Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Kraliçe 2. Elizabeth, atların yanı sıra otomobillere de hayli ilgi duyan bir kişilikti. Zaman zaman arazilerinin sınırları içinde direksiyona geçen Kraliçe’nin ilk tercihi Land Rover’dı

İskoçya’daki Balmoral Kalesi’nde 96 yaşında hayatını kaybeden ve İngiltere tarihinin “en uzun süre tahtta kalan hükümdarı” olarak da tarihe geçen Kraliçe 2. Elizabeth, 70 yıllık görev süresi boyunca pek çok özelliğiyle haberlere konu oldu. Giyimi, atlara olan ilgisi ve daha nicesiyle Birleşik Krallık’ın olduğu kadar dünyanın da dikkatlerini üzerine çeken 2. Elizabeth, otomobil tutkusuyla da aynı zamanda “yolların kraliçesi” diye biliniyordu.

Haberin Devamı

Garajında 10’dan fazla farklı markalarda (ama mutlaka İngiliz) otomobili bulunan Kraliçe, Land Rover’ın sadık bir tutkunu olarak tanınıyordu. Çevrecilikten olduğu söylense de kimileri tarafından “cimrilikten” ötürü lüks makam araçlarını LPG’li yaptıran Kraliçe, çoğu zaman şoförlü olarak seyahat etse de, kraliyet mülklerinin arazisinde direksiyona geçmekten, hatta çocuklarını ya da misafirlerini gezdirmekten büyük keyif alıyordu. Üstelik ölümünden kısa süre öncesine kadar. Bununla birlikte Kraliçe’nin geçerli bir pasaportu olmadığı gibi ehliyeti de yoktu... Çünkü buna gerek de yoktu!..

Yolların da kraliçesiydi

Suudi Kral şaşırdı!

Ehliyeti olmaması, onun “acemi sürücü” olduğu anlamına gelmiyordu elbette. Zira o, usta sürücülüğüyle ve mekanik bilgisiyle de tanınıyordu. Hatta beni bu yazıyı yazmaya iten de, onun, bir klasik Ferrari’nin yağ çubuğunu kontrol ederken çekilmiş fotoğrafıydı. Çünkü kendisi, 2. Dünya Savaşı sırasında kamyon tamirciliği yapıyordu. Evet, aynen öyle!

“İyi sürücüydü” dedim ya, bunun bir anısı da var. 1998’de Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ı (o zamanlar veliaht), Kraliyet Ailesi’nin ikametgahı Balmoral Kalesi’ne öğle yemeği için davet eden Kraliçe, yemek sonrası 50 bin hektarlık arazide misafirini gezmeye çıkmayı teklif eder. Abdullah, öndeki yolcu koltuğuna kurulur ve makam şoförünün gelmesini bekler. Ancak Kraliçe direksiyona geçip oturur, aracı çalıştırır ve hızla arazide yol almaya başlarlar. Kraliçe’nin aracı kullanıyor olması bir yana, virajları süratli almasından rahatsız olan Abdullah, tercüman aracılığıyla 2. Elizabeth’i uyarır: Lütfen biraz yavaşlasın ve yola konsantre olsun... Suudi Arabistan’da yakın zamana kadar kadınların otomobil kullanması yasaktı, biliyorsunuz...

Haberin Devamı

Yolların da kraliçesiydi

İllaki İngliz olsun

Az önce de belirttiğim gibi, Kraliçe 2. Elizabeth, İngiliz otomobillerine düşkündü. Bu nedenle İngiliz markalarının üretimlerine de önem veriyordu. O dönemde tamamen İngiliz markası olan BMC’nin Türkiye’deki yatırımına da büyük ihtimam gösteren Kraliçe, bu yüzden İzmir’e fabrika açılışına gelmiş, hatta burada ilk üretilen minibüslerden birine binerek tesisi gezmişti.

Land Rover ve Jaguar ise, onun favori markalarıydı. Zira onu Land Rover’ların direksiyonunda görmek, artık sıradan bir hal almıştı. Her ne kadar, bir dönem İngiliz Vauxhall’ın stationwagon modellerini kullansa da, Land Rover aşkı, askerlik döneminden geliyordu. Ayrıca babası da, Land Rover’ın bir hayranıydı ve bunun da etkisi vardı. Firma da her zaman bunu bilir, Kraliçe’yi yeniliklerden haberdar ederdi. Nitekim genel olarak eski nesil Defender 110 kullanan Kraliçe, son olarak Range Rover ve yeni nesil Defender’ı da deneyimlemişti. Kraliçe, aynı zamanda eşi Philip’i de bu konuda ikna etmiş olacak ki, Philip ölümü halinde kendisini taşıması için eski nesil bir Defender’ı “kendi cenaze aracı” olarak fabrikada yaptırtmıştı. Nitekim de öyle oldu...

Haberin Devamı

Yolların da kraliçesiydi

Kraliçe versiyonu!

Pek çok İngiliz markası, “Kraliyet Garantisi”ne sahipti. Yani adeta Kraliçe’nin kefaleti altındaydı, çünkü o da kullanıyordu. Land Rover gibi Jaguar, Aston Martin, Bentley ve onun lüks modellerini üreten Daimler, hatta şimdilerde Opel’in ve Stellantis Gurubu’nun çatısı altına giren Vauxhall gibi... Bu markalar, tanıtımlarında araçlarının Kraliçe tarafından bile kullanıldığını rahatça söyleyebiliyor, onu referans gösterebiliyordu. Bir tek Rolls-Rolce böyle bir garanti taşımıyordu. Ki, Kraliçe ve eşi Prens Philip 1950’de bir Rolls-Royce Phantom IV satın almış olsalar da. Bu araca, son olarak Kraliçe’nin cenazesinde yeni Kral Charles binmişti. Yani garajın en değerlisi...

Yolların da kraliçesiydi

Bununla birlikte İngiliz firmaları, Kraliçe’nin otomobil sevgisini bildiklerinden olsa gerek, onun adına özel versiyonlar üretiyordu. Tıpkı süper spor otomobil üretici McLaren’ın, Kraliçe’nin 70. görev yılı için “tek bir adet” ürettiği Artura gibi... Yolların Kraliçesi mutlaka hep hatırlanacak otomotiv dünyasında, sonsuza kadar...