Prof. Dr. Mahmut Özer

Prof. Dr. Mahmut Özer

mahmutozer2002@yahoo.com

Tüm Yazıları

Beşeri sermayenin önemine yapılan vurgular, tüm ülkelerde beşeri sermayeye odaklanmayı getirmiş ve ülkeler kalkınmalarını gerçekleştirmek ve rekabet güçlerini artırmak için vatandaşlarının, yani beşeri sermayelerinin niteliğini artırmada eğitim sistemlerine merkezi bir rol biçmişlerdir. Bu nedenle, işgücü piyasasını güçlendirme ve ekonomik kalkınma okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde kitleselleşmenin ana sürücü kuvvetine dönüştürülmüştür.  Ülkeler, eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarını artırmak için devasa bütçeler ayırmaya ve özellikle okul öncesi, temel ve ortaöğretimde evrenselleşmeyi, yani tüm yaş grubunun okullaşmasını sağlamayı politika gündemlerinin tepesine yerleştirmişlerdir. Benzer eğilim, yükseköğretimde de kendisini göstermektedir. Dahası, beşeri sermayenin niteliğinin artırılması hedefi sadece eğitim kurumları ile sınırlı tutulmayarak hayat boyu öğrenme stratejileri ile yetişkin vatandaşları da kapsamına almıştır.

Haberin Devamı

Dolayısıyla küresel ölçekte her yaştan bireyin bilgi, beceri ve yetkinliklerini artırmaya yönelik devasa seferberlik yürütülmektedir. Elbette bu yaklaşımdaki ana varsayım beşeri sermayenin niteliği artırmasının ötesinde işgücü piyasasının talep ettiği becerilerin kazandırılması ile okuldan işe geçişin kolay ve düzgün hale geleceği, böylece istihdam edilebilirliğin artacağıdır. Bir başka deyişle istihdam edilebilirlikte ana sorumlu beşeri sermaye olmuştur. Bu durumda istihdam edilebilirlikteki sorun, kişinin beşeri sermayesindeki eksiklikle ilişkilendirilmektedir. Benzer şekilde de okuldan işe geçişteki sorunlar da eğitim sisteminin yetersizliği veya eksiklikleri ile ilişkilendirilmektedir. Beşeri sermayeye bu aşırı sorumluluk yükleme belki de son yarım yüzyılda eğitim sistemlerinin sürekli değişime ve reforma maruz kalmasını beraberinde getirmiştir. Böylece işgücü piyasasındaki talepler tek taraflı göz önüne alınarak arz alanında sürekli değişim ve uyumlaştırma reformları dayatılmıştır. Gerçekten istihdam edilebilirlikte beşeri sermaye tek ölçüt müdür?

Haberin Devamı

İstihdamda Sosyal Ağların Önemi

Gerçekte beşeri sermaye istihdam edilebilirliği tek başına açıklamada yetersiz kalmaktadır. İşgücü piyasası dinamiklerinde etkili başka faktörler de bulunmaktadır. Özellikle II. Dünya savaşı sonrasından itibaren okuldan işe geçişi ve istihdam dinamiklerini anlamaya yönelik yapılan araştırmalar istihdamda beşeri sermaye kadar önemli başka bir faktöre dikkat çekmektedir: sosyal ağlar. İstihdam edilebilirlikteki bu farklı dinamikleri anlamada öncü rol oynayan Mark Granovetter (1974) istihdam bilgisine erişimde sosyal ağların ve özellikle zayıf bağların etkisini ortaya koyarak bu alandaki araştırmalara farklı bir boyut kazandırmıştır.

Sosyal ağlardaki bağlar, ağdaki bireyler arasındaki ilişkinin veya iletişimin yoğunluğuna göre kuvvetli veya zayıf bağ olarak isimlendirilmektedir. Kuvvetli bağlar daha yoğun ilişkilere sahip alt ağlara yol açarken zayıf bağlar, olmaması durumunda bağlantı kurulamayacak diğer ağlarla bağlantı kurulmasını kolaylaştırmaktadır. Bu bağlamda zayıf bağlar, ağın kapsamını genişleten ve ağda bilgi yayılımını hızlandıran bir köprü işlevi görmektedir. Bir başka deyişle, sosyal ağları içe kapanıklıktan kurtaran gruplar arasında köprü işlevi gören zayıf bağlardır.

Haberin Devamı

Granovetter ve sonraki araştırmacılar, istihdam ve iş mobilitesini artırmada ağırlıklı olarak zayıf bağların rol oynadığını teyit etmişlerdir. Zayıf bağları olan sosyal ağlarda bulunan bireyler yeni iş bilgisine daha kolay erişmekte ve böylece istihdamlarına süreklilik kazandırabilmektedir. Ancak, bireyin sosyal ağında zayıf bağlar yoksa bağlı bulunulan sosyal ağdaki bireylerin çoğunun işsiz olması bireyin de istihdama erişimini kısıtlamakta, ayrıca işsiz geçen süre arttıkça istihdam edilme olasılığı da düşmektedir.

İşletmelerde çalışanlar üzerine yapılan araştırmalar, işe almaların önemli bir kısmının referansla ve sosyal ağlar üzerinden gerçekleştiğine işaret etmektedir. Bir başka deyişle eğitim alanından işgücü piyasası alanına geçişte beşeri sermayeden çok bireylerin bulundukları sosyal ağ dinamikleri daha fazla etkin olmaktadır. Hatta sadece istihdam edilebilirlikte değil, ayrıca başlanılan pozisyonunun ve ücretin belirlenmesinde de sosyal ağlar çok daha etkin olabilmektedir. Bireyin sosyal ağı bu avantaja yol açmıyorsa birey, daha düşük pozisyondan ve daha düşük ücretle başlayarak kariyer basamaklarında ilerlemeye çalışmak zorunda kalmaktadır.

İşgücü Piyasasının Örtük Dinamikleri

Değindiğimiz gibi okuldan işe geçişte sorun tek taraflı değildir. Ancak, beşeri sermaye etrafında örülen anlatı, sorumluluğu çoğunlukla tek bir alana, eğitim sistemine yıkmakta, işgücü piyasasını özellikle göz ardı etmektedir. Çünkü anlatıyı çoğu kez oluşturan işgücü piyasalarıdır. Böylece, kendisine çekidüzen vermek yerine beşeri sermaye üzerinden eğitim sistemlerine çeki düzen vermeye çalışmak çok daha kolay ve maliyetsiz olmaktadır.

Bu yaklaşım hem bireylerde hem de eğitim sistemlerine aşırı yüklenmelere yol açmaktadır. Bireylerin istihdamında beşeri sermayelerinin ötesinde işgücü piyasası ile ilişkili sistemik sorunlar olmasına rağmen sorunların maliyeti haksız bir şekilde bireylerin omuzlarına yüklenmektedir. Benzer şekilde eğitim sistemleri de, bu eksikliğin tamamı kendi sorumlulukları gibi hissettirilerek sürekli revizyon veya reform açmazına sürüklenmektedir. Örneğin, Türkiye’de mesleki eğitim alanında okuldan işe geçişteki sorunların tamamı çoğunlukla mesleki eğitimin yetersizliği odağında ele alındığı için, sorunların işgücü piyasası ile ilgili kısımlarında uzun yıllar iyileştirme yapabilme imkânı olamamıştır. Dolayısıyla, hem eğitim sistemi hem de işgücü piyasası dinamiklerinin birlikte göz önüne alınması sorunların çözümlerini de kolaylaştıracaktır.

Özetle, okuldan işe geçişteki sorunlar hem arz hem de talep tarafı dinamikleri ile ilişkilidir. Bu nedenle arz tarafında, yani eğitim sisteminde işgücü piyasasının talep ettiği becerilerin kazandırılması gerekmektedir. Ancak, istenilen istihdam seviyesi için bu tek başına yeterli değildir. Okuldan işe geçişte beşeri sermaye kadar bireyin dâhil olduğu sosyal ağ ve sosyal ağları içe kapanıklıktan kurtaran zayıf bağlantılar önemli rol oynamaktadır. İstihdamda beşeri sermayeler aynı seviyede olsa dahi sosyal ağların kritik rol oynadıkları görülmektedir. Bireyin özellikle dışa dönüklüğünü sağlayacak ve bireyin ulaşamayacağı noktalardaki bilgilere erişebilmesini sağlayacak zayıf bağları içerecek şekilde ağ yapısını genişletmeye çalışması istihdamına veya iş mobilitesine beşeri sermayesi kadar önemli katkılar sağlayacaktır. Dolayısıyla bireylerin sosyal ağ farkındalığı artırılmalı ve sosyal ağlarına yatırım yapmaları teşvik edilmelidir.