Her gün 120 bin yeni parçanın yüklendiği müzik platformları neden alarmda? Neden şarkı sayısı hızla artıyor, daha da önemlisi bu kadar şarkıyı kim üretiyor ve yüklüyor?
2023’ün ilk üç ayında Spotify, Apple ve YouTube Music’e yüklenen yeni şarkı sayısı yaklaşık 10 milyon. Yani her gün yaklaşık 120 bin yeni şarkı stream platformlarına giriyor ve dinleyicisini arıyor. 2022’de 93 bin 400 olan günlük yeni şarkı rakamı 2023’ün ilk üç ay verilerine göre yüzde 28.5 artmış. 2023 tamamlandığında 43 milyon yeni şarkının platformlara eklenmiş olacağı tahmin ediliyor.
43 milyon şarkı. Dünyada bir müzisyen patlaması yaşanıyor, herkes ne kadar yaratıcı, yaşasın müziğin demokratikleşmesi falan… Ama bu doğru değil.
Bu rakamın büyük kısmı jenerik sanatçı hesaplarından yüklenen durum ve mod müzikleri. Sabah kahvaltısında caz, akşamüstü latin pop, evde dinlenirken bossanova, uyku müzikleri, meditasyon için new age ve bunun gibi yüz binlerce isim altında sanatçı hesapları ve neredeyse her gün yayınladıkları içerikler var. Asansör müziği ya da ‘muzak’ denen işler, yeni yüklenen müziklerin büyük kısmını oluşturmaya başladı. Yani artışı yeni nesillerin yaratıcı olmasına ve bu yaratıcılığı insanlıkla paylaşma imkânlarının çoğalmasına bağlamak yanlış analiz. Jenerik müzik albümlerinin kimilerinde sadece üç akordan ibaret klavye arpej çeşitlemeleri var.
Sayıları çoğalan köpeğiniz için caz, evde yalnız kalan köpeklere new age, köpeğiniz için rahatlatıcı müzikler gibi dümdüz isimler altında üretilen albümler de çoğaldı. Bunlar da son derece jenerik ve köpekler için neler üretildiğine inanamazsınız.
Jenerik müzikçilik çoğu zaman müzik olarak kabul edilemeyecek işler de yayınlıyor. Mesela orman sesleri. Dalga sesleri. Uykuya yardımcı olacak white noise albümleri. Göl kıyısından kuş sesleri, rüzgâr sesleri… Aklınıza gelebilecek her türlü ses ve sound’u albüm formatında paketleyip yüklemek mümkün.
Asansör müziği diye tabir edilen fon müzikleri, restoranlarda çalınmak üzere kaydedilmiş caz, latin temaları, uyku ya da meditasyon müzikleri, okyanus sesleri vesaire eskiden de vardı elbette. Ama hiç bu kadar tekdüze, özensiz ve renksiz olmamışlardı. Bu yapılan işi şarkı bestelemek değil, ses içeriği oluşturmak ya da üretmek şeklinde tanımlamak daha doğru. İşte burada yapay zekâ devreye giriyor.
Son dönemde jenerik işlerin sayısında yaşanan astronomik artışın nedeninin, platformların ödeme sistemini manipüle etmeye yönelik yapay zekâ destekli girişimler olduğu yavaş yavaş anlaşılıyor.
Her gün binlerce hesaptan on binlerce bahsettiğim özelliklerde içerik yükleniyor ve bu içerikler sahte dinlenmelerle beslendikçe bu sanatçı olmayan sanatçı hesaplarına ödenmek üzere telif ödemeleri oluşuyor. Yani yapay zekâyı kullanarak içerik üret, bunları sisteme yerleştir. Sonra sahte dinlenmelerle telif çiftlikleri oluştur. Platformları kendine borçlandır.
Bunun için herhangi bir çabaya, bilgiye de gerek yok. ChatGPT’ye tez yazdıran, marketing planı yaptıran, sunum hazırlatan bir sürü insan var. Bu da onun gibi bir şey neticede.
Sahte sanatçı, sahte içerik
Bu konuyla ilgili geçen hafta Deezer CEO’su Geronimo Folguera bir açıklama yaptı. Yapay zekâ tarafından üretilen içerikleri bulup ayıklayan bir program geliştirdiklerini söyledi. Bu açıklamayı duyunca önce herkes, yapay zekâ yazımıyla üretilen sahte vokalli şarkıları kastettiğini düşündü Folguera’nın. Bir süre önce sahte The Weeknd ve Drake düeti yayınlanmış, firmaların uyarısıyla platformlar tarafından sistemden kaldırılmıştı bu yapay zekâ üretimi içerik. Ancak dert bu içerikleri teşhis etmek değil. Folguera’nın asıl işaret ettiği yapay zekânın yaratacağı sahte sanatçılar ve onların üreteceği sahte içerikler. Yapay zekâ sanatçı tanınmış olunca fark ediliyor ama tanınmamış bir hesabın sisteme yüklediği yapay zekâ ürünü içeriği bulup çıkarmanız mümkün değil.
Folguera, BBC’ye yaptığı açıklamada her gün binlerce sahte hesabı, içeriği ve sahte stream’i sistemden kazıdıklarını anlatıyor. Hatta Deezer’ın Universal’la sadece bu sebepten telif ödeme sistemini yeniden düzenlemek için masaya oturduklarını söylüyor.
Bunu biraz anlatayım. Mevcut sistemde platform sanatçılara içeriklerinin tüm stream rakamıyla orantısına göre ödeme yapıyor. Yani diyelim Taylor Swift tüm dinlenmelerin yüzde 10’unu gerçekleştirdiyse, platformda oluşan tüm stream gelirinin yüzde 10’unu alıyor. Bu durumda yapay zekâ tarafından üretilen içerikler ekstra stream yaratıyorsa bu Taylor Swift’e yapılan ödemenin artacağı anlamına gelir. Ve bu küçük sanatçıların kaybı demek. Çünkü hâlihazırdaki sistemde de Taylor Swift dinlemeyenler ödedikleri aboneliğin yüzde 10’unu bu sanatçıya vermiş oluyor. Yapay zekâlı içerikler bu adaletsizliği derinleştiriyor. Platforma da ek maliyet çıkarıyor.
Yapay zekânın her alanda hukuki düzenlemelerle regüle edilmesi bugün hükümetlerin önemli bir meselesi. Bu konudaki ilk uluslararası zirve İngiltere’de sonbaharda yapılacak. Ve konu işte bu ve bunu gibi meseleler olacak. Çünkü etkilenen sadece platformlar değil. Yapay zekâ çok farklı şekillerde insanları işsiz bırakabilir, fakirleştirebilir, belli meslekleri tarihe gömebilir.
Ne dinlesek?
Bosphoroots ve Kamufle’nin reggae’si “Bomboklan” pek güzel, serin, rahatlatıcı. Altyapıda reggae oldu mu en sert sözler bile böyle ferah ferah dinleniyor.
“I Inside the Old Dying”, PJ Harvey’nin pek yakında yayınlanacak albümünden yeni bir single.
Christine and the Queens yeni albümü “PARANOIA, ANGELS, TRUE LOVE”ı yayınladı. Madonna da konuk olarak yer alıyor.
Fransız elektro ikilisi Ko Shin Moon ve Melike Şahin’in ortak çalışması “Isyan” kulağa hoş geliyor.
Sena Şener’in yeni şarkısı “Kaybettiklerimi Geri Ver”le rock tedavisi mümkün. Gitar sound’unu özleyenlere.
“Olmuyo Böyle”, İkiye On Kala’nın bu hafta yayınlanan yeni şarkısının adı. Yaz akşamlarında romantik romantik dans etmek isteyenler hedeflenmiş. Sanırım.
Geçenlerde biri bir rapçi için ‘beach rapçisi’ demişti ve bu laf hoşuma gitmişti. İşte beach rapçisi adaylarından Çakal’ın yeni şarkısının adı “Aşk Olsun”. Hip hop sahnesine tekme tokat giren rapçiler bir süre sonra romantikleşmiyor mu, en sevdiğim dönüşüm bu.