Göztepe karşısında dün gece nasıl bir Galatasaray seyredeceğimizi herkes çok merak ediyordu. İlk 15 dakika gerçekten fırtına gibi mükemmel paslaşmalar, gol pozisyonları, harika iki gol... Resmen şov seyrettik.
Bu, Göztepe’nin golü gelinceye kadar sürdü. Luyindama, sol bayrak direği civarında topu aldı, iki kişinin içerisinden çıkarıp Emre Kılınç’a verdi. Oyuncu da ayağındaki topu, çalım yapacağım derken kaptırdı, Halil’in ortasında Soner’in harika vuruşu ve Galatasaray’ın o güzel futbolunun bitişinin başlangıcı oldu.
Ben anlayamıyorum, Luyindama topu orada kornere atsa ne kaybeder? Emre topu taca atsa daha mantıklı olmaz mı? Ama maalesef bu, sarı-kırmızılıların hastalığı. Bütün yediği goller böyle abuk, sabuk... Ne oldu şimdi? Emre Kılınç bir gol attı, bir gol yedirdi.
Gelelim Donk’a... Arda’ya çok güzel bir top attı, Arda da gitti takımının ikinci golünü kaydetti. Donk’u herkes mutlaka attığı bu pastan dolayı alkışlamıştır. Ama aynı futbolcu, defanstan top çıkartırken mutlaka hocasına kalp krizi
Galatasaray’ı son üç haftadır bu kadar dağınık, temposuz ilk defa görüyorum. Düşünebiliyor musunuz, koca bir ilk 45 dakika kaleye atılan tek şut yok. Diagne’yi bir kere dahi topla buluşturamadılar. Oğulcan, Emre Akbaba, Emre Kılınç ve Feghouli çok dağınık ve kötü futbol oynadılar. Karagümrük çok koşup baskı yaparken sarı-kırmızılı futbolcular apayrı bir psikolojiyle kendilerini hiç sıkmadan, bir gol atarız üç puan alırız mantığıyla oynayınca hiç hesapta olmayan mağlubiyet yaşadılar.
Benim anlayamadığım Saracchi bir aydır tedavi görüyor, sonra antrenmanlara çıktı ama bu kadar mı dağınık, güçsüz olur? Emre Taşdemir’in virüse yakalanması ve yerini Uruguaylı futbolcuya bırakması Cim Bom’un kötü futbolunda en büyük nedendi. Emre Akbaba bir hafta zirve yapıyor, ikinci hafta sahada yok. Gerçekten bana çok tuhaf geliyor. Bu futbolcunun temposunu artırması lazım. Tamam taraftar seviyor ama devre arasında yapılacak transferlerden sonra Fatih Terim, Emre’ye forma vermez. Çünkü
Bütün dünyada herkes canıyla uğraşırken, biz tutturmuşuz Türkiye’de iyi futbol oynanmıyor diye! Galatasaray-Darıca Gençlerbirliği maçı... Fatih Terim hastalıktan çıkan, sakatlığı biten ve forma şansı bulamayan oyunculardan bir kadro kurmuş... Maçtan sonra kıyametler kopuyor.
Galatasaray kötü oynamış, sonradan oyuna giren Emre Akbaba, Emre Kılınç ve Oğulcan maça ağırlığını koyamamışlar. Allah aşkına böyle bir şey olabilir mi? Arda Turan 10 gün hastanede yattı. Bu sürede ateşi 39’un altına hiç düşmemiş. Tedavi süresince bu virüs vücudundaki bütün enerjiyi aldı. Şu anda toparlanma devresinde. Belhanda’nın durumu da aynı, o da toparlanamadı. Omar fizik olarak bir kademe ileride olmasına rağmen hazır değil.
Futbolcular sahada rakipleriyle mücadele ettikleri kadar virüse yakalanmamak için de çabalıyorlar. Bu hastalık her insanda ayrı etki yaratıyor. Kimi çok ağır geçiriyor, kimi de kolay atlatıyor. Ama etkileri bazı insanlarda aylarca bitmiyor.
Bu oyunculara ek olarak Sekidika gayet iyi mücadele etti ve ilk
Galatasaray’da Fatih Terim’in, taraftarın, camianın hayalleri vardı... Genç, kaliteli, mücadele eden bir Galatasaray seyretmek istiyorlardı. Hoca bunu transfer sezonunda gerçekleştiremedi.
Kaan Ayhan’ın da olduğu 8 futbolcu için 8 milyon euro para lazımdı. Finansal Fair Play bu isteklerine engel oldu. Yönetim bu parayı masanın üzerine koyamadı. Bunun sonucunda da Terim hayallerindeki takımı kuramadı. Şimdi ise Taylan ile başlayıp, Emre Kılınç, Oğulcan, Kerem (Emin’i de listeye koyabiliriz) ve devre arasında yapılacak genç nokta transferlerle bir takım kurulacak.
Her gün transfer haberleri okuyoruz. “Onyekuru geliyor, Mandzukic alınacak, Rodrigues geri dönecek...” Ben bunların hiçbirinin gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Onyekuru 15 milyon euroya Monaco’ya gitti. Geçen sezon Galatasaray’a hiçbir şey vermedi. Her şeyden önemlisi Monaco bu futbolcuyu bedavaya mı gönderecek? Rodrigues de aynı şekilde. Fenerbahçe’de kötü bir performans ortaya koydu...
Fatih hocanın bu saatten sonra kapanmış defterleri bir daha
Sakatlıklar, hastalıklar, kadroya giren yeni futbolcular… Sonuçta Galatasaray havasını buldu. Kazanmaya devam ediyor. Önce şunu söyleyeyim… Süper Lig’de artık kolay rakip yok. Karşı takımı biraz küçümsersen, şaplağı suratına yersin.
Dün gece de Hatayspor, sarı-kırmızılıları oldukça zorladı. Kalede Munir, defansında Yusuf ve Pablo, bilhassa solda oynayan Akintola ve santrforları Diouf çok iyi futbolcular. Oyundan kesinlikle düşmüyorlar.
Ömer Erdoğan iyi bir teknik direktör. Cim Bom’a mümkün olduğunca boş alan bırakmadılar. Gol pozisyonuna da girdiler ama son vuruşlarda başarısız oldular. Bir de ne olursa olsun Fatih Terim’in Oğulcan, Emre Kılınç, Emre Akbaba ve Taylan gibi gençleri bir arada oynatması takıma tempo kazandırdı. Rakipler eski maçlarda olduğu gibi orta sahada boş alan bulamıyor.
Bir de buna tekrar sahalara dönen, ‘ben bu takımın parçasıyım’ diyen Mbaye Diagne’yi koyun. Senegalli forvet koşuyor, topa baskı yapıyor, iki stopere de nefes aldırmıyor. Hatay karşısında harika bir gol attı ama iki tane de
Galatasaray’ın; Sivasspor, Kayserispor ve Rizespor karşısında oynadığı futbol kesinlikle tesadüf değil, Terim’in verdiği emeğin karşılığıdır. Size biraz Florya’dan bahsedeyim… Taylan bugün dünya çapında bir orta saha olma yolunda hızla ilerliyor. Hoca bunun için Selçuk İnan’ı görevlendirdi. Selçuk’un vazifesi, Taylan’ın futbol çıtasını yükseltmek, bire bir hocalık ve koçluk yapmak. Rize karşısında bunu fazlasıyla gördük. Selçuk’un yeteneklerinin bir kısmını Taylan sahada tatbik ediyor. Bu daha başlangıç.
Gene hoca Emre Taşdemir’in koçluğunu ve hocalığını yapsın diye Riera’yı görevlendirdi. Emre hızla yükselişe geçti. Ve bu yolun sonu milli takıma kadar gidecek. Oğulcan, evet uzun süre yedek kaldı. Terim, fizik ve kondisyon olarak futbolcusunun tam hazır olmasını bekledi. Son maçta Oğulcan hücumda harika oynarken, arkasında görev yapan Linnes’in de sürekli kademesine girdi. Önlü, arkalı harika oynadılar, sanki yeniden doğdular. Levent Şahin, Necati Ateş ve Ümit
Galatasaray dün gece Rizespor karşısında son yılların en iyi futbolunu oynadı. Mücadele, kazanma hırsı, sahada bütünleşme hepsi kusursuzdu. Takımda görevini yapmayan bir tek futbolcu yoktu. Düşünebiliyor musunuz, Rize çok güçlü bir takım. Böyle bir ekibe karşı deplasmanda çok net yedi gol pozisyonuna giriyorsun, bir topun da direkten dönüyor. Gerçekten iyi Avrupa takımlarının düzeyinde bir futbol ortaya koydu Fatih Terim’in öğrencileri.
Diagne’yi hep haklı olarak eleştirdik. Ama bu karşılaşmada ‘ben de bu takımın bir parçası olmak istiyorum’ mesajı verdi, üç gol attı. Arkadaşlarıyla sahadaki uyumu tek kelimeyle harikaydı. Böyle devam ederse sarı-kırmızılılar için büyük kazanç olur. Aynı şekilde Oğulcan, ufak tefek eksikleri de olsa gençliği, dinamizmi, arkadaşlarıyla uyumu ile o da takımına büyük katkı sağlayacak. Çok değil, kısa zamanda Taylan Antalyalı gibi Oğulcan’ın da parlayacağını düşünüyorum.
Emre Akbaba, Emre Kılınç, Rizespor karşısında daha aktiftiler.
Ben bu tür yazılar yazmayı çok sevmem. Ama artık öyle bir noktaya geldik ki dayanılacak gibi değil...
Bu Falcao kalp krizi mi geçirdi, yoksa organ nakli mi yaptırdı! Bırakın sahada goller atmasını, idmana bile çıkmıyor. Gerçekten hafta sonu oynanacak Çaykur Rizespor maçında olmayacağı açıklanınca çok sinirlendim.
Aynı durum Diagne için de geçerli... Bonservisine fazla para verdiler, fazla maaş alıyor... İşin bu noktasında değilim. Galatasaray yöneticileri, Senegalli golcüyü transfer ettiler. Parayı kimsenin tartışmasına gerek yok. O zaman attığı gollerle, fizik gücüyle bu parayı hak ediyordu. Burada önemli olan Diagne şu anda ne yapıyor, kulübe nasıl bir katkı veriyor...
Evet en kolay iş Fatih Terim’i eleştirmek. Hadi bakalım bu futbolcuları dünyanın en iyi hocası gelsin oynatsın, nasıl oynatacak? Satmaya kalksan satamıyorsun, alan yok. Geçen sezon olacak iş mi? Club Brugge, Paris Saint Germain maçında penaltı kazanıyor ve kaptan atışı kullanmak için hazırlanıyor. Diagne ise kendisini itiyor ve ‘ben atacağım’ diyor. Kaptan,