Bugünkü vahşet ilk değil.
2014 yılında Hamas üç İsrailliyi öldürmüştü.
İsrail intikam için Filistin halkına ateş ve ölüm yağdırdı.
Yüzlerce Filistinli masumu katletti.
Türkiye ayaklandı.
Şarkıcı Yıldız Tilbe bile patladı:
- Allah Hitler’den razı olsun, bunlara az bile yapmış, ne kadar haklıymış adamcağız, dedi.
Bir İslamcı gazete:
Yerel seçim çekişmesi kızıştı... Partiler ittifak telaşında. Adaylar sahnede. Parti merkezleri ve aslında genel başkanlar çok sayıda başvuru arasından kendilerine göre en uygun adayı seçmeye çalışıyor...
“Adayın şehircilik konusunda bilgisi nedir? Yöneticilik deneyimi var mı? Liderlik yeteneği ne merkezde? Aday olduğu il veya ilçe ile ilgili projeleri var mı? Nasıl bir belediyecilik düşünüyor? Yabancı dil bilir mi?”
Partiler aday seçiminde bu kriterleri öne alacak mı?
Şu ana kadar bu yönde bir arayışın belirtilerine rastlamadık.
Kadıköy eski Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu diyor ki:
- Merak ediyorum, neden yerel seçim öncesi mevcut belediye başkanlarının başarı karnesi konuşulmuyor. Kim ne yapmış, kim neyi yapamamış? Hangi belediyenin ne kadar borcu var? Hangi belediye kaç proje gerçekleştirmiş? Halk kendi belediye başkanı hakkında ne düşünüyor? Bunlar bir kenara bırakıldı, isimler üzerinde yoğun bir tartışmadır gidiyor...”
Aynen öyle...
Şehir halkına refah ve mutluluk getirecek, yaratıcı projeleri olan, yönetim becerisi yü
Hollanda’da çalışan bir dostumuz vardı. Ne zaman telefon açsak durmadan yağan yağmurdan şikâyet ediyordu...
Güneşli havaya hasret kalmıştı...
Bu arkadaşımız eşiyle birlikte iş icabı Dubai’ye taşındı...
Geçende konuşuyoruz…
- En çok neyi özledim biliyor musun?
- Neyi?
- Yağmuru ve serin havayı...
- Yok canım?
Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimi Doktor Devrim Demirel’in Konak Belediye Meclisi adaylığı için görevinden istifa ettiğini yazmış, bu kararı garip bulmuş, bir belediye meclis üyeliği için başhekimlik terk edilir mi, diye sormuştuk.
Sayın Devrim Demirel arayarak bilgi verdi…
Büyükşehir belediyesine ait bir hastane olan Eşrefpaşa’nın başında bulunduğu süreçte sorunları yakından görmek fırsatı bulduğunu, özellikle evde bakım hastalarının çokluğu karşısında şaşırdığını, yatağa bağlı hasta ve ailelerinin çok zor durumda olduklarını anlattı. Özel bakım elemanı tutmak çok pahalıydı. Bakıma muhtaç hastalar büyük ölçüde aile üyelerine yük oluyordu. Sayın Başhekim dedi ki:
- Önce Konak Belediye Meclisi’ne sonra büyükşehir meclisine girersem bu konularda tıbbi bilgi verebilir, evde bakım ve benzer hizmetlerin geliştirilmesi ve tüm ilçelere yayılması için çaba gösterebilirim diye düşündüm. Devlet, belediyelere hastane açma yetkisi vermiyor. Ancak İzmir geçmişte bu yetkiyi
Maliye Bakanlığı’nın Ankara Eskişehir yolu üzerindeki mimari özelliğe sahip binası boşaltılıyor. Gerekçe: Binanın zemininde kayma varmış...
Bina, Halkbank Genel Müdürlüğü olarak yapılmıştı. 1983 yılında açılan yarışmada Mimar Doğan Tekeli ve Sami Sisa’nın projeleri birinciliği kazanmış, inşaat 1991 yılında tamamlanmıştı.
Mimar Doğan Tekeli binanın boşaltma gerekçesine inanmıyor, “Bu bina daha 500 yıl dayanır”, diyor.
Derken, Türk Tarihi Kurumu TTK ve Türk Dil Kurumu TDK binalarının da taşınmasına karar verildi. Her iki bina Ankara’nın simge yapılarından olup 80’lerin mimari anlayışından örnekler oluşturuyor.
CHP Gölge Kültür Bakanı Koza Yardımcı, TTK ve TDK’nın özel korumalı kütüphane ve arşivlerinin taşınma sırasında zarar görebileceğini, gittikleri mekanlarda korunamayacağını söylüyor.
Binalar muhtemelen yıkılacak... Bize sorarsanız... Kararlar bir kez daha gözden geçirilmeli... Ankara dünü olmayan bir şehir haline gelmemeli...
KOPENHAG...
H aber İzmir’den geliyor:
“Eşrefpaşa Hastanesi’nin başhekimi genel cerrah Devrim Demirel, Konak ilçe belediye meclis üyeliği için görevinden istifa etti.”
Tuhaf bir istifa bu...
Ayda bir yapılan meclis toplantısına katılıp, başkanın istediği yönde parmak kaldırıp indirmekten ibaret belediye meclis üyeliği için başhekimlikten istifa edilir mi?
Doktor Devrim Beyin bu kararında herhalde kendisine özgü sebepleri vardır.
Kadıköy’de eski Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt ilçe belediye başkanlığına adaylığını koydu. Kendisini İstanbul ve Kadıköy için canla başla çalışmış bir vekil olarak tanıyoruz. Mevcut Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ve eski vekil Gürsel Tekin de adaylar arasında. Şu ana kadar Kadıköy Belediye Başkanlığı için 14 başvuru olmuş. Maliyeti mi? Adaylar başvuru sırasında 30 bin lira yatırıyor, ilçeye de belli bir miktar bağışta bulunuyor. Özellikle gençler sırf adlarını duyurmak ve geleceğe yatırım yapmak için aday oluyormuş. Beşiktaş Başkanlığı için ise ciddi bir aday var: AKUT eski Başkanı, dağcı ve
Yerel seçimlere 4 aydan az zaman kaldı...
Siyasi partiler adaylarını belirlemeye başladı...
Görünüşte adayları birtakım kurullar seçer, mülakat vs. yapılır. Ama herkes bilir ki, tek ve nihai belirleyici genel başkandır. En çok oyu alabilecek ve genel başkana bağlılığı tartışmasız kişi aday olarak belirlenir.
Belirlenen aday yalapşap bir vaatler listesi hazırlar, halkın önüne çıkar.
Kimse halka bir önceki belediyeden memnun olup olmadığını, nasıl bir belediyecilik istediğini, hangi tesislere ihtiyaç duyduğunu vs. sormaz.
Adayın vaatleri zengindir. Ama çoğunu tutmayacaktır. Halk da bunu bilir. Ama diğer adayların da farksız olduğunu düşünerek:
“Bizim partiden olsun da varsın tutmasın, çalacaksa bizimki çalsın” diyerek oyunu ona verir. Başkan adayları vaatlerinin arasına rant yağması vaadini sıkıştırır. Şehir rantından herkese bir tutam koklatılacağı vaadi gözleri görmez eder. Şehir yağmasına açtığı kapılar, adayın seçilme şansını arttırır. Bu şekilde fakir halkın da iştahı açılır, gözü boyanır.
Sonuç mu? Şehirlerin periş
Osmanlı’da yaygın olan, padişahların bile karar almak için başvurduğu bir yöntem vardı: İstihareye yatmak...
Osmanlı’daki uygulamayı ilkel bulur tebessümle bakardık...
Ancak öğrendik ki...
Hiç de öyle alaya alınacak bir şey değilmiş... Neden yatılırdı istihareye?
Bir işin hayırlı olup olmayacağını öğrenmek için...
Önce iki rekât nafile namazı kılınır. Sonra istihâre duası okunur, yapılmak istenen iş söylenir ve uykuya yatılır. İşin yapılıp yapılmaması gerektiğine, uyku sırasında kalbe ilk gelen duyguya göre karar verilir. İstihâreye yatanın içini ferahlığın sarması hâlinde o işin yapılması uygundur ama sıkıntı ve huzursuzluk basarsa, işin yapılmaması gerekir...”
Gelelim bugüne. Profesör Niyazi Kahveci’nin “Sistemli Düşünme” adlı kitabının 233. sayfasını okuyoruz:
“...Uyumadan önce teknik bilgileriyle bir konu üzerinde düşünme yapılarak uyunursa gece boyunca beyin onun üzerinde düşünür ve çözümler üretir.