Babacan olmasa beş beter olurdu

1 Mayıs 2017

Medipol Başakşehir bunu hep yapıyor. Rakibin oynamasına izin veriyor ya da rakibi, "oynuyormuş" zannediyor!

Aslında bu yaşanan senaryoyu Abdullah Avcı'ya söyleseniz ya da öğrencilerine, "18 dakikada 3-0 öne geçecekseniz" deseniz, kendileri de bu işe inanmazdı. Ama siyah-beyazlılar, kupadaki Başakşehir-Fenerbahçe maçını izlememiş demek ki... Cengiz Ünder faktörü bu kadar kulak ardı edilmez ki... Çünkü aynı Cengiz 11. dakikada iki gol atmıştı.

Cezalı Yalçın, Epureanu gibi iki önemli savunmacının yokluğu hissedilmediyse bunu Bekir'in tecrübesine, Attamah'ın profesyonelliğine bağlamalı... Volkan Babacan'ın ne kadar önemli olduğu, Beşiktaş karşısında bir kez daha görüldü. Yalçın ve Ufuk ile birlikte 5 maç ceza alsa, Başakşehir "Beş beter" olurdu ayrı konu...

Ama Beşiktaş, düşeş beklerken 3-1'i gören kumarbaz gibiydi. Yüklen yüklen, ancak bir gol at, birini direğe kat, birkaçını da Volkan'a nişanlat.

Ancak ikinci golün ofsayt olduğu unutulmamalı... Bahattin Duran uyudu, Cüneyt Çakır da yardımcısına uydu. 12'de o gol sayılmasa 90'da ne olurdu, soru işareti!

Beşiktaş'ın ilk yarı boyunca orta sahasını gören var mıydı bilemem. Talisca ile Babel kendi ceza sahaları önüne kadar gelerek top

Yazının Devamı

Volkan Demirel neden tribünde?

4 Nisan 2017

Hani hep başımız sıkıştığında dilimizden düşürmediğimiz Sporda Şiddeti Önleme Yasası var ya... Hani "6222" diyerek kasım kasım kasıldığımız...

Bununla ilgili iki fotoğraf size... Biri Karabük, diğeri de İstanbul'dan...

Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel, neden bir milli maçta TT Arena'dan kaçıp gitti? Küfürlü ve hakaret içeren tezahürattan... Peki aynı Volkan Demirel, 6222 sayılı yasa kapsamında neden ceza aldı? Hakaret içeren tezahürattan... Sakatlığı nedeniyle takımda yer almayan, ancak arkadaşlarından da ayrılmayan Volkan, Karabük maçını tribünden izledi. Hem de akreditasyon kartını boynuna asarak...

Peki o zaman sormazlar mı, "Eyyy Volkan, sen seyirci olarak sahalara girebiliyorsan, o küfür kafir içindeki binlerce kişi de giremez mi?"

Ya yasanın getirdiği yaptırım... Fenerbahçe kalecisi, ön ödemeyi yaparak suçunu kabul etmiş, "Evet ben hakaret içeren tezahürat yaptım" diyerek cezasını ödemiş. Öyleyse, nerede bunun "seyirden men" cezası? Tamam, sporcu, mesleğini yapmaktan kısıtlanamaz. Ancak, sakatlığında, cezalı olduğunda, futbol dışındaki branşlarda bu cezayı çekmesi gerekmez mi?

Aklıma takıldı da!

* * *

Diğeri, Galatasaray'ın basketbol maçından... Sözde Ergin Ataman'ı protesto etme

Yazının Devamı

Biraz zeka olsaydı

20 Mart 2017

Beşiktaş, yener, yenilir... Şampiyonlukla kucaklaşabilir, UEFA Avrupa Ligi'nde zafere ulaşabilir. Belki de, gün gelir Şampiyonlar Ligi'nde zaferle de kucaklaşabilir.
Bunlar, Kartal'ın taraftar kitlesini artırabilir. Yeni yetişenler, henüz beşikte olanlar, sonradan doğacaklar, bu zaferler sonrasında tercihini tabii ki "siyah-beyaz"dan yana kullanabilir.
Fakat bir şey değişmez; Beşiktaşlı olmayan bile her zaman siyah-beyazlılara saygı duyar. Hangi renkten olursa olsun, o kültürün yansımasını ayakta alkışlar.
Belki bir "Baba Hakkı"yı görmedik, belki "Şeref Bey"i hissetmedik. Ama Süleyman Seba'nın terbiyesi, ardından gelenlerin kalitesi ve Fikret Orman'ın aynı yolda yürümek istemesi, Beşiktaş'ın yüceliğini kat be kat daha yukarılara taşımakta...
114. yaşın kutlu olsun Beşiktaş...

* * *

Golcü zeki olur derler. Ama 3.5 gün arayla iki kırmızı kart görmek, biraz "zeka pırıltısı" olan insanda bile çok zor! Kalecinin topuna müdahale etsen ne olacak, etmesen ne olacak? Sarı kartın varken bu harekete teşebbüs, "Ben bu takımı istemiyorum"un Türkçesi değil de ne! Aboubakar'ın yaptığı iş değil! Ancak hakem Mete Kalkavan'ın yaptığı da biraz işgüzarlık gibi...

* * *

Yazının Devamı

Kompakt Lens

11 Mart 2017

Fenerbahçeli mutsuz, Fenerbahçeli umutsuz... Futboldan tat alamadıkları gibi, takımın gidişatını da, "kör-topal" görüyorlar. Taraftar haz alamazken, takım bu dönüş ve galibiyetle, sarı-lacivertlilerin gazını almıştı o kadar...

Aytemiz Alanya'nın süper başlangıcı karşısında gelen iki golün ardından eminim ki birçok Fenerli, "Ah bir 5 olsa da bu yönetim, genel kurulu hatırlasa" diye iç geçirmiştir. (Çevremdekiler öyleydi çünkü...) Belki de, turuncu-yeşillilerin taraftarından daha fazlası, Alanyaspor'un fark atması için ellerini açmış dua ediyorlardı. Ama Fenerbahçeliler takımlarının öne geçmesi sonrasında sevinmediler mi? Tabii ki mutluydular. Ama buruk bir mutluluk yaşadılar.

Fenerbahçe Yönetimi, her ne kadar "Böyle taraftar olmaz olsun" dese bile, sarı-lacivertlilere başka çare bırakmadılar ki... Dördüncü yıldızmış, şampiyonlukmuş, Şampiyonlar Ligi için ikincilikmiş hikaye... Onlar "istikrar"dan yana... Ama başarıyı yakalayan istikrardan... Yoksa, birçok konuda "istikrar"ın kralını yakalamış olan bir yönetim var karşımızda!

Takımın gidişatı "Kör-topal" derken, Topal'dan bahsediyoruz. Her zaman Topal mı kurtaracak bu takımı? Alanya'da da iyi bir efor, inanılmaz bir mücadele gösterip,

Yazının Devamı

Leali'den hediye

10 Mart 2017

Yok aslında birbirimizden farkımız... Ha Türk ha Yunan... Kültürümüzdeki benzeşmenin yanında, futbol kültürümüz de o kadar yakın ki...Adam seni açık ara liderliğe götürmüş, Avrupa'da devam etmeni sağlamış, ama üç maçlık yenilgi, teknik direktörleri Bento'nun ipini çekmeye yetmiş.

Aynı Türkiye'deki gibi değil mi? Pire için yorgan yakmak işte buna denirdi.

Ancak kaderin cilvesi, Olympiakos'un golünün, çoğunlukla Bento'nun 18 kişilik kadrosuna bile giremeyen Cambiasso'dan gelmesi... 36'lık oyuncunun 36'da golü atması ise ayrı bir nüanstı.

Olympiakos'un Beşiktaş ile aynı sınıf takım olduğunu söylemek güç... Ancak maça başlayan takıma, futbol anlayışına ve Şenol Güneş'in kafa yapısına bakıldığında "pireyi deve yapmışlar" demek de güç değildi.

Maça presle başlayan Yunan ekibi, önceliğini Beşiktaş'ı durdurmaya vermişti. Çünkü biliyordu ki, Pire'de gol atamayan bir Kartal olursa, bir de kendisi kazanırsa İstanbul'daki rövanş çok daha kolay geçebilirdi.

Golü buldu ama yedi de Olympiakos... Üstelik ikinci yarı Beşiktaş için güç gösterisi halinde geçti. Ancak kaleci Leali'nin yardımı olmasa Beşiktaş'ın kilidi açabilmesi biraz uzun sürerdi. Leali, adeta "Vatanım sensin" dizisinde Türkler lehine

Yazının Devamı

Antep'in Reis'i

19 Şubat 2017

İlk olarak şunu belirtmek gerek; Medipol Başakşehir, Kasımpaşa maçında kötü oynayıp kaybetti. Ancak Gaziantepspor maçında galibiyet için elinden geleni yaptı, yine (puanlar) kaybetti.

İkinci paragrafta da Gaziantep’i anlatmak gerekir ki; gerçekten de Bülent Uygun’un gelişi, yeni transferlerin monte edilmesiyle takım gibi takım olmuş. Belki Başakşehir karşısında istediklerini oynayamadılar ama istediklerini aldılar. İlk dakikadan itibaren rakip yarı alanda prese geçerek, zirvede yer alan Başakşehir’in oyun kurmaması için çalıştılar. Gerçekten de ilk yarı süresince düşündükleri her şey gerçekleşti. Mustafa Pektemek’in direkten dönen topunu bir kenara koyarsak, işi çok iyi idare etti.

İkinci devre için aynı şeyi söylemek güçtü. Başakşehir daha iştahlı, galibiyet için daha hevesli, Gaziantepspor ise telaşlı görüntüsüyle her an bir gol fırsatı verecekmiş havasındaydı. Ama Reis’in reisliğindeki savunma, taş gibiydi. Uygun’un Fatau’yu kenara alma tercihi tartışılırdı. Çünkü o dakikaya kadar kırmızı-siyahlılarda en fazla verim gösteren futbolcuların başında o vardı.

Gaziantepspor, belki de sıfır puan olarak hesap ettiği bir deplasmandan kârlı olarak çıktı. Başakşehir ise iki haftada

Yazının Devamı

Kara kol!

12 Şubat 2017

Fenerbahçe, Bursa'dan elini kolunu sallaya sallaya çıkmak istiyordu. Çünkü Beşiktaş'ın kaybettiği Kardemir Karabük maçıyla kolu kanadı kırılmış, kupa maçının ardından arayı açmak bir yana, Başakşehir, Galatasaray ve Fenerbahçe ile kol kola gezmeyi tercih etmişti!

Böyle avantajlı bir durum sonrasında galibiyet için kolları sıvayan Fenerbahçe, henüz 22. dakikada Sivok'un uzattığı koluyla penaltıyı buldu. Kaleci Harun uzandı, kolu kısa kaldı.

Lens elini kolunu sallaya sallaya sahada dolaşırken, hızlı hücumlarda ise kol verme görevi Alper Potuk'a aitti. Sol kolda İsmail Köybaşı bir ileri, bir geri derken, Hasan Ali'nin yokluğunu hiç mi hiç hissettirmedi. Keşif kolu olarak sürekli Bursaspor kale çizgisine yakındı. Tıpkı sol açık gibi...

Bursaspor'da ise bir inançsızlık hakimdi. Maça başlarken bile, puan almayı düşünemeyecek kadar ürkek, tedirgin; teknik direktör Mutlu Topçu, bas bas "Atılacağım" diye bağıran Jovic'i çıkaramayacak kadar basiretsizdi. Bu durum az daha puanı yeşil-beyazlıların kollarının arasından koparıp götürecekti.

90 dakikalık dilimde penaltı vuruşuyla birlikte sadece üç kez rakibi yoklayan Bursaspor, hakem Halil Umut Meler'i kafakola(!) almış olacak ki Kjaer'in göğsüne

Yazının Devamı

Fenerbahçe'ye düğün, Beşiktaş'a bayram

23 Ocak 2017

Bir maç düşünün ki, özellikle Fenerbahçe açısından bu kadar kritik olsun. Bırakın yenilgiyi, beraberlik bile, sarı-lacivertliler için belki ligin sonu olacaktı. İlk iki şansından uzaklaşacak, moral bozukluğunun yanında büyük tepkiler oluşacak, Aziz Yıldırım ve yönetimine yönelen eleştiri okları daha da sivrilecekti.

İşte böylesine önemli bir maçı kazandı Fenerbahçe... Hem de bırakın ligi, Avrupa'nın yenilgisiz tek takımı (üst liglerde) Medipol Başakşehir'i mağlup ederek...

Böylesi bir stres altında karşılaşmaya başlayan Fenerbahçe'nin sinir katsayısı da fazlaydı. İstekli ama aceleci, mücadeleci ama telaşlıydı. Bu performans altında yapılan ilk 45 dakikalık süreçte Fenerbahçe, 28'de Ozan Tufan ile golü bulurken, iki takımın da kaleyi bulan tek isabetli şutuydu bu top...

Aslında biraz da şans golüydü. Emre Belözoğlu'na çarpan top, Volkan Babacan'ın şanssızlığı olmuştu. Bu kısmetsizlik belki maç süresince başına bir daha gelmedi ama bu da yetti Başakşehir'in yenilmesi için...

İkinci yarı Başakşehir açısından ayrı bir özellik taşıyordu. Hele ilk 10 dakikalık diliminde maç tek kaleye dönmüş, Fenerbahçe ise sadece skoru korumanın gayreti içerisindeydi.

Hele bir Bülent Yıldırım patentli bir

Yazının Devamı