Dünya 2014’te iki konuda ciddi bir kriz yaşamış, hatta yeni bir Soğuk Savaş’ın eşeğine gelmişti.
Bu gerilimin kaynaklarından biri İran’dı. Bu ülkenin bir atom bombası yapması olasılığı, Batı’da büyük kaygı yaratmıştı. Tahran’a karşı uygulanan ekonomik yaptırımların yanı sıra bir ara “askeri seçenek” dahi gündeme gelmişti...
O dönemde diğer bir çıbanbaşı da Ukrayna idi. Bu ülkenin yüzünü Batı’ya çevirmesi, Rusya’yı “dolaylı bir müdahale”ye girişmeye sevk etmişti. Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ve Doğu Ukrayna’nın Rusya yanlısı güçlerin kontrolüne geçmesi karşısında Batı Moskova’yı ekonomik yaptırımlarla baskı altında tuttu. Bu gerilim uluslararası platformda ciddi şekilde hissedildi...
İlginç olan husus, her iki konuda da diplomasinin devreye girmesiyle gerilimin yatıştırılabilmiş olmasıdır. Nitekim Ukrayna’da ateşkesin sağlanması için Minsk’te Eylül 2014’te bir anlaşma imzalandı. İran’la da çok zorlu müzakerelerden sonra Temmuz 2015’te Viyana’da nükleer anlaşma gerçekleşti...
Trump’ın çıkışı
Böylece dünya en azından bu iki meselede 2016 yılında nispeten rahat
bir nefes aldı.
Ne var ki şimdi bu iki kriz yeniden canlanma belirtileri gösteriyor. Bunda yeni ABD Başkanı Trump’ın İran’a karşı çıkışı, Ukrayna sorununda da Kremlin’in yeni manevralarının
etkisi apaçık.
Trump’ın İran’a karşı çıkışı sürpriz değil. Kendisi Viyana anlaşmasına karşı olduğunu hep tekrarlıyor. Geçen hafta İran’ın bir balistik füze denemesi yapması ABD’nin sert tepkisine yol açtı. Halen Tahran ile Washington arasında bir söz düellosu cereyan ediyor. ABD, İran’a karşı yaptırımları ağırlaştırıyor. Oysa Obama yönetimi son zamanlarda İran’la ilişkileri yumuşatmaya bakıyordu.
Trump’ın İran karşıtı politikasının nasıl gelişeceği belli değil. Bunda Trump’ın alacağı tavır kadar, İran yönetiminin göstereceği tepki de belirleyici olacak.
Putin’in manevrası
Ukrayna’da bir süredir nispeten sakin olan durumun Doğu bölgesindeki ateşkesin ihlal edilmesiyle kızışması, sürpriz değil. Birçok analist Rusya’nın desteğindeki ayrılıkçı güçlerin provokatif saldırılara girişmesinin siyasi amaçlı olduğu kanısında. Buna kısaca “Putin Ukrayna’da da Trump’ı denemek istiyor” diyenler var.
Aslında Trump bu konuda zor durumda: Kendisi Putin’den hoşlandığını, onunla iyi geçinmek istediğini söyleyip duruyor.
Peki, Trump, Doğu Ukrayna’daki tahrikler karşısında ne yapacak? Putin ile bozuşmamak için Ukrayna’yı göz ardı mı edecek? Yoksa ABD’nin Ukrayna’ya desteğini sürdürmek uğruna Rusya’yı kendi karşısına almayı mı tercih edecek?
Bu da şu anda bilinmeyen bir soru işareti...
Gerçek şu ki son zamanlarda yatışan iki krizin kaynağını teşkil eden İran ve Ukrayna gene gerginlik odakları haline geliyor.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024