Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Batı yıllardır PKK’ya gözlerini kapıyor. Kapamayı bırakın, onların temsilcilerini baş tacı ediyor, yayın organlarını koruyor. Türkiye’yi suçluyor. Dünyanın gözünün önünde yüzlerce can gitti ve gitmeye devam ediyor. Cumartesi akşamı o stadın önünde görev yapan 37 gencecik polisin ne suçu vardı? Peki ya siviller? Mesela 19 yaşındaki tıp öğrencisi? Ya da ancak dövmesinden tanınabilen o gencecik güzel kız? Tam saldırı anında oradan geçiyorlar diye paramparça oldular.
Bu saldırıdan sonra başkonsolosların saldırı noktasına çiçek bırakması, birçok üst düzey isimden kınama ve destek mesajları gelmesi elbette olumlu ve önemli ama bu biraz da dünyanın gözünü kapayamayacağı bir terör saldırısına maruz kaldığımızdan, ‘politik doğruculuk’ adına olmuyor mu?
Şayet Batı Türkiye’ye destek mesajlarında samimi ise bundan böyle PKK ve YPG politikalarında köklü bir değişikliğe gitmek zorunda. Yıllardır insan hakları diye diye yalnızca bu gençleri paramparça edenlerin haklarını savundu Avrupa. Kurbanların yaşam hakkı yok mu? Sizin insan hakkından anladığınız öldürme hakkı mı? Şimdi ‘Türkiye’nin yanındayım’ diyerek nihayet kurbanların yaşam hakkını ve onları katledenlerin en ağır şekilde bu devlet tarafından cezalandırılma hakkını hatırlayacak mısınız?
Türkiye kendini çok yalnız hissediyor. Avrupa’dan bu kez daha hızlı ve güçlü tepkiler geldi, bu tepkiler ciddi bir politika değişikliğiyle desteklenirse anlamlı olur. Batı’daki sağduyulu seslere hitap ediyorum: Batılı eğitim almış, seküler bir hayat tarzına sahip ve meslek hayatım boyunca Türkiye’nin AB’nin bir parçası olması gerektiğini savunan bir gazeteci olarak ben ve benim gibiler de Avrupa’ya kırgınlık hissediyor. Bize yönelik ikiyüzlülüğü görün, hislerimizi anlayın. Kürt vatandaşlarımızın hakları için sonuna kadar birlikte mücadele edelim ama artık PKK’yı beslemeyin. Bu bir insanlık ve barış mücadelesi. Bu mücadelede yanımızda olun...

Mustafa Şentop’tan önemli hatırlatma

Pazartesi akşamı TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop ile bir televizyon programında bir araya geldim. Anayasa görüşmelerine aylardır büyük emek veren, farklı uluslararası kaynakları inceleyerek paketi ortaya çıkaran çok kritik bir isim Şentop. Ona en çok tartışılan başlıklardan biri olan cumhurbaşkanının Meclis’i fesih yetkisini sordum. Çok önemli bir ayrıntı söyledi.
Yeni pakette cumhurbaşkanı en fazla iki kez 5’er yıllığına seçilebiliyor, biliyorsunuz. Şayet cumhurbaşkanı Meclis’i feshetme kararı alırsa kendi de Meclis’le birlikte seçime gitmek zorunda. Böyle bir durumda toplam 2 olan seçilme hakkının birini kullanmış sayılacak. Yani ilk döneminde seçime giderse o döneminin kalan süresi yanacak. İkinci döneminde giderse yeniden aday olamayacak. Şayet Meclis fesih kararı alırsa cumhurbaşkanının ilk dönemiyse o dönemi bitmiş kabul edilecek ancak ikinci dönemi ise, Meclis’in cumhurbaşkanını çalıştırmamak için seçime götürme riskine karşı cumhurbaşkanı yeniden aday olabilecek. Bu ayrıntı önemli bir dengeleme ve denetleme mekanizmasına işaret ediyor.