımları tartışma konusu haline getirilebilir.
Bunlar da Türk diplomasisini önümüzdeki günlerde ve aylarda çok meşgul edecek.