Kurban Bayramı’nın başladığı geçen pazartesi gününden itibaren Suriye’de yürürlüğe giren ateşkes, bazı ihlallere rağmen, tuttu; beş yıldan beri savaş halinde yaşayan halk nispi bir sükûnet içinde sokaklara çıkıp rahat bir nefes alabildi.
Şimdi mesele, bu çatışmasızlık durumunun devam edip etmeyeceği ve yıkılmış bölgelerdeki perişan insanlara yardımların hızla ulaşıp ulaşamayacağıdır.
Uzun ve çetin müzakerelerden sonra varılan ateşkes anlaşmasının “geçici” ve kısmi” olduğunu unutmamak lazım. ABD ile Rusya’nın ilan ettiği ateşkes, 7 günlük olup buna iki gün daha eklendi. Yani bu sürenin sonunda tarafların gene silahları konuşturmaya başlaması tehlikesi var...
Hangi muhalifler?
Anlaşmanın diğer özelliği, kapsamının sınırlı tutulmasıdır. IŞİD ve El Nusra Cephesi gibi radikal örgütler ateşkesin dışında tutuldu. Yani bu örgütlere, nerede bulunursa bulunsunlar, atış serbest... Nitekim bayram günlerinde de onlarla çatışmalar sürdü. Şimdiki ateşkes durumu uzatılsa dahi IŞİD ve cihatçı gruplarla savaş durmayacak, buna karşılık Esad’ın ordusu ile “ılımlı” diye tanımlanan muhalif güçler birbirlerine ateş etmeyecek... Ancak bunda da bir kafa karışıklığı var: “Ilımlı” muhalifler kimleri kapsıyor, kimleri kapsamıyor? Örneğin Esad’ın ve Rusya’nın nazarında, Türkiye de dahil, koalisyonun “ılımlı” saydığı güçler “terörist” kategorisindeler...
Engel ne?
Ateşkesin yarattığı en büyük umut, çatışmalar ve kuşatmalar yüzünden çok feci duruma düşen yüz binlerce Suriyeliye acil insani yardımın yapılabileceğiydi. Özellikle Halep’te aç, susuz, ilaçsız kalan 250 bin sivilin beklentisi buydu.
Bayram süresince BM’nin düzenlediği yardım operasyonu için kamyon konvoyları, Türk-Suriye sınırında hazır bekledi. Ne yazık ki “bürokratik ve politik engeller” on binlerce insanın hayatını kurtaracak olan bu yardımın zamanında yapılmasına imkân vermedi.
Taraflar bu gecikmenin kabahatini birbirlerine atmakla meşgul. Ama sonuçta ne oluyorsa çaresiz kalan Suriye halkına oluyor.
Kim suçlu?
Bu olay, Suriye dramının bu noktaya gelmesinde kimin sorumlu tutulması gerektiği sorununu gene gündeme getiriyor.
Aslında bunda Esad’ın da, çeşitli muhalif grupların da, dış güçlerin de, yani herkesin payı var. Çünkü Suriye’de birbirleriyle kendi çıkarları ve hırsları uğruna çatışan çeşitli siyasi, etnik ve mezhepsel gruplar gibi, onların arkasında yer alan dış güçlerin de bencil hesapları var. Hepsi de kendi oyunlarını bu platformda acımasız şekilde oynamaktan çekinmiyorlar. İnsani yardım konusunda olduğu gibi...
Bu durumda “geçici ve kısmi” ateşkesin arkasının -hele siyasi çözümün- hızla gelebileceği konusunda iyimser olmak çok zor.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024