Bazen öldürmemek en iyi çözümdür!..

17 Kasım 2017

Yerel başlayan Arap Baharı’nın küresel ölçekte sorunlar yarattığı, uluslararası ilişkileri ve değerleri zehirlediği bir gerçek. En somut örneğini Suriye’de görebiliyoruz. Yeni tartışma konusu DAEŞ ile Demokratik Suriye Güçleri (siz onu PKK olarak okuyun) arasında varılan anlaşma. Buna göre Rakka’da operasyon sürerken, bir grup DAEŞ militanı silahlarıyla sorunsuz biçimde şehirden çıktılar. Konu BBC tarafından haber yapılınca, farklı ülkelerden farklı açıklamalar geldi.

Türkiye, bir terör örgütünün başka bir terör örgütüyle anlaşma yaparak Rakka’dan ayrılmasının kabul edilemez olduğunu açıkladı. ABD’li yetkililer ise bunun DSG/PKK ile DAEŞ arasında gelişen bir ilişki olduğunu belirterek, güya sorumluluk üstlenmekten kaçındı. Rusya, bunun ABD’nin DAEŞ’le ilişkisini gösteren en büyük kanıt olduğunu ileri sürdü.

Herkesin doğruyu söylediğine şüphe yok. Tabii ki sadece işine gelen yönüyle. İnanmamızı istedikleri ise ABD’nin sorumluluğu olmadığı, Rusya’nın benzer işlere hiç bulaşmadığı. Bize gelince, gerçekleri bilmemizde fayda var. O halde konuya biraz daha yakından bakalım.

ABD’li siyasi karar alıcılar, askerlerinin ölmesini istemedikleri için, Suriye’de konvansiyonel düzenle değil

Yazının Devamı

Türkiye’de propaganda savaşı

14 Kasım 2017

Son zamanlarda medya ve sosyal medyaya dikkatlice bakınca, yabancı istihbarat örgütlerinin Türkiye ile ilgili yoğun mesai harcadıkları görülüyor. Özellikle “örtülü operasyon” faaliyetleri çok zamanlarını alıyor olmalı. Kitaba göre, bu meşguliyet, propagandadan ekonomik mali baskıya, suikast ve sabotajdan darbeye, teröristlerin, yarı askeri güçlerin desteklenmesine kadar geniş bir yelpazeden oluşuyor. Darbe, terör örgütlerinin, yarı askeri güçlerin desteklenmesi, ekonomik mali baskılar bir yana, propaganda faaliyetleri çığırından çıkmış görünüyor.

Türk “propaganda” piyasasındaki yoğunluk Soğuk Savaş günlerinden daha fazla. Ne de olsa kamuoyu oluşturmak için haber üretmek, dağıtım kanallarına sokmak Soğuk Savaş zamanlarından daha kolay. Özellikle de internet ve sosyal medya sayesinde. Geçmişle en önemli benzerliklerden biri ise mücadelenin iki kutuplu sürüyor olması. ABD ve AB’nin başını çektiği kanat kutuplardan birisini, Rusya ise diğerini oluşturuyor. Farklı olan ise, propaganda savaşında kanatların hedefinin, stratejilerinin ve yerel müttefiklerinin Soğuk Savaş günlerinin tersine hızla değişebiliyor olması.

Türkiye’yi hedef alan propaganda savaşında ABD ve AB cephesi, sadece

Yazının Devamı

İsrail ile Hizbullah’ın ufuktaki savaşı

10 Kasım 2017

Irak, Suriye ve Yemen’de iç savaş sürüyor. Suudi Arabistan-İran gerilimi artarak devam ediyor. Mısır bölgesel gelişmeler kadar, terör hareketlerinden muzdarip. Katar krizi ise geri plana düşmüş görünüyor.

Ortadoğu’da sadece devletler değil, devlet dışı aktörlerin koşulları, ilişkileri de hızla değişiyor. Bu liste de oldukça uzun. Kürt Bölgesel Yönetimi bağımsızlık hesapları yaparken savaşın eşiğinden döndü. Kabuğuna çekilmek zorunda kaldı. DAEŞ, elindeki son toprakları kaybederek karakter değiştiriyor. PKK ise coğrafi etki alanını genişletirken yeni sorunlarla karşı karşıya. Bir yandan devlet olamadan Suriye’de Arap “azınlığı” yönetmenin yollarını arıyor, bir yandan da Rusya ile ABD arasında bir seçime zorlandığının farkında. En batıda yer alan Hizbullah cephesi de karışık. Örgüt, Suriye’de savaşmakla birlikte, her geçen gün İsrail ile çatışmanın kaçınılmaz olduğunun farkında. Bu savaş, bilenmiş iki rakibin, 2006 karşılaşmasının rövanşı olacak.

Hizbullah ile İsrail arasında 2006 yazında cereyan eden 33 günlük çatışma, savaş literatürüne yeni bir kavram hediye etti: “Hibrit savaş”. Öyle ki bu savaş, sadece İsrail’i değil, diğer ülkelerin askeri çevrelerinin de dikkatini celp etti.

Yazının Devamı

Suudi Arabistan, İran ve ötesi

7 Kasım 2017

Mevcut geliş- meler Ortadoğu’nun yeni bir fırtınanın eşiğinde olduğunu gösteriyor. Üstelik bu fırtına, daha Arap Baharı’nın yol açtığı dip dalgalar sönmeden, yeni ve daha güçlü olarak geliyor. Suudi Arabistan’ın hırslı ve agresif veliaht prensi Muhammed bin Selman bir yandan içeride pozisyonunu sağlamlaştırmaya çalışırken, bir yandan da bölge de siyasi ve askeri tansiyonu yükseltiyor.

Selman, ülkesinde tartışmalı bir sıfat olan “yolsuzluk” iddiasıyla önemli figürleri oyun dışı bırakmaya girişti. “Ilımlı İslam” söylemi, kadınların araba kullanmasıyla başlayan “devrimci hareketler” daha çok Batı kamuoyuna verilmiş bir mesaj gibi görünüyor. Aynı zamanda düşük seyreden petrol fiyatları yüzünden mutsuz olan iç kamuoyunun desteğini almayı hedefliyor.

Dünyanın üçüncü büyük savunma harcamasını (86 milyar dolar) yapan Suudi Arabistan, Yemen savaşında istediği sonucu elde edemedi. Savaş uzadıkça askeri ve siyasi maliyeti artıyor. Öte yandan, Suudi Arabistan karantinaya rağmen, Katar’ı da dize getiremedi. Üstelik İran, Yemen’de, Irak’ta, Suriye ve Lübnan’da Suudilerin aleyhine nüfuzunu genişletmeyi sürdürürken, Körfez’de de işleri zorlaştırıyor.

Genel tabloya bakınca, İran’ı hedef tahtasına

Yazının Devamı

İran’ın Kürt politikaları -2-

3 Kasım 2017

İran ile ABD, İsrail ile Körfez ülkeleri arasında ciddi askeri güç dengesizliği var. Bunu telafi etmek isteyen İran iki alana odaklanmış görünüyor. Nükleer silaha sahip olmak ve tehditlere asimetrik cevap verebilecek kapasite inşa etmek. Rakiplerinin örtülü operasyonlarını boşa çıkartacak, asimetrik tehditleri dönüştürecek, sınırlarının ötesinde tutacak, hibrit mücadele yürütecek kapasite inşasında epey mesafe almış görünüyor. Dahası, gerektiğinde benzer yöntemleri kullanacak kapasiteye erişmiş bulunuyor.
İslam Devrimi’yle başlayan ideoloji ihracı, sadece çeşitli ülke vatandaşı Şii topluluklarla değil, farklı ideolojisi, iddiası olan devlet dışı gruplarla da iş yapma becerileri edinmeyi sağladı. Öyle ki liste de sadece Şii Hizbullah değil, siyasi iddiası olan Arap, Türk, Kürt Sünniler, Marksist/Leninist PKK da vardı.
Rejimin PKK ile ilişkisi 1982 yılından beri inişli çıkışlı devam ediyor. Öyle ki 1982-2002 arasında müttefik, 2003-2015 arasında çatışmalı, bazen de sessizlik içinde yürüyor. İlişkilerde asıl belirleyici olan İran’dı. İran asimetrik bir güç/araç olarak PKK’nın çalışma biçimine, zayıflıklarına ve güçlü yönlerini vakıftır. Hangi durumlarda nasıl davranması

Yazının Devamı

İran’ın Kürt politikaları -1-

31 Ekim 2017

Barzani, 1 Kasım’da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi başkanlığından ayrılacağını ilan etti. Bağımsızlık referandumu ve ardından yaşanan/yaşanacak gelişmeler bundan sonra farklı yönleriyle tartışılacak. Özellikle, Kürtler arası ilişkiler, ABD’nin tutumu, Irak merkezi hükümetinin yaklaşımı, Türkiye’nin politikaları ve İran’ın rolü. İran olmaksızın tablonun tamamını, olup bitenleri anlamak mümkün değil. Bu nedenle, İran’ın Kürt politikalarına, hedeflerine ve araçlarına yakından bakmakta fayda var.

İran, bu günlerde Yemen’den Lübnan’a, Suriye’den Irak’a kadar geniş bir bölgede oldukça faal. Irak’a özel bir ilgi gösteriyor. İran, bu ülkede birbirini tamamlayan, iç içe girmiş, birkaç alanda faaliyetlerini sürdürüyor. Şiileri her alanda güçlendiren, Sünnileri yıllarca belini doğrultamayacak şekilde ezen, Kürtleri ise kontrollü iç savaşın eşiğine sürükleyen bütünleşik bir faaliyetler serisinden söz ediyoruz.

İran, Iraklı Arap Şiilerin yüzyıllar sonra siyasi bir aktör olarak sahneye çıkışlarını, tüm Irak’ı kontrol edecek güç kazanmalarını kolaylaştırıcı rol oynuyor. Aynı zamanda “ezeli düşman”, İran-Irak savaşının müsebbibi, Sünni Arapların ezilişini büyük bir keyifle izliyor.

Kürtlere

Yazının Devamı

PKK ve Mumbai tarzı terör denemesi

27 Ekim 2017

İç politikanın yoğunluğu bazı konuları hızla gündemden düşürebiliyor. Bazıları ise özellikleri nedeniyle daha fazla ilgiyi hak ediyor. Tıpkı, 5 Ekim ve takip eden günlerde, güvenlik güçlerinin Muğla’ya denizden gelen PKK’lı 7 teröristi etkisiz hale getirmesi gibi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarına ve medyaya yansıyan bilgilere göre, Akdeniz’den tekneyle gelen teröristler eylem bölgelerine intikal edemeden yakalandılar. Aslında bu, günde üç beş terör hadisesinin yaşandığı ya da önlendiği Türkiye ve Türk kamuoyu için vukuat-ı adiyeden sayılabilir. Fakat bu olayı diğerlerinden ayıran özellikler var.
PKK’lı grubun Suriye’nin Lazkiye limanından tekneyle binerek sahile çıkmış olmaları, üzerinde kafa yormayı hak ediyor. Önceleri saman kamyonlarında bölgeye gelen teröristler bu defa farklı yöntem izlemişlerdi. Kırk yıllık bir örgüt için yeni, yaratıcı ve sürpriz bir güzergâhtan, araçtan söz ediyoruz. Tıpkı, 26-27 Kasım 2008’de Hindistan’ın Mumbai kentine denizden ulaşarak eylem yapan teröristler gibi.
Mumbai, finans, turizm ve film endüstrisi ile Hindistan’ın en önemli kentlerinden. Deniz trafiği de oldukça yoğun. Şehir zaman zaman teröristlerin hedefi oldu. En

Yazının Devamı

Rakka düşünce...

24 Ekim 2017

Rakka’nın DAEŞ’ten temiz- lendiğinin ilanı Türk medyasında daha çok PKK’nın şehir meydanına astığı Öcalan posteri çerçevesinde tartışıldı. Oysa Rakka’nın harabe durumundaki hali bundan sonra sadece Türk-ABD ilişkilerinde değil, Suriye’nin geleceğinden ABD-Rusya ilişkisine, DAEŞ’in geleceğinden Kürtler arası ilişkilere kadar geniş bir yelpazede etkili olacak ve yeni tartışmalar başlatacak.

Rakka’nın düşüşüyle başkentini kaybeden DAEŞ, toprağa bağlı olmayan yeni mücadele stratejisinin arayışına girerek, kendini var etmeye çalışacak. Bu aynı zamanda DAEŞ olarak tezahür eden yerel sorunların, çatışmaların, destek veren güçlerin yeni siyasi çıkış yolları ve ittifak arayışları anlamına gelecektir. DAEŞ fiziki olarak haritalarda yer almasa da onun terörist ruhu farklı yerlerde yaşamaya, kendini şiddet ve vahşet olarak göstermeye devam edecektir.

İkinci olarak, Rakka, Suriye’nin geleceğinin belirlenmesinden bir önceki merhalede, ABD ve Rusya için son askeri hedefti. PKK/PYD masaya oturmadan önce arkasına sadece ABD’yi almakla kalmadı. Pazarlık için önemli kozlar da elde etti. PKK/PYD bugünlerde Suriye’nin hatırı sayılır topraklarını, içme suyunu, tarım alanlarını, elektriğini, petrol

Yazının Devamı