MAN’dan ‘büyüme’ sinyali

Son dönemde ardı ardına küçülme sinyalleri veren Alman otomotiv devleri, yeniden yapılanmaya gidecek. VW bünyesindeki MAN’ın da, bu çerçevede Avusturya’daki operasyonlarını Türkiye ve Polonya arasında paylaştıracağı konuşuluyor

Bu köşede sıkça dile getiriyoruz. Son dönemlerde elektrikli araçlara geçiş ve dijitalleşme, hantal yapılara sahip otomotiv firmalarını bir hayli yordu. Yormakla da kalmadı, parasal açıdan adeta “cüzdanlarını inceltti” diyebiliriz. Bunun üzerine bir de yeni tip koronavirüs salgını eklenince, firmaların tüm hesapları alt üst oldu. Zira üretim süreçlerinden kapasiteye, taleplere kadar pek çok parametre değişti, değişim yapılması gereğini ortaya koydu. Bu da firmalara ek yük getirdi.

Yukarıda belirttiğim nedenlerden ötürü rekabet güçleri azalan şirketler, şimdilerde küçülme, sadeleşme ve organizasyonlarını yeniden yapılandırma gibi zorunluluklarla karşı karşıya kaldı. Özellikle de Alman otomotiv devleri. DW Türkçe’nin haberine göre hükümetin yaklaşık 10 gün önce düzenlediği otomobil zirvesinden istedikleri desteği alamayan otomotiv ve tedarik sektörünün devleri, tasarruf açıklamaları yaptı. Continental, küresel bazda 30 bin çalışanıyla vedalaşacağını, MAN ise tasarruf ve yapısal dönüşüme giderek. 9 bin 500 işçi çıkaracağını açıkladı.

Henüz netleşmedi

Yine aynı siteye özel demeç veren sendika temsilcileri, yapısal sorunların koronavirüs ile birlikte arttığını kaydederek, işten çıkarmaların yaygın olacağını, bazı yerlerde tesis kapatmaların gündeme gelebileceğini belirtmiş.

Bunun, Türkiye açısından etkisi tartışılır olsa da, geçtiğimiz günlerde MAN’ın Avusturya’daki Steyr tesisinde bulunan “iş konseyi”nin yöneticisi Erich Schwarz, Avusturya basınına, şirketin küçülme kararlarına ilişkin açıklamalarda bulundu. MAN yönetiminin, Avusturya’daki tesisi 2023 yılına kadar kapatmayı istediğini belirten Schwarz, buradaki üretimin Türkiye ve Polonya’ya kaydırılmasının düşünüldüğünü bildirdi.

TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kanca da, DW Türkçe’ye verdiği demeçte aynı konuya değinerek, MAN’ın Steyr’deki tesisini Türkiye’ye kaydırabileceğini söylemişti. MAN ve Mercedes gibi şirketlerin Türkiye’deki üretimlerinin başarısına değinen Kanca, bu nedenle fabrikanın kısa zamanda Türkiye taşınmasının kendisini hiç şaşırtmayacağını belirtmişti.

MAN ise bu konuda resmi bir açıklama yapmamış henüz. Ancak birkaç hafta önce şirketin bazı konularda tasarruflarda bulunacağını, bazı tesislerini de yeniden yapılandıracağını bildirmişti. MAN, bu konuları İş Konseyi ile tartışacağını da vurgulamıştı.

Türkiye’de sadece MAN ve Neoplan markalı otobüslerin üretimini yapan Ankara’daki fabrika, 1966’da markanın Almanya dışındaki ilk üretim tesisi olarak dikkat çekmişti. Steyr fabrikası ise, daha çok özel amaçlı ve elektrikli kamyonlar üzerine uzman. Tesis, aynı zamanda tüm MAN fabrikalarına boyanmış plastik parça temini de yapıyor. 2 bin 500’e yakın çalışanı olan tesis, aynı zamanda MAN’ın Ar-Ge’sine önemli katkılar sağlayan bir birime de sahip.

Altı Toyota, üstü Suzuki

Japonya’nın önemli üreticilerinden Suzuki, Avrupa’da emisyon engeline takılmamak amacıyla Toyota ile işbirliğine girişti.  Suzuki, Toyota ile giriştiği işbirliği sayesinde bazı Avrupa pazarlarında “hibrit” araç satışı gerçekleştirecek ve böylece çevreci kimliğini güçlendirmiş olacak.

Daha önce Toyota’dan yine hibrit teknolojiye sahip RAV4 temelinde olan ve farklı ön görünümüyle fark yaratan “Across”u alan Suzuki, bu kez de yine hibrit bir model olan “Corolla”yı alacak. Ön tasarımında Suzuki’ye özel tasarım farkları bulunan araç, Avrupa’nın bazı pazarlarında bu yılın sonuna kadar “Swace” adıyla ve şimdilik sadece station wagon kasa tipiyle satılacak.

Toyota ile Suzuki, geçtiğimiz yıl bin endüstriyel ortaklık kurmuş, hatta Toyota, kendisinden hayli küçük boyutlu olan Suzuki’den yüzde 5 hisse almıştı. Suzuki, Avrupa’da ortalama karbondioksit salım değerlerini düşürmek için, Toyota temelli hibritlerden faydalanmış olacak.

Bununla birlikte Toyota da, Hindistan ve Afrika’da daha başarılı olabilmek için Suzuki’den araç alıyor. Nitekim Toyota, Hindistan’da Suzuki Baleno’yu “Glanza” adıyla satarken, yakın zamanda Vitara’yı da “Urban Cruiser” olarak pazara sunacak. Hatta bu aracın, Afrika’da da satılması gündemde.

Mitsubishi’den Avrupa kararında geri adım mı?

Japon otomobil üreticisi Mitsubishi, rekabetin yoğun oluşu ve para kaybetmesi nedeniyle Avrupa pazarından ayrılacağını duyurmuştu birkaç ay önce. Ancak bu kez “kısmen” de olsa geri adım atmış görünüyor. Nitekim Mitsubishi’nin, crossover modeli Eclipse Cross’un dışarıdan şarj edilebilir (plug-in) hibrit versiyonunu, başta Almanya olmak üzere önümüzdeki yıldan itibaren Avrupa pazarında satışa sunacağı konuşuluyor. Her ne kadar firma, henüz resmen bunu açıklamamış olsa da, bazı kaynaklar, hibrit Eclipse Cross’la Almanya, Fransa ve İtalya pazarlarının hedeflendiğini belirtiyor. Bu da, ilk açıklanan çekilme kararından farklı.

Bilindiği gibi Renault-Nissan ittifakına katılan Mitsubishi, bu ittifakın aldığı karar doğrultusunda, sadece “en iyi olduğu pazarlara” yoğunlaşacağını bildirmişti.

Adeta ‘uçan İsveçli’

İlginç otomobilleriyle kendisine yer edinen İsveçli süper spor otomobil üreticisi Koenigsegg, dünyanın ilk “mega GT otomobili” olarak nitelediği Gemera’yı tanıttı. Fiyat, güç ve lüks anlamında da “mega” olarak nitelenebilecek Gemera’dan, sadece 300 adet üretileceği, fiyatının da 1 milyon dolardan fazla olacağı belirtiliyor.

Dört kişilik olan, benzinli motorunun yanında 3 adet de elektrik motoruyla donatılan hibrit teknolojili Gemera, Koenigsegg’in açıkladığına göre toplamda 1.700 HP güç barındırıyor. Bunun 600 HP’si 2.0 litrelik 3 silindirli benzinli motordan, kalanıysa ikisi arkada ve biri önde bulunan elektrik motorlarından geliyor. Yine üreticinin söylediğine göre otomobilin 0-100 km/s hızlanması 1.9 saniyede gerçekleşirken, maksimum hızı da yaklaşık 400 km/s. Kesinlikle Koenigsegg öyle diyor...

Donanımları mı? Şimdi tek tek saymayalım isterseniz... Ama neredeyse her şey var...

TOGG’un üretiminden Akdaş sorumlu olacak

Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG), üretim konusunda hazırlık çalışmalarını sürdürürken, bu sürecin başına da, otomotiv sektöründe 20 yılı aşkın deneyime sahip Murat Akdaş’ı getirdi. Son olarak, 1997 yılında çalışmaya başladığı Honda Türkiye’de Fabrika Direktörlüğü görevini yürüten Akdaş, TOGG’da “inşaat proje yönetimi, üretim operasyonları, üretim mühendisliği, üretim kalitesi, malzeme yönetimi ve çalışma ilişkileri”nden sorumlu olacak.

Ekspertiz yönetmeliği yoğunluk getirdi...

Türkiye’de 62 ilde, 160 noktada hizmet veren oto ekspertiz şirketi Pilot Garage’ın Genel Koordinatörü Cihan Emre, 1 Eylül’den itibaren ikinci el oto alım-satımında ekspertiz raporu zorunluluğu getirilmesiyle yoğunluk yaşandığını belirtti. Talebin zamanla daha çok artmasını beklediklerini belirten Emre, “Eylül ayının başından itibaren ilk 15 günde genel olarak oto ekspertiz noktaları girişlerinde, geçtiğimiz ağustos ayının aynı dönemine göre ÖTV artışına rağmen yüzde 20 artış gözlemledik. Fakat endişemiz, ikinci el oto fiyatlarındaki istikrarsızlık ve sürekli yükselişin uzun vadede tüm otomotiv sektörünün büyümesini sekteye uğratması” dedi.

30 yıl içinde petrol talebi düşecek...

Dünyanın önde gelen petrol şirketlerinden BP, geleceğin enerji trendlerine ışık tuttuğu “Enerji Görünümü Raporu”nun yenisini yayınladı. Söz konusu raporda üç senaryo dahilinde öngörülere yer verilirken, önümüzdeki 30 yılda enerji talebinin artacağı, ancak petrole olan talebin düşeceği tahminine yer verildi.

Söz konusu rapora göre önümüzdeki 30 yılda dünya daha düşük karbon tüketimine doğru ilerlerken, elektrikleşme artacak, böylece enerji tüketimi de fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye doğru yön değiştirecek. Bunun yanında karbon fiyatlarındaki artış gibi belirleyici siyasi önlemler sayesinde, enerji kullanımı kaynaklı emisyonların kalıcı olarak azaltılacağı belirtiliyor. Yani, küresel ısınmayla mücadelede, hala ve az da olsa umutlanacak şeyler var.