Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kızımla ilk kez sinemaya gittim geçen hafta sonu. “Baba, Spider-Man’e gitmek istiyorum” diye geldi. Şu ana kadar hiç sinemaya gitmeyen biri için kararlı bir talepti, hayır diyemedik. Bir bildiği vardır dedik, salona girdik.

Spider-Man’in yeni filminin adı, “Spider-Man Across the Spider-Verse” gibi uzunca bir şey. Ama benim  için hepsi aynı. Örümcek Adam. Biraz dedim kızıma bilgi vereyim filmden önce. Patlamış mısırlarımızı aldık. Tam başlayacağım anlatmaya “Radyoaktif örümcek ısırınca süper güçlere sahip oldu” diye bütün detayları döküldü. Dersine de çalışmış.

Haberin Devamı

Koltuğumuza oturduk. Meğer bu sinemada siparişleri ayağınıza getiriyorlarmış. Çok kibar bir genç garson menü getirdi. Hamburger bile var. 45 dakika süren reklam faslını gole çevirmeyi başarmışlar anlaşılan. Reklamlara bakarken yemeğini de söylüyorsun. İyi dedik verdik siparişimizi. Reklamlar bitti. Film başlamadan bizim kibar garson salonun önüne geldi, herkese sinemaya geldiğimiz için teşekkür etti. “Bu unutulan bir alışkanlık maalesef” dedi. Tanımadığımız insanlarla film seyretmenin heyecanından bahsetti. Ben içimden, “Birader senin yaşın kaç, bana gelmiş sinema övüyorsun. Evde bilgisayar başından kalkmayan senin kuşağın değil mi ki” dedim ama tabii çocuk haklı, sinemayı kaybetmemek lazım. Kuşakların ne önemi var.

Kızım sayesinde geldim ve fark ettim ki uzun zaman olmuş sinemaya gitmeyeli gerçekten ve özlemişim. Sinema da değişmiş ama görmeyeli. Mesela işte buradaki gibi yeme içmeli “event”imsi bir şey haline gelmiş. Ayrıca şunu öğrendim, mesela hafta sonu belli tatil merkezleriyle, otellerle anlaşıyor sinemalar. Buralarda açık hava sinemaları kuruyor ve büyük şehirlerden paket sinema turları satıyorlar. Hafta sonu bir ormanın içinde kurulan açık hava sinemasında klasiklerden iki ya da üç film izleyip kalan zamanınızda spa’ya falan girip masaj yaptırıyor ya da doğa yürüyüşleri yapıyorsunuz. Anladığım kadarıyla, Kovid döneminde iyice darboğaza giren sinemalar toparlanmak için sadece salona seyirci beklemekle kalmıyor, aktif olarak seyirciyle buluşmaya çalışıyorlar. Hafta sonu sinema tatili ilginç bir fikir.

Haberin Devamı

İngiltere gibi görece gelir düzeyinin yüksek olduğu ve eğlenceye bütçe ayrılabilen bir ülkede bu tip işler daha olası biliyorum. Ama Türkiye’deki sinema krizini aşmak için belki de bir iki ışık yakacak fikirler bunlar.

Örümcek Adam’a gelince. Hepsi aynı dedim ya başta. Öyle değil. Bu sanırım şu ana kadar seyrettiğim en iyi Örümcek Adam filmi. Harika bir animasyon, inanılmaz bir görüntü zenginliği, çok detaylı ve uçları birbirine ustaca bağlanan bir senaryo.

Her şey bir yana, bu filmdeki hikâyeyi anlatanlar, sanırım gelecek dediğimiz şey nasıl olacak çok derinden yakalamışlar. Etnik ve kültürel kimlikler, teknoloji, gerçeklik, sanal gerçeklik, yeni kuşakların olaylara ve yaşama bakışı açısından okunması ve analiz edilmesi gereken çok fazla mesaj ve alt metin var. Dünya nereye gidiyor diye merak eden varsa bu filmde yer alan kodları çözerek işe başlayabilir. Bir üçlemenin ikinci filmi bu. Bir film daha gerekecek bitirmek için.

Haberin Devamı

Sinemanın en çok nesini özlemişim biliyor musunuz değerli okurlar, o dışarı çıkınca sersem sersem sağa sola baktığınız, filmin dünyasıyla gerçek dünya arasına bocaladığınız bir iki dakika süren arafta kalma halini. Televizyonların ya da bilgisayar ekranlarının veremediği bir his.

Araftan kurtulduk. Serin İngiliz yazında donma pahasına yazlıklarını sergileyen Londralıların arasından hafif ürpererek evimize yürüdük. Kızım sinemayla tanışırken ben de eski bir dostu görmüş gibi oldum. Ara sıra da olsa sinemaya gidin, eski dostu ihmal etmeyin.