Almanya’da yılın ilk 8 ayında iflas başvurusunda bulunan şirket sayısı geçen yıla oranla yüzde 23 arttı.
İflas edenler küçük şirketler değil, Avrupa’nın üçüncü büyük tur operatörü FTI, büyük mağaza zinciri Galeria, moda sektörünün global markalarından Esprit ve Avrupa’nın en büyük kereste fabrikasına sahip Ziegler Holding ilk akla gelenler.
Ülkenin önemli otomobil markaları Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz’in yılın üçüncü çeyreğindeki kârı, bir önceki yıla göre yarı yarıya azaldı.
Volkswagen üç fabrikasını kapatma ve binlerce kişiyi işten çıkarma kararı aldı.
Domino etkisiyle otomotiv sektörünün büyük tedarikçilerden Bosch, Continental ve Schaeffler de binlerce çalışanını işten çıkaracağını duyurdu.
Çelik devi Thyssenkrupp da binlerce işçi çıkaracak.
Bu büyük bir şok zira Thyssenkrupp’ta çalışan her bir işçi, tedarikçiler ve hizmet sektörü de hesaba katıldığında dışarıda altı kişiye daha istihdam sağlıyor.
Kimya devi BASF artan enerji maliyetleri ve Avrupa’daki üretim koşullarının kötüleşmesini gerekçe göstererek sıkı tasarrufa gideceğini duyurdu.
Bu okuduklarınız işin ekonomik yanı, oysa ekonominin sosyal boyutu da var.
Üç yıl önce sadece 8 olan kızamık vakası sayısı 2024’ün ilk 11 ayında 600’ün üzerine çıktı.
Bunun sebebi göç değil, ekonomik sorunlarla birlikte giderek güçlenen aşırı sağ partilerin tabanlarının aşı şüpheciliği.
★★★
Almanya’dan çok örnek verdim, zira Avrupa Birliği’nin dinamosu olan bir ülke Almanya.
AB’nin en büyük ikinci ekonomisi Fransa’da 1962 yılından beri ilk kez bir hükümet güvenoyu alamayarak düştü.
Avrupa İstatistik Ofisi verileri, Fransa’nın kamu borcunun gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 112’sine yükseldiğini açıkladı, bu 3,5 trilyon Avro demek.
Buradan yola çıkacak olursak Fransa’da da aşırı sağ bir süre daha yükselecek ama şartlar aşırı sağı da değiştiriyor.
Demografik yapıyı korumakta çok hassas olan aşırı sağın iktidarda olduğu İtalya’nın yaşlanan nüfusla beraber geldiği noktayı yazayım:
İtalya Sağlık Bakanı Schillaci, Ekim ayında “Hindistan’da 3 milyon 300 bin hemşire var. Biz İtalya’ya on binini getirmek istiyoruz” demişti.
Nüfus yaşlanması demek daha fazla sağlık ve bakım gideri demek, Rusya korkusuyla daha fazla silahlanmak demek, daha fazla kaynak ihtiyacı ve daha fazla kamu borcu demek, ekonomik zorlukların artması demek, aşırı sağın, daha da güçleneceği bir ortam demek.
Bu zincirleme reaksiyon üye ülkelerin egemenliklerini devrettiği Avrupa Birliği’ni nasıl etkiler, tek ülke olan hayalini ne yapar, hep birlikte göreceğiz.
★★★
Yeni bir dünya kuruluyor derken Amerika kıtasını görmezden gelemeyiz.
Kanada, Trump’ın vergi kartını şimdiden çekmesinden rahatsız, toplama nüfusu olan ülke, vatandaşları değil oturma izni olanları ordusuna alıyor.
ABD’nin silah ve teknoloji ihracatı rakamları, yaklaşık 3 milyon kişilik ordusu bir güç ama federal yapısı çatırdayan, Gazze katliamıyla birlikte dünya için ahlaki üstünlüğünü kaybetmiş, Çin ile ekonomik savaşında eksi 800 milyar dolar civarı ticaret açığı olan bir ülke ABD.
Doların rezerv para olmaktan çıkması ihtimali az buz bir risk değil. Birkaç sente mal ettiğiniz 100 doların kazandırdığı gücü kaybetme riski Trump’ı da endişelendiriyor ve daha göreve başlamadan BRICS üyesi ülkeleri tehdit etmeye başladı.
Güney Amerika ülkelerinde bazen Brezilya’da bazen Arjantin’de tropikal Trump örnekleri çıkıyor ortaya. Ekonomiyi toplamanın tek yolunun sosyal devlet olmaktan vazgeçmek olduğunu düşünen vahşi kapitalizm örnekleri hepsi.
Bir süre taşınabilir olsa bile etki-tepki hareketleri kaçınılmaz olacak.
★★★
Gelelim yükselen değer Çin’e...
Nüfustan kaynaklanan ucuz iş gücü avantajına üretim mühendisliğini ekleyerek inanılmaz bir sıçrama yakaladılar.
Apple Ceo’su, Trump’ın ilk döneminde dünyada işçiliğin Çin’den ucuz olduğu ülkeler var ama bize sundukları üretim çözümleri eşsiz demişti.
Çin’in sorunları yok mu, elbette var, büyük enerji ihtiyacı, demokrasi tartışmaları ve yaptırım tehditleri, sıcak çatışmaya zorlandığı Tayvan meselesi.
Dünyanın en büyük nüfusuna sahip Hindistan, bir yandan zenginleşiyor ama sosyal sorunları, yoksulların sayısı gibi handikapları var.
Rusya, ağır maliyeti olan Ukrayna savaşına rağmen enerji kartına sahip ve her şekilde ayakta kalacağına inanıyor.
Biz dahil her ülke için zorlukların olduğu dönem demek, ittifakların yeniden şekilleneceği bir dönem geliyor demektir.
Bir anda olmayacak, aşırı sağ kaynaklı korkular, güvenliğin demokrasinin önüne geçeceği dönemler, artan çatışmalar, dünya savaşı riskinin daha da artması gibi çok türbülans yaşayacağız.
O zamanlara hazırlanırken dağarcığımızdaki ezberleri de değiştirmemiz gerekecek, ilk olarak da Batı’nın öncü medeniyet kalmayacağını anlamamız ve hesaplarımızı buna göre yapmamız şart...