Levent Köprülü

Levent Köprülü

-

Tüm Yazıları

Japonya’da servet ve itibar sahibi iki kişi tarafından kurulan “Naito Karabu” yani ‘Mid Night Club’, 1982-99 yılları arasında ses getirmişti. Katı kuralları ve ‘etik değerleri’ nedeniyle çeteye saygı duyuluyordu. Zira çete, ‘etik değerler’ yüzünden kendini yok etti

‘Asfalt ağlatan’ saygın bir çete..

Naito Karabu üyeleri, geceleri 70 km’lik otobanda en yüksek hıza çıkmak için yarışıyordu. Hepsi saygın kişilikler, iş insanlarıydı. Aralarında bazıları sonradan başka suçlardan hapse girmiş olsa da... (Youtube)

Yıllar önce,  henüz kirpi saçlı bir erkek çocuğuyken, tek kanal siyah-beyaz televizyonumuzda ne çıkarsa seyredenlerdendim. Ancak bazı programlarda, gözlerimin şaşı ve tüyleriminse diken diken olması pahasına (eski televizyonlara çok yaklaşınca böyle bir şey vardı) ekranın dibine giriveriyordum. Tıpkı 1970’lerin sonunda usta gazeteci Uğur Dündar’ın, yasak olmasına rağmen sokakta yarışanlarla yaptığı ropörtaj gibi. O dönemde resmi ithalat olmamasına rağmen pahalı Amerikan otolarına ve onların modifiyesine nasıl para harcadıklarını, nasıl yarıştıklarını anlatıyorlardı.

Haberin Devamı

 

Aslında ben de hiç yadırgamamıştım anlatılanları ve görüntüleri. Zira İstanbul’un Fenerbahçe semtinde yapılan yarışlara ben de tanık olmuştum yaşıma rağmen. Ayrıca amcam ve onun mahalle arkadaşlarının harçlıklarıyla “mütevazı” yerli otomobillerimizi farklılaştırmaya çalıştıklarını da hatırlıyorum. Bir de rahmetli dedemin, amcamın “Anadol”umuza taktığı susturucusuz egzostu “Bu soba borusu da ne?” diyerek  söktürüp fırlattığını da.

Onların farkı vardı...

Şimdilerde de benzer durum söz konusu. Elbette araç ve model sayısı arttı, modern otomobiller üretiliyor ya da resmi yoldan ithal ediliyor. Ve artık uzunca bir süredir, başta İstanbul trafiği olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinde yollar, normal sürücüler açısından adeta kabus gibi... Zira özellikle geceleri, hız kameraları, uyarılar, cezalar ve kimi zaman ölümcül olan kazalar, onları durdurmaya ya da uslandırmaya yetmiyor. Akıllı telefonla kaydedilen videolar paylaşılıyor sosyal medyada!.. Ve bu yarışlar, kullanana “zevk” diğerlerine eziyet veriyor.

Haberin Devamı

Oysa size bahsedeceğim kişiler, Türkiye dahil dünyadaki tüm örneklerinden farklıydı. 1982’de biri emlak geliştiricisi, diğeriyse otomobil ticareti yapan iki kişi tarafından kurulmuştu. “Shuto Otobanı” olarak bilinen, 70 kilometre uzunluğunda ve 3-4 şeritli, doğru dürüst aydınlatılmayan yolda yarışmak için bir çete kurmuşlardı. “Çete” deyişime bakmayın, amaç suç işlemek, adam öldürmek değildi. Hatta “insanlara zarar vermemek” çete için birinci öncelikti.

Saygı duyuluyordu

Dünyanın en tanınmış ama aynı zamanda en kötü şöhrete sahip çetelerinden biriydi “Naito Karabu” yani “Mid Night Club” (Gece Yarısı Kulübü) denilen oluşum. Bahsettiğimiz otoyolun “Wangan” olarak bilinen Tokyo’dan Yokohama’ya uzanan kesiminde yasa dışı otomobil yarışları düzenlerlerdi.

O dönemdeki ve hatta şimdiki otomobil kulüplerinden daha iyi organize olmuş, çok sıkı kuralları olan bir oluşumdu Naito Karabu. Bu nedenle sadece Japonya’da değil, dünyanın pek çok ülkesinde isim yapmıştı. Hatta çete kendini feshettikten sonra bilgisayar oyunlarına, çizgi filmlere, “Hızlı ve Öfkeli” gibi filmlere ilham verdi. 200’den fazla makale ve haberde yer aldı, çetenin kullandığı bazı otomobiller, çetenin adıyla anıldı, ünlendi.

Haberin Devamı

Çete çok sınırlı sayıda ‘üye’ kabul ediyordu. Çetenin yarışlarında hedef “maksimum hıza ulaşmak” ve olabildiğinde uzun bir süre o hızda devam edebilmekti. Örneğin 340 km/s hızla, 10 dakikaya yakın gidebilmek gibi. Polisler onları her yarışta kovalıyor, ancak yakalayamıyordu. Çete üyeleri polis ve sıradan halk tarafından “suçlu” olarak görülmekle birlikte “saygın” kabul ediliyordu. Onlar durumları iyi, ahlaklı ve etik değerleri olan kişilerdi çünkü.

Holiganların kurbanı

Yarışırlar ama yoldaki diğer kişilere zarar vermemek konusuna dikkat ederlerdi. Çete, tam da bu nedenle kendini feshetmişti zaten. Bugün de isimleri pek iyi anılmayan, garip görünüşlü motosiklet ve araçların isim babası olan çılgın sokak çetesi “Bosozoku”nun adeta gazabına uğramışlardı. Naito Karabu gibi ses getirmek uğruna holiganlık yapan, sağa sola sataşan motosikletliler, bir gece harekete geçti. Naito Karabu’nun yarıştığı bir sırada, araçları taciz etmeye başladılar. Ancak bu uzun sürmedi ve zincirleme kaza meydana gelmesine yol açtı. Motosikletçilerin bir kısmı yaralanmış, kimi kaynaklara göre de iki hayatını kaybetmişti.

Naito Karabu, önem verdikleri prensip zarar gördüğü için 1999’da kendini feshetti. Yarış sırasında ölümlü kazaya neden olmuşlardı. Bir daha eskisi gibi ortada görünmediler. Şimdilerde tekrar, ancak farklı şekilde döndükleri konuşuluyor. Üyelere ait otomobillerse tozlanmış garajlarda ya da sadece şovlarda ortaya çıkıyor. Çetenin adıysa bilgisayar oyunlarında yaşıyor...

Kuralları çok katıydı

Naito Karabu’nun çok katı kuralları bulunuyordu. Örneğin çeteye katılmak için 250 km/s’den yüksek hıza çıkabilen otomobiller ve 300 km/s’den yüksek hızlarda yarışabilecek tecrübe aranıyordu. Bu da yetmiyor, bir yıl “deneme” süresi konuluyordu. Bu sürede söz konusu kişi tüm toplantılara katılmak ve yarışlara girmek zorundaydı.

‘Asfalt ağlatan’ saygın bir çete..

Deneme süresi içinde diğer sürücülere ve üyelere zarar veren, tehlikeye atanlar üyelikten doğrudan atılıyordu. Dolayısıyla başvuranların sadece yüzde 10’u asil üye olabiliyordu. Bu yüzden de gerçek üye sayısının 30-40 kişi olduğu söyleniyor.

Şifreli ilanla buluşma

Bununla birlikte üyelere birbirleri hakkında hiçbir şey bilmeme koşulu da getirilmişti. Üçüncü kişilere bilgi verilmesi ve kimliklerin açığa çıkması istenmiyordu. Üyeler “Modifiye için parayı nereden buldun?” diye de soramıyordu. Her bir üye, diğerini tampondaki “çıkartma” sayesinde tanıyordu. Zamanla bu çıkartmaların sahtelerinin yapılması ve tamponları süslemeye başlaması sorun oldu. Kimi iddialar, çete üyelerinin “sahte çıkartmalı” araçları tahrip ettiği yönünde. Ancak bunun imkansız olduğu da dile getiriliyor. Nitekim her bir çete üyesinin aracı polis tarafından tanınıyor ve onu yapan atölyenin reklamını taşıyordu. Bunun için risk göze alınamazdı!

Çete üyeleri toplantılarda buluşmak için haberleşmeyi gazete ilanlarıyla yapıyordu. Seri ilanlara, sadece üyelerin anlayabileceği “şifreli” bir ilan veriliyor ve böylece toplanılıyordu. Toplanma yeri ise genelde Yokohama’daki bir benzin istasyonuydu.

Milyon dolarlık bebekler!

‘Asfalt ağlatan’ saygın bir çete..

(Automodejapan)

Çete üyeleri, genelde çok iyi otomobiller kullanıyordu. Mazda RX-7, Nissan Skyline GT-R R32, Toyota Supra gibi yerel süper otomobillerin yanında Porsche 911, Lotus Europa, Lamborghini Countach, Ferrari Testarossa gibi Avrupalılar da tercih ediliyordu.
İçlerinde en ünlüsü, üyelerden biri olan Yoshida Eiichi’nin elinden çıkmış “Blackbird” Porsche 911’di. Bu aracın 348 km/s hıza çıkabildiği söyleniyor. Tabii bunun için söz konusu araca 2 milyon dolar harcandığı da bir diğer iddia.
Zaten üyeler hiçbir masraftan kaçınmıyordu. Bu sayede kullandıkları otomobiller, türlerinin “en hızlısı” ve “en dayanıklısı”ydı.