İlkbaharın sorumluluğu büyüktür.
Örneğin herkes sanki mevsimlik bi'şeymiş gibi aşk bekler ilkbahardan.Bütün kazmalar, baltalar ve kazuletler başka mevsimde olmazmış gibi illa ki ilkbaharda kendilerine aşk sipariş ederler takvim yapraklarından.Koskoca mevsime pezevenk muamelesi yapılınca mevsim de mevsimlikten çıkıyor elbet.
Romantikler güneş ister kırlara serilmek için, depresifler yağmur ister şakır şakır.
Zavallı mevsim güneş mi açsın, yağmur mu yağdırsın bocalar durur nisan ayı boyunca.
Benim bu yüzden bahara ilişkin bir beklentim yoktur.
Yılın dört mevsimi aşık olabilme kapasitem olduğu için mutluyum.
Ama sonbahardan bazı beklentilerim var elbet...Havalar bir gün sıcak bir gün soğuk olsun.
Kızlar nezle olup hapşırsınlar ki ben onlara çok yaşa diyeyim, muhabbet olsun...Pazar günleri sert bir rüzgar çıksın.
Gazetelerin hafta sonu paparazzi ekleri esen şiddetli rüzgarın etkisi ile uçup gitsin, geride gazeteler kalsın.Havalar erken kararsın.
Geceler uzun olsun ve her gece en az beş posta... Beş posta... Yani beş tane posta gazetesi okunabilsin.Yağışlar erken başlasın.
Show TV ve İnterstar haber merkezlerini su bassın...
Reha abimi, Hakan abimi, Ufuk ve Deniz abimi sular apartsın.Kestaneciler ortaya çıksınlar.
Köşe başlarına çıkıp satışlara başlasınlar.
Yaşar Nuri Hoca'ya da televizyon programlarında "Hocam kestane kebap, yemesi gerçekten sevap mı?" türünden sorular sorulsun.
Milletçe aydınlanalım.Yapraklar yavaş yavaş ve sürekli dökülsün.
Tayyip Erdoğan'a temizlik işi çıksın.
Şiir okumaya vakti kalmasın.Şemsiyeler ortaya çıksın.
Yağmurlu havalarda arabasız gençlerin de "Sizi gideceğiniz yere kadar götüreyim hanfendi," deme şansı olsun.Herkesin içini sonbahar hüznü kaplasın.
İnsanlar rahatlamak ve gülmek için daha fazla komedi dizisi izlesinler, mizah dergisi ve mizah kitapları okusunlar.
Cukkayı doğrultalım...