Rizespor maçının zor geçeceğini biliyordum. Bilmediğim ise Galatasaray defansının kendi hatalarından dolayı kalesinde üç gol göreceğiydi. Zirveye oynayan bir takım nasıl böyle hatalar yapar? Mantık kabul etmiyor. Marcao olsun, Luyindama olsun kötü futbolcular mı, hayır.
Yedlin’in penaltı pozisyonunda ne işi var yerlerde? Çok rahat alabileceği bir topu penaltı yaptırdı. Bu da yetmiyormuş gibi bir de itirazdan kırmızı kart görüp oyun dışında kaldı. Olmaz böyle bir şey! Cim Bomlu futbolcular kendilerini yakıyorlar. Bu şartlarda nasıl şampiyon olacaksın?
İkinci dikkatimi çeken şey; Falcao ile Mustafa gol yollarında çok önemli iki tane güç. Topla buluşamadıktan sonra, arkadaşlarından pas alamadıktan sonra ikisinin de hiçbir etkisi olmuyor. Tamam Emre Akbaba güzel bir gol attı, kendisini alkışlıyorum. Peki bunun haricinde ne yaptı? Kaybettiği toplar… Ne söyleyeyim valla bilemiyorum.
Orta sahanın birinci vazifesi ikinci bölgede üstünlük sağlamak daha sonra da forvetlerini topla buluşturmak. Maalesef bu konuda Galatasaray çok
Kayserispor karşılaşması Galatasaray için belki de ligin en kritik virajıydı. Bir hafta boyunca Belhanda krizi, Türk Telekom Stadı’nın zemini ve hakem tartışmaları gündemi meşgul ederken, bunların hepsi Florya’yı strese sokmuştu.
Fatih Terim’in maç öncesi açıklamaları bütün olumsuzlukları bir anda pozitife çevirdi. Karşılaşmada ise Falcao ile Muhammed’in beraber oynaması, Yedlin ile Saracchi’nin olağanüstü performansları ve takımın kazanma hırsı Galatasaray’ı bambaşka bir yere getirdi.
Önce Falcao-Muhammed beraber oynar mı tartışmalarından başlayayım. Fatih Terim; Drogba, Burak Yılmaz ve Umut Bulut’u beraber oynatmadı mı? O sene takım şampiyon olmadı mı? Çift santrfor sahaya çıkınca, bu ligin iyi takımlarından biri olan Kayseri bilhassa ilk yarıda 11 futbolcusuyla kalesini savunmadı mı? Bu katı defansa rağmen Mustafa’nın yarattığı boşluktan Falcao harika bir vuruşla golünü atmadı mı? Ben böyle tartışmaların saçma olduğunu düşünüyorum.
İki bekin bu kadar ofansif oynarken hoca neden tek golcü ile sahaya
Zirve yarışı, bütün takımlarda olduğu gibi Galatasaray’da da stres yaratıyor. Maç içinde çok gel-gitler oluyor. Her şeye rağmen dün gece Cim-Bom bilhassa ilk yarı iyi mücadele etti. Bu zaman dilimi içinde Falcao’nun golünden başka gol bulamamasının tek sebebi, Kayserispor’un defansı ve orta sahasıyla çok iyi kapanan bir takım olması... Rakibine hiç boş alan bırakmadılar. Devamlı baskı altında tuttular. Buna rağmen Emre Akbaba, Falcao, Mustafa, Emre Kılınç’ın çok sert şutları vardı. Bu şutların hepsi ev sahibi ekibin futbolcularına çarparak geri döndü.
Kayserispor’un girdiği gol pozisyonlarında ise Luyindama’nın iki kere büyük pas hatası yapması, Taylan’ın ise biraz ağır kalışı rol oynadı. Luyindama iyi mücadele ediyor, rakibi kovalıyor. Ama topu oyuna sokarken el bombası gibi... Arkadaşları yerine rakibe topu verip, kalesinde gol tehlikesi yaşanmasına neden oluyor. Bunun haricinde bilhassa ikinci yarı Kayseri orta sahada üstün görünmesine rağmen, öyle net gol pozisyonları yok. Gol atmak için
Alıştık artık, Galatasaray’da her gün bir olay patlak veriyor! Son olarak Belhanda gönderildi... Muslera, yönetimini suçlayan bir açıklama yapar mıydı ya da yapsa kovulur muydu? Kesinlikle kovulmazdı da böyle bir açıklama da zaten yapmazdı.
Belhanda, ‘saha kötü, bu zeminde iyi futbol oynayamıyoruz’ diyebilir. Herkes de ona saygı duyardı. Faslı futbolcu ise ‘Televizyonlarda, sosyal medyada konuşacağınıza önce sahayı düzeltin’ dedi. Koca bir camiayı küçük düşürecek bir konuşmayı, değil Belhanda hiç kimse yapamaz. O zaman canı isteyen futbolcu, ‘Fatih Terim bizi yanlış oynatıyor’ diye konuşsa ne olur. Bu ikisi aynı şey.
Ben böyle sözler söyledi diye de futbolcunun gönderildiğini düşünmüyorum. Yılların birikimi var. Hocası, yöneticiler ‘Biraz gayret göster. Senin sözleşmeni uzatalım’ diye Belhanda ile kaç kere konuşmadı mı? Ancak hiçbir şey değişmedi. Galatasaray’da Falcao’dan sonra en çok parayı alan futbolcu, takımına hiçbir katkı vermeyen en sorunlu
Artık bazı şeylerin izahı yok. Şampiyonluğa oynayan bir takım üst üste bu kadar puan kaybetmez.Artık bazı şeylerin izahı yok. Şampiyonluğa oynayan bir takım üst üste bu kadar puan kaybetmez.Düşünebiliyor musunuz; Linnes ve defans iki büyük hata yapıyor, iki gol yiyorsun. Yıkılmaz kale Muslera’yı bile çığrından çıkarıyorsun. Oyunu başlatacaksın ama topu ileri götüremiyorsun. Sivasspor sana bir baskı yapıyor, elin ayağın birbirine karışıyor. Sonuçta hata yapıp gol yiyorsun. Bunun çaresi ne, orasını ben bilemem. Ama Fatih Terim görüyordur.
Sivasspor orta sahada cirit atıyor. Futbolcularının basmadıkları santimetrekare kalmıyor. Peki Galatasaray ne yapıyor? Bütün yük her zaman olduğu gibi Taylan’ın omzuna binmiş. Gedson Fernandes ile Belhanda’nın takıma en ufak bir katkısı var mı? Kesinlikle yok. Emre Kılınç oynadığı zaman, çocuk gelip orta sahaya yardım ediyor. Fernandes ve Belhanda’da bu da yok. Terim’in ne düşündüğünü bizler bilemeyiz. Ancak sarı-kırmızılılar bu tempoyla, bu kadar hatalarla şampiyonluk
Galatasaray şampiyon olur ya da olmaz, Ankaragücü’ne de kaybedebilir... Bunlar gayet normal. Ama maçları yöneten hakemlerin bu yarışa müdahil olmamaları lazım.
Önceki gün sarı-kırmızılıların oynadığı Ankaragücü karşılaşması... Galatasaray pozisyona giriyor, atamıyor. İlerleyen dakikalarda da sıkıntı yaşıyor. Bu her hafta gördüğümüz bir resim. Ama maçı yöneten Halil Umut Meler, neden haksız kararlarıyla oyuna müdahil oluyor? Bana hiç kimse hakemin hata yaptığını söylemesin.
Mustafa Muhammed topu kontrol etmeye çalışırken, arkasından İbrahim Akdağ füze gibi gelip rakibinin pozisyonunu bozmaya gayret ediyor. Burada kesinlikle Mısırlı golcünün kötü bir niyeti yok, aldığı darbeyle düşmemek için mücadele ediyor ve İbrahim, kafasını Mustafa’nın dirseğine doğru uzatıyor. Böyle bir pozisyonda bugüne kadar Türkiye’de kırmızı kartla cezalandırılan bir futbolcu yok. Ama hakem Meler, o kadar cesaretli ki doğrudan kırmızı kartını çıkarabiliyor. İşin kötü tarafı da hakemin bu karar sonrasında vicdanı
Keyifli bir şampiyonluk yarışı izleyelim diyoruz ama maalesef buna fırsat vermiyorlar. Her takımın inişleri çıkışları olacak, bu kaçınılmaz. Galatasaray da sekiz hafta kazanmasına rağmen bu karşılaşmaların çoğunda gel-gitler yaşadı ama kazanmasını da bildi.
Bütün maçlar zor bunu kabul ediyorum ama dün gece maçın hakemi Halil Umut Meler’in davranışları sarı-kırmızılılar için çok daha zor bir maç olacağının göstergesiydi. Daha maçın başında Arda’nın hiç kimseye dokunmadığı pozisyonda hakem üzerine koşarak aleyhine faul çaldı. Bu zaten her şeyi belli etti.
En önemlisi de Mustafa’nın dirseğinin rakibinin suratına geldiği pozisyondu. Ben merak ediyorum; şampiyonluğa oynayan bütün takımların bir çok futbolcusunun kolu, dirseği rakibinin suratına bu şekilde geliyor. Bugüne kadar hangi hakem bu futbolculara kırmızı kart gösterdi? Mısırlı futbolcunun pozisyonu da sarı kart olmalıydı.
Zaten Galatasaray kötü gününde, bir darbe de Halil Umut Meler vurmamalıydı. Ama hep söylüyorum Alper Ulusoy Türkiye’de
Galatasaray zorlansa da galip geliyor. Bunun da tek sebebi; atanı-tutanı çok iyi. Mustafa gerçekten mucize bir golcü. Adamın topa vuruşları, gol sezgisi, takipçiliği tek kelimeyle mükemmel. Dün gece de hiç umulmadık anlarda attığı birinci ve ikinci golle takımına üç puanı kazandırdı.
Aynı şekilde takımın ikinci mucizesi kaleci Fernando Muslera...
Bu çocuğa ne kadar övgüler yazsak azdır. Rakip Erzurumspor diyorsun, deplasmanda oynuyor diyorsun, Muslera’nın dört tane mucize kurtarışı olmasa zirve yolunda Galatasaray belki de yara alacak.
Ne söyleyeyim bilemiyorum. Saha çok ağır. İki takım futbolcuları için de böyle sahalarda mücadele etmek, top kontrolü gerçekten bir eziyet haline geliyor. Ama ne olursa olsun sen Galatasaraysın. Rakibine orta sahayı teslim edemezsin. Evet yorgun futbolcu olabilir. Gününde olmayan futbolcu da olabilir. Ne olursa olsun ikinci bölgeyi rakip takıma bırakıp bu kadar çok kalende gol tehlikesi görmemelisin.
Etebo tek başına savaşıyor. Emre Kılınç takımını hücuma çıkarıyor. Daha sonra