Kiralık köşk!

6 Kasım 2018

Halen müze olan İsmet İnönü’nün tarihi Pembe Köşk’ü 2 Aralık tarihine kadar okulların ve halkın ziyaretine açıldı.

Pembe Köşk senede iki defa ziyarete açılıyor ve her seferinde değişik konular işleniyor. Müzede bu yıl, “Cumhuriyet’in İlk On Yılının Hikâyesi, Pembe Köşk’te” konulu fotoğraf ve belge sergisi yer alacak...

Söz açılmışken, Pembe Köşk’ün tarihinden az bilinen bir sayfayı açalım...

Köşkün bir ara kiraya verildiğini pek az kişi bilir... 1960’a doğru İnönü ailesinin damadı Metin Toker iki kez hapse girmiştir.

Birincisinde Özden Toker iki küçük çocuğuyla Pembe Köşk’e gelerek orada kalmıştır. Metin Toker’in ikinci hapse girişinde ise Özden Hanım, evinden ayrılmak istememiş, bunun üzerine İsmet ve Mevhibe İnönü, Ayten Sokak’ta daire kiralamış, Pembe Köşk de o sırada Hindistan Büyükelçiliği’ne kiraya verilmiştir.

İnönü 1961 sonunda Başbakan olunca, Ayten Sokak’ta yaşamaya devam etmiştir.

İnönü ailesi ancak 1962 sonbaharında Pembe Köşk’e geri dönmüştür.

İnönü

Yazının Devamı

Ortaylı açıkladı...

3 Kasım 2018

Değerli tarihçimiz (Mülkiye’den sınıf arkadaşımız) İlber Ortaylı’dan söz ederken “Kartvizitine son olarak Kültür Bakanlığı Danışmanı sıfatını da ekledi” demiştik. Telefonda o tonton sesiyle:

- Yahu Kültür Bakanlığı Danışmanı diye bir şey yok, uyduruyorlar, dedi...

Kültür Bakan Yardımcısı Haluk Dursun çeşitli konularda danışma teklifinde bulunmuş. Ortaylı da “İstediğiniz zaman istediğiniz konuda danışabilirsiniz” demiş. Ancak kadrolu danışmanlık diye bir şey söz konusu olmamış... İlber:

- 70 yaşından sonra devlet memurluğu olacak şey mi, diye gevrek gevrek güldü...

Ortaylı ile ilgili bir başka tartışma da kütüphanesini Cumhurbaşkanlığı’na armağan etmesi malum... Arkadaşımız o konuya da açıklık getirdi:

“Ev kitaplarla doldu taştı. Bir başka daire kiraladım, o da yetmedi. Aradığım kitabı ya da belgeyi bulamıyorum artık. Kütüphane Yıldız Sarayı’nda duracak. İsteyen rahatça oraya giderek çalışacak. Ben de aradığım kitabı orada rahatça bulacağım.”

İlber Ortaylı’nın halen çalıştığı Galatasaray Üniversitesi’ne bağışladığı kitaplardan bir kısmı çıkan yangında yok olmuştu. Anlaşılan kitapları Cumhurbaşkanlığı’na verme kararında o olay da etken oldu.

Kavala davası...

Yazının Devamı

Peki, biz kimiz?

1 Kasım 2018

Bizim ülkenin klasik tartışma konularından biri budur: Türk müyüz, Türkiyeli miyiz? Türk’üm deyince ırkçı mı oluruz? Yoksa ‘Türk’ bütün bir milletin adı mıdır? Döner dolaşır aynı sorulara gelir takılırız...

Kartvizitine son olarak Kültür Bakanlığı Danışmanı sıfatını da ekleyen Prof. İlber Ortaylı, 4 Nisan 2013 tarihinde sütunumuzda da yer alan mesajında bakın ne diyor:

- Türkiye Cumhuriyeti Devleti, binlerce yıllık kadim Türk devlet geleneğinin mirasını devralmıştır...

- 66 yaşında bir tarihçi olarak, bu memleketin Türk ismini ve kimliğini taşımasını istemeye ve bununla onur duymaya hakkım vardır.

- Birilerinin hayran olduğu Fransa’da aydınlar Fransız vatandaşlığıyla iftihar ederler. “Gururluyum, memnunum ve mutluyum” derler.

- Sevin ya da sevmeyin, başka kültürlere saygılı olmak zorundasınız ve bu saygıyı Türkler de bekliyor. Tüm mesele bu.

- Türk olmayan “Ben Türk değilim” diyebilir, kendi kimliğini rahatlıkla söyleyebilir ama birisi Kürt’üm diyecek diye ben Türklükten çıkmam.

- Herkes kendi kimliğine sahip olabilir ama öbürünün kimliğini kaldırmasını isteyemezsiniz. Fransa’da, Rusya’da bunu derseniz gülerler adama.

Yazının Devamı

Cumhuriyet...

30 Ekim 2018

Atatürk Nutuk’ta diyor ki:“Baylar, padişahlıktan (saltanat devrinden) Cumhuriyet’e geçebilmek için, herkesin bildiği üzere, bir geçiş dönemi yaşadık. Bu dönemde iki düşünce ve görüş birbiriyle durmadan çarpıştı. O düşüncelerden biri, padişahlığın sürdürülmesi idi. Bu düşünceyi benimseyenler belli idi. Öbür düşünce, padişahlığa son vererek cumhuriyeti kurmaktı. Bu, bizim düşüncemizdi...”

Cumhuriyet kurulurken var olan bu çatışma sonrasında da hiç dinmedi.

Saltanat yanlıları, Osmanlı özlemcileri sonraki yıllarda kâh gizli kâh açık.. Kâh şu veya bu şemsiye altında mücadeleyi sürdürdüler. Atatürk, Cumhuriyet, laiklik, ulus devlet gibi kavramlar hep hedefte kaldı... Ülke hâlâ sonuçsuz tartışmalarla enerji ve vakit kaybediyor.

Bu ülkeye yakışan, Atatürk’ün deyimiyle ileriye, daima ileriye bakmaktır.

Atatürk’e ve onun en büyük eseri olan laik ve demokratik Cumhuriyet’e sahip çıkmak Türk milletinin tarih önündeki en büyük sınavıdır. Kurucular tarafından aynı zamanda ‘demokrasi’ anlamında kullanılan Cumhuriyet bu ulusa verilmiş en büyük armağandır. Kutlu olsun... Çok yaşasın...

Prens Selman...

Cumhurbaşkanı Erdoğan kesin kanıtlara sahip olmadığı için veya politik nedenlerle konsolosluk

Yazının Devamı

Fındık kabuğu...

20 Ekim 2018

CHP, HDP ve İyi Parti, MHP’nin verdiği “Fındık sorunlarının araştırılması” konusundaki önergeyi destekleyerek AKP’ye uzun zamandır özledikleri çalımı atabilirlerdi. Oylama gündüz saatlerinde yapılacaktı. MHP’nin yanında CHP, İyi Parti ve HDP kendi milletvekillerini Meclis’e getirerek konuyu Meclis’ten geçirebilirdi. MHP ile birlikte muhalefetin toplam milletvekili sayısı 306, AKP’ninki 290 idi... Oylama yapıldı... Ve önerge muhalefetin 135 oyuna karşılık AKP’nin 155 oyuyla reddedildi.

Muhalefetin 171 milletvekili bir zahmet Meclis’e gelip oylamaya katılmamıştı. 20 milletvekili bile katılsa oylama muhalefetin lehine bitecekti. Ancak anlaşılan daha önemli işleri çıktı, gelemediler!

2019

Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümü olan 2023 adeta tılsımlı bir tarih oldu... Bir dönüm noktası ilan edildi. Sık sık sözü ediliyor.
Ancak emekli öğretim üyesi Ahmet Özer anımsatıyor... “Daha önce çok önemli bir yıl dönümü var; 2019...
Atatürk’ün doğumunun ve Samsun’a ayak basışının 100. yıl dönümü...
Cumhuriyet’in ilk adımlarının atıldığı tarih... 19 Mayıs’ın 100. yılı için bir kutlama hazırlığı yok mu?”

SAYIMIZ SUYUMUZ...

Yazının Devamı

Öğrenciler âlemi!

18 Ekim 2018

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ODTÜ mezuniyet töreninde ‘Tayyipler Âlemi’ diye karikatürlü pankart açtıkları için gözaltına alınan ve bir ay hapis yatan öğrencileri Beştepe’de çaya davet etti. Onlarla sohbet etti.

Bir devlet gençlerini olur olmaz cezalandırmak, ezmek, susturmak yerine onlarla diyalog kurar, onlara baba gibi davranır.

Cumhurbaşkanı’nın daveti bu açıdan çok olumlu bir girişimdi.

Cumhurbaşkanı açtığı davadan da vazgeçti.

Jestler güzel... Bu jestler örnek olur mu?

Bugün hapishanelerde Adalet Bakanlığı rakamlarına göre 70 bin tutuklu ve hükümlü öğrenci var. Tutuklanan öğrenciler önce okuldan uzaklaştırma alıyor. Hüküm giyince disiplin cezası alarak okuldan atılıyorlar. Aileleri, çektikleri üzüntü bir yana ziyaretler için maddi külfete katlanmak zorunda kalıyor. Bu kimi tweet attığı, kimi okulda öğrenci kavgasına karıştığı, kimi demokratik gösterilerde yer aldığı için tutuklu. Cumhurbaşkanı ODTÜ öğrencilerine yaptığı jestle diğer öğrencilerin durumunu da hatırlatmış oldu.

Onlar da kuşkusuz affedici bir tavır bekliyor...

Çok sözü edilen af eğer öğrenciler için çıkarsa eminiz sağduyulu hiç kimse bundan rahatsız olmayacaktır...

Yazının Devamı

Atatürk uyarmıştı!

16 Ekim 2018

Atatürk 1 Mart 1922’de BMM’nin üçüncü toplanma yılını açarken konuşuyor:

“Efendiler! Bugünkü uğraşmalarımızın gayesi istiklali tamdır... İstiklalimizin tamamiyeti ise ancak mali istiklal ile mümkündür. Bir de devletin maliyesi istiklalden mahrum olunca, o devletin bütün hayat kollarında istiklal mefluçtur.”

Ekonomik dışa bağımlıysa, hiçbir alanda bağımsız ülke gibi hareket edemezsiniz. Atatürk bunu söylüyor. Ne var ki ölümünden sonra bu ilkeler çok çabuk unutulmuştur...

***

Yıl 1957... Cumhurbaşkanı Celal Bayar konuşuyor:

“Memleketimizde Amerikalıların ilerleyişleri seyrini takibe çalışmaktayız. Öyle ümit ediyoruz ki 30 sene sonra mübarek memleket 50 milyon nüfusuyla bir küçük Amerika olacaktır.”

ABD’nin dostumuz olduğu... Ülkemizi kalkındırmak için cömert yardımlar yaptığı... Bakanlıklarımıza uzmanlar, okullarımıza süt ve peynir gönderdiği, bu dostluk sonucu ülkemizin Küçük Amerika olacağı en yüksek ağızlardan Türk halkına anlatılmıştır...

Zaman zaman soruluyor:

Yazının Devamı

İnönü ve bayrak!

13 Ekim 2018

İsmet İnönü kimdi? Bayrağa saygı konusunda tavrı neydi?

İşte size bir İsmet İnönü ve bayrak hikâyesi...

Lozan günleri... Tarih 10 Mayıs 1923... Konferanstaki Rus delegesi Vorovski kaldığı otelde vurularak öldürülmüş, ortalık karışmıştır.

Vorovski’nin vurulmasından üç gün sonra İsmet İnönü’ye de bir suikast yapılacağı ihbarı alınmıştır. Almanya’daki Taşnak ve Hınçak merkezlerinden iki suikast timinin İsviçre’ye geçtiği duyulmuştur.

Bu ihbarlar üzerine İsviçre makamları koruma tedbirlerini artırmışlardır. Gerisini Bilal Şimşir’in “Bizim Diplomatlar” adlı kitabının 174’üncü sayfasından okuyalım:

“...Lozan Polis Müdürü Jaquiard, İsmet Paşa’ya geliyor ve:

“Paşa hazretleri, diyor, Ermeni çetelerinin size bir suikast yapacaklarını biz de haber aldık, görevimiz sizi korumaktır. Ancak sizden bir ricamız var; ilk önlem olarak konferans salonuna gidip gelirken otomobilinizden Türk bayrağının kaldırılmasını rica ediyoruz.”

Paşa bu öneriye şiddetle karşı çıkıyor ve:

Yazının Devamı