Prof. Dr. Mahmut Özer

Prof. Dr. Mahmut Özer

mahmutozer2002@yahoo.com

Tüm Yazıları

‘Dünya Ekonomik Forumu ‘2025 İşlerin Geleceği Raporu’ Üzerine Notlar’ başlıklı bir önceki yazımda ‘2025 İşlerin Geleceği Raporu’ üzerinde genel değerlendirmelerimi yapmıştım. Bu yazıda işverenlerin 2025-2030 döneminde beceri alanındaki beklentilerine dair öngörülerini daha detaylı değerlendireceğim. Rapordaki becerilerle ilgili kısımdaki bulguların en önemli faydası, bu dönemde büyüyen ve gerileyen işlerin becerilerini karşılaştırmaya imkân verdiği için işgücü piyasalarında dinamik iş geçişlerini, yani beceri transferlerini mümkün kılacak fırsat pencerelerini görmeyi mümkün kılmasıdır.

Haberin Devamı

Covid-19 salgınının çok farklı alanlarda dijital çözümleri öne çıkardığı biliniyor. Dijital çözümler bu dönemde uzaktan çalışma kapasitesini artırırken raporda da vurgulandığı gibi işletmelerin yapay zekâ teknolojileri gibi ileri teknolojileri benimsemelerini hızlandırdı ve hızlı teknolojik dönüşümlere uyum sağlamak için gerekli becerileri daha hızlı anlamalarına katkıda bulundu. Bu dönemin bir başka önemli çıktısı, salgın döneminde bahse konu ileri teknolojilerinin benimsenme ve gerekli becerileri anlamayı hızlandırmasıyla çalışanların beceri geliştirme ve yeniden beceri kazandırmaya yönelik sürekli öğrenme eğilimlerinin artmasıdır. Bu nedenle, işverenlerin temel becerilerin 2030 yılında %39’unun değişeceği öngörüsü, 2023 yılındakine (%44) göre daha düşük gerçekleşmiştir.

Diğer taraftan işverenlerin temel beceri değişikliği beklentilerinin düzeyi ülkeden ülkeye değişmektedir. Temel becerilerde en fazla değişikliğin beklendiği ilk beş ülke sırasıyla Mısır (%48), Zimbabve (%48), Kolombiya (%44), Portekiz (%44) ve Türkiye (%44) dir. Temel becerilerde 2030 yılına kadar en az değişikliğin beklendiği beş ülke ise Danimarka (%28), Hollanda (%30), Çek Cumhuriyeti (%30), Polonya (%31) ve İngiltere (%33) dir. Amerika’da bu beklenti %35 iken Almanya’da %34, Çin de ise %33’dür. Bu veriler birlikte değerlendirildiğinde ülkemizin rekabet gücünü artırmada çalışanların hızla beceri geliştirme ve yeniden beceri kazandırmaya yönelik sürekli öğrenme eksikliğinin hızla giderilmesi gerektiği çok açıktır.

Haberin Devamı

Raporda işverenlerin işlerinde ihtiyaç duydukları 26 temel beceri sıralanmıştır. Raporda da belirtildiği gibi temel beceriler sektörel farklılıklara göre tutarlı olup ağırlıkları değişmektedir. Temel beceri sıralamasında analitik düşünme (%69) ilk sırada yer almaktadır. Analitik düşünme temel becerisini sırayla dayanıklılık, esneklik ve çeviklik (%67), liderlik ve sosyal etki (%61), yaratıcı düşünme (%57), motivasyon ve öz farkındalık (%52), teknoloji okuryazarlığı (%51), empati ve aktif dinleme (%50) ve merak ve yaşam boyu öğrenme (%50) takip etmektedir. Yeni temel beceri beklentilerinde problem çözme yetenekleri ile birlikte kişisel dayanıklılığın kritik olarak değerlendirildiği görülmektedir. Her iki karakteristik birlikte önümüzdeki dönemde işlerdeki değişim hızının yüksek olacağına işaret etmektedir. Diğer taraftan, bu hızlı değişimde yaşam boyu öğrenmenin ne kadar kritik olacağı da görülmektedir.

Haberin Devamı

Ayrıca, 2023 yılındaki temel beceri sıralamasına göre yapay zekâ ve büyük veri, dayanıklılık ve yetenek yönetimi becerilerinin öneminin belirgin şekilde arttığı görülmektedir. Bu değişim, zaten işverenlerin 2030 yılına yönelik becerilerin değişim beklentisinde de açıkça görülmektedir. Bu kapsamda teknolojik beceriler öne çıkarken teknolojik becerilerde de yapay zekâ ve büyük veri en hızlı büyüyen beceriler olarak listenin başında yer almaktadır. İşverenlerin %90'ından fazlası yapay zeka ve büyük veri becerisinin ilk 10 sektördeki (Otomotiv ve Havacılık, Telekomünikasyon, Profesyonel Hizmetler, Bilgi ve Teknoloji Hizmetleri, Sigorta ve Emeklilik Yönetimi, Finansal Hizmetler ve Sermaye Piyasaları, Tedarik Zinciri ve Taşımacılık, Tıp ve Sağlık Hizmetleri, Enerji Teknolojisi ve Hizmetleri, ve Kamu ve Kamu Yönetimi) kullanımında önemli artış beklemektedir. Bu beceriyi ağlar ve siber güvenlik ve teknolojik okuryazarlık takip etmektedir. Bu önem değişimi önümüzdeki dönemde işletmelerde yapay zekâ teknoloji uygulamalarının artacağını ve dolayısıyla esneklik ve çeviklik için yaşam boyu öğrenmeyle yetenek yönetimi yapılarak dayanıklılığın artırılmasının daha stratejik hale geleceğini göstermektedir.

Diğer taraftan yükselişte olan liderlik ve sosyal etki becerisi, aslında dar uzmanlığın ötesine geçerek giderek karmaşıklaşan sorunlara sistemik bakabilmenin ve yetenekleri etkili bir şekilde kullanabilmenin öneminin artacağına işaret etmektedir. Yine bu bağlamda çevresel yönetim becerisinin yükselen beceriler arasında yer alması, yetenek yönetiminde sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşümün sistemik bakışta merkezde olacağını göstermektedir.

Özetle, rapor işgücü piyasalarındaki özellikle yapay zekâ teknolojileri ile birlikte gelen beceri beklentilerindeki hızlı dönüşümleri ortaya koymaktadır. Artık yeni bir döneme girilmektedir. Yeni dönemin anahtar sözcüklerinin yapay zekâ ve yaşam boyu öğrenme olduğu açıktır. Eğitim sistemimizi bu hızlı dönüşüme ayak uyduracak şekilde yeni yaklaşımlarla tahkim etmek stratejik bir adım olacaktır. Ancak, raporun ortaya koyduğu gibi hızla değişen ve beceri setlerini buna göre dönüştüren dev dalgaya karşı tek başına eğitim sisteminin bu meydan okumaya cevap üretebilmesi mümkün değildir. Önceki yazımda da vurguladığım gibi yeni dönemde beşeri sermayeye yapılacak yatırımlar, artık eğitim sistemlerinin dışına taşmaktadır. Zaten raporun öne çıkarttığı diğer stratejik alanın yaşam boyu öğrenme olması bu gerçeğin altını çizmektedir. Yaşam boyu öğrenme sadece yeni mezun olup istenilen becerilere sahip olmayan bireyler için değil, ayrıca mevcut çalışanların işgücü piyasasındaki dayanıklılıklarını tahkim etmek için de artık bir zorunluluktur. Raporda ülkemizin temel beceri değişikliği beklentisi en yüksek ülkeler arasında yer alması da bu zorunluluğa vurguda bulunmaktadır. Dolayısıyla, ülkemizde üniversitelerimizin ve TOBB Akademi, İSO Akademi gibi iş dünyası temsilcilerimizin beceri geliştirme ve yeniden beceri kazandırmaya yönelik yaşam boyu öğrenme merkezlerinin sayısının ve kapasitelerinin artırılması gerekmektedir.