Aslında bugün, ABD Başkanı Trump gibi “borderline” kişilikle nasıl iletişim kurulabileceğini yazmak istiyordum. Dışişleri Bakanı Fidan’ın iletişimi hakkında da yazmam lazımdı. Ülke ve dünya gündemi, kafanızdakini yazmaya izin vermiyor.
Etrafımızı karamsar bir hava sarıyor. Kartalkaya’daki yangın felaketi, Halk TV gözaltıları, son İmralı-DEM görüşmesinin sürece dair artırdığı belirsizlik, kılıçlı yemin eden teğmenlerin ihracı…
Her sorun/ krizle, “bizden olan” ve “olmayan” ayrımına sıkıştıkça sonuç, kimseyi mutlu etmeyecek, kimseye yarar getirmeyecektir. Öyleyse bize bir yol haritası gerek. Bizi “ortak iyi”ye götürmesi gereken bir harita.
İktidarın aldığı kararlarla ülkenin iyiye doğru değişeceği umudunu vermesi, muhalefetin sürekli eleştiriden medet ummak yerine eleştiriye bir umut hikayesi eklemesi gerekiyor. Çünkü gidecek başka yer yok. Gitsek bile, her yerin “yabancı”sı olmak cepte.
Karamsarlık, koşullardan bağımsız olarak potansiyelimiz önündeki en büyük engel. “Bugün zor ama gelecekte düzelecek” inancıdır toplumları ileriye taşıyan.
İhtiyacımız olan başarılı gençlerin “Burası düzelmez, dışarıda düzgünü var” düşüncesi, onları ülke değiştirmeye yönlendiriyor. “Ülke değiştirme”, yeni zamanlarda bir hayatta kalma çözümüne dönüşüyor.
“İnsanlığa Övgü”nün yazarı Hamdi Bravo hoca “İnsan hayata iki yönlü bakar” diyor, “olanı görür ve olması gerekeni zihninde yaratır.” “Olması gereken”in ülke dışında olduğu düşüncesine karşı politikalar üretmeliyiz.
İnsanları, koşulları iyiye doğru değiştirmenin mümkün olduğuna inandırmadan vicdanlı eylemlere sevk edemeyiz, suç oranlarını düşüremeyiz. “İnsan”ı, neoliberal düzenin dişleri arasından çekip almanın yollarını bulmak şart.
Siyaset bu yönde bakış açısını değiştirirse, geleceğe dair umut erozyonunu durdurmak mümkün olur. Aksi halde fikren çoraklaşmış bir ülke, son kertede iktidarı da muhalefeti de çaresiz bırakır.
Nasıl bir kabine?
Madem kabine değişikliği gündemde, yeni bakanlarda olması gereken nitelikleri sıralayayım;
Kendisiyle barışık. Halkla mesafesiz iletişim kurabilen. Eleştiriyi özgüven sorunu haline getirmeyen. Kendisinin değil ülke genelinin hassasiyetlerinin farkında olan. Bilgiye saygılı. İnsan sever.
İletişim notları
Bir, Türk ordusunda disiplin yaşamsaldır. Şüphesiz. Teğmenlerin disiplin suçu işlediği yönünde kanaat de oluşmuş. Söylenecek bir şey yok. Sorun, disiplinsizlik suçu denen eyleme karşılık verilen cezanın orantısızlığında. Okudukları metin suç içermiyor, attıkları slogan TSK’nın karakteri zaten. Bir ceza verilebilirdi ancak ihraç gibi ağır olması vicdanları rahatsız ediyor.
İki, Özgür Özel grup konuşmasında, Yavaş ve İmamoğlu’nun “Partim bana görev verirse” demelerinden duyduğu memnuniyetini belirtti ama “partim görev vermezse ne olacak” sorusuna cevap vermedi. Liderlik, olası olumsuzluklara çözüm üretmeyi gerektirir.
Üç, havacılık kazası yaşanmayan gün geçmiyor. Her kazaya gerekçe bulunsa da temel gerekçeler belli: Teknoloji insandan daha hızlı değişiyor. Yeni duruma hızla uyum sağlayabilecek insan bulmak zor, kule görevlileri dahil. Ve performans kriteri, insan hayatından önemli olduğu için hava yorgun kuşlarla dolu. Uçan araçların bakım ve onarımı için yeterince zaman ayrılmıyor.
Dört, gazetecilerin tutuklanması doğru değil, bilirkişinin adını açıklayan da zaten onlar değil. Ancak gazetecilerin yaptığı da gazetecilik etiği açısından doğru değil. Yapılan görüşmenin kaydedildiğini belirtmemek, karşı taraf istemediği halde kaydı yayınlamak bir etik sorundur. Meslek örgütleri tutuklamaları kınayan tavırlarını, gazetecilik etiği açısından da ortaya koymalılar.
Beş, UEFA elemelerinde Galatasaray yenildi, Fenerbahçe berabere kaldı, ilk sekize giremediler. Spor medyası durumu “Play off grubuna yükseldiler” diye veriyor! Buna olsa olsa negatif yükselme denir, tıpkı negatif büyüme gibi. Gerçeği görmediğin sürece asla büyüyemezsin.
AKLIMDA KALAN
Menajerlik sistemindeki yanlış: Ayşe Barım’ın tutuklanması üzerinden sorgulanan menajerlik sistemi üzerine yazmazsam olmaz. Oyuncu ve sporcu menajerlikleri sadece para kazanmak üzerinden işlediği sürece, ülkemizde “star” yetişemez. Yeteneksiz kişilere büyük işler bağlayarak güç gösteren menajerlerin, yeteneklilerin potansiyelini ortaya çıkarabilecek vizyonları yok.