Gazeteciler ve gazetecilik üzerinde soğuk rüzgarlar esiyor.
Son zamanlarda dikkati çeken gazetecilerin ifadeye çağrılmak yerine evlerinden alınarak götürülmeleri.
Böylece aileleri ve komşuları gözünde de zor durumda bırakılıyorlar.
Bu arada daha önce gözaltına alınmış olan Halk TV yetkilisi Suat Toktaş hâlâ tutuklu bulunuyor.
Sayısız kez tekrarlandı…
Hukukta esas olan tutuksuz yargılamadır.
Ancak günümüzde tutuklu yargılama esas, tutuksuz yargılanma istisna haline getirildi.
İnsanlar ortada iddianame bile yokken tutuklanıyor.
İddianamenin hazırlanması zamana yayılıyor.
Mahkemeye çıkıp serbest kaldığınızda ise zaten haftalarca veya aylarca cezaevinde yatmış oluyorsunuz.
Gazetecilik bir kamu görevidir. Gazetecinin verdiği haber gerçek mi, değil mi, haberin verilmesinde kamu yararı var mı yok mu, buna bakılır. Gazeteci okurlarınca yargılanır. Onu adi suçlu muamelesi yapılarak itibarsızlaştırmak ülkeye yarar getirmez. Ülkenin basın özgürlüğü karnesi böyle uygulamalarla iyiye gitmez, biraz daha sıfıra yaklaşır.
★★★
SÖZ
Basın, milletin ortak sesidir. ...
Basın hürriyetinden doğan sakıncaların giderilme aracı yine basın hürriyetidir.
Atatürk
SENJORJ
İstanbul Kuledibi’nde mütevazı bir hastane vardı: Sen Jorj Avusturya Hastanesi... Burası 152 yıllık bir sağlık kuruluşuydu... Nice savaşlar görmüş, bunca yıl bir biçimde ayakta kalmıştı. Devlet hastanelerinden bir hafta sonrasına randevu verilirken bu hastanede anında gidip muayene olabiliyor, ilaç yazdırabiliyordunuz. SGK geçerliydi. Vizite ücreti 1400 TL gibi görece mütevazı bir rakamdı. İşte bu hastane geçen hafta sonu kapılarını kapattı. 25 doktor ve 90 hemşire işsiz kaldı. Gerekçe “gelirler giderleri karşılamıyor” şeklindeydi. Genel kanı o ki... Devlet istese bir biçimde destek olur bu hastaneyi yaşatabilirdi. Hastane bir vakfa bağlanabilirdi. Nedense verdiği hizmet kadar tarihi önemi de bulunan bu hastanenin kapanmasına göz yumuldu... Şehrin göbeğinde bir hastane daha devreden çıktı.
PATLADI
Top patladı. Adana Demirspor takımı Galatasaray maçında verilen penaltıyı haksız bularak sahadan çekildi...
Hemen belirtelim... Penaltı haksızdı. Hakem yanıldı. Ancak olay bir haksız penaltıdan ibaret değil...
Futbol bir süredir sahadaki oyun olmaktan çıktı. Masa başı kavgaya dönüştü. Her maç sonrası hakemler, MHK, TFF tartışılıyor. Başkanlar birbirine çamur atıyor. Kulüpler futbol sahasında değil masa başında üstünlük sağlamaya çalışıyor. Borç gırtlakta. Kara para lige girmiş durumda. Mafya orada. Siyaset devrede. Taraftar seyir zevkini bir yana bıraktı, “her pahasına maç kazanma” hırsına teslim oldu.
Bu kaos biter işler düzelir mi? Kuşkudayız. Çünkü taraftar da zıvanadan çıktı, her durumda rakibi suçlamak, ayrıcalık beklemek ve bunu hak görmek hayat biçimi oldu.
Futbol şu neşesiz günlerde milyonlarca insanın tek keyfiydi. Onu da elimizden alıyorlar...
HAKEM
Strateji uzmanı Nejat Eslen’den iki öneri...
1. Yabancı VAR hakemleri geldi, şikayetler bitmedi. Üstelik onlara tonla para veriliyor. Peki bu görev neden bizim emekli hakemlere verilmiyor. Nasıl olsa masa başı iş olan VAR hakemliği sahada koşmayı değil deneyimi gerektirmiyor mu?
2. Hakemler neden kuşku duydukları konularda VAR hakemine görüşünü sormuyor. GS - Adana maçının hakemi kuşkulu penaltıda VAR hakemine görüşünü sorsa muhtemelen doğru karar verebilecekti.
ÇAY
Beyoğlu Belediyesi’nin işlettiği Emekli Evi’nin kirasına Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yüzde 392 zam yapıldı. Başkan İnan Güney, “Burada emekliler 1 liraya çay içiyor, bizi zamma zorlamayın” dese de sözünü dinletemedi.
EDİRNE
CHP Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan, TBMM’de Edirneliler adına soruyor:
“Yanı başımızdaki Yunanistan, Bulgaristan ve hatta Romanya vatandaşları sadece kimlikleriyle Edirne’ye geliyorlar, yiyorlar, içiyorlar, mutfak alışverişlerini bile burada yapıyorlar. Edirneliler de o ülkelerin kapısında vize sırası bekliyor; bu ekonomik krizde gidilebilirse tabii. Edirneliler soruyor biz ne zaman bir Bulgar, bir Yunan ya da bir Romanyalı gibi kimliğimizle yurt dışına gidebileceğiz?”
Cevabını kimsenin bilmediği bir soru bu...