13 Haziran
Yazdığım aşk şiirlerini okuyan Rus yetkililer son günlerde fazla yorulduğumu ve sıkıldığımı düşünerek benim için kısa bir tatil planlamışlar.
Tam pansiyon Roma tatili. Şehir turu, Piazza Novana'da akşam yemeği, vergiler ve oda kahvaltı dahil 12.000 ruble...
Eski adıyla KGB, yeni adıyla bilmiyorum örgütü bana sahte bir pasaport temin etmiş. Onlara güvenim sonsuz...
Bilet şimdilik sadece gidiş olarak alınmış ama sürekli olarak bana bakıp gülümseyen bir KGB yetkilisi dönüş biletinin Roma'da elime verileceğini söyledi.
Bütün gece bavul hazırladım. Aynı KGB görevlisi Roma'nın çok sıcak olduğunu söyledi. Bol bol mayo, havlu ve plaj terliği aldım yanıma. Savul Roma, savul İtalyan kadınları bu arada sen de savul TC Apo geliyor.
14 Haziran
Moskova'dan bindiğim Tupolev isimli lüks bir uçakla Roma'ya uçuyorum.
Uçakta benim dışımda bavul turizmi için Roma'ya giden Ruslar ve Nataşa'lar var.
İlk kez Amerika'ya küsüp dolar taşımadığım için pişman oldum.
Ama gene de yolculuk güzel. Azerbaycanlı hostesin kahveyi üstüme dökmesinin dışında pek sorun çıkmadı. Hostesi halk düşmanı ilan ettim.
Roma'ya indik. Tam bir turist görünümündeyim. Ayağımda kısa bir şort, elimde bir can simidi ve boynumda bir fotoğraf makinesi ile ana şefkati görmemiş bir teröristten çok, çok okuyan değil çok gezen bilir felsefesinin savunucusu bir turiste benziyorum.
Ruslar sağolsunlar her şeyi tıkır tıkır ayarlamışlar.
Gümrük muayesine girdik.
İtalyanlar yüksek sesle birbirleriyle konuşmaya başladılar.
Pasaport yerine bana "otohaber dergisi borsa ekini" veren KGB ajanı ise ortalıkta yok.
Beni kollarımdan sürükleyerek bir odaya aldılar.
Derdimi anlatayım diye Kürtçe bilen bir tercüman getirdiler ama "Kürtçe bilmediğimi, ana dilimin Türkçe" olduğunu söyledim.
İnterpol kan kırmızı bir bültenle arıyormuş beni.
İtalyanların beni içeri atmaya niyeti olduğunu öğrenince kalbim var numarası yapayım dedim, ama İtalyanları bir kalbim olduğuna inandıramadım.
Bildiğim bütün hastalıkları art arda sıralayarak hastaneye sevkedilmemi sağladım.
Beni ve plastik ördeğimi ayrı ayrı odalara koydular.
Ben sağlam çıktım, plastik ördeğim ise ciğerlerini üşütmüş.
Yarın yargı önüne çıkıyorum, beni Türkiye'ye iade etmezler inşallah. Hayır hapisten ve idamdan değil Reha Muhtar'ın programına konuk olmaktan korkuyorum.
15 Kasım
İtalyan yargıç oto fiyat bülteni ile İtalya'ya giriş yapmaktan tutukladı beni.
Ağca'nın yattığı hapishaneye gönderdiler. Canım sıkıldıkça şarkı söylüyorum. Bir ara dalmışım. 10. Yıl Marşı'nı söylerken buldum kendimi. Marşı adamın beynine işlediler kardeşim. Kenan Doğulu da halk düşmanı ilan edilecek.
TC iademi istiyormuş. Depozito ücretim pahalıdır benim, iade etmezler diye düşünüyorum.
Bu arada Ağca ile çok sıkı dost olduk. O bana Abdi İpekçi cinayetini ve Papa suikastını anlattı, ben de ona Eruh ve Şemdinli baskınlarını anlattım. Çok sevdik birbirimizi.
Bu arada bizimkiler dışarda toplanıp gazetecileri dövmüşler. Teke tek programının yapımcısı Fatih Altaylı ise teke tek kalınca bizimkilerden birini haşlamış. Şehir gerillaları bir kez daha eğitilse iyi olacak.
16 Kasım
İtalyanlar beni ne yapacaklarını şaşırdılar. Ne dondurma olabiliyorum ne makarna...
Geri verseler bir türlü, tutsalar bir türlü... Almanya ise "bize gönderirseniz evde yokuz" mesajı gönderdi İtalya'ya.
Amerika iadem için bastırıyor, TC ise iade edilirsem idam edilmeyeceğimi anlatan yazılar verip duruyor İtalyan hükümetine. TC beni asker kaçağı olduğum için istiyormuş. Yakalayıp er olarak askere göndereceklermiş.
Hem de "Bedelli"... Ne demek bu şimdi, yani bedeli nasıl ödiyicez?
* HİÇ ummuyordum ama çıktı. Yeni kitabım "Üç Yanlış Bir Doğruyu Getirir" Parantez Yayınları'ndan çıktı. İçinde birbirinden komik şeyler var. Reha Muhtar var, Deniz Baykal var, Eyüp Aşık var, Alaattin Çakıcı var, Korkmaz Yiğit var, Süleyman Demirel var, hayat var, sivilceler var, masturbasyon var, Savaş Ay var...
* Bu arada Leman dergisinin ve Tükenmezkalem'in en baba yazarlarından Fatih Solmaz'ın ve Bahadır Baruter'in yeni kitabı "Lombak" da çıktı. TÜYAP dolayısıyla herkes kitap çıkarttı zaten. Hepsini alın okuyun sonra da köy okulu kitaplıklarına hediye edin.
* Apo'yu sevmiyordum, ama nefretim ikiye katlanacak. Tam yakalanacak zamanı buldu alçak.
* Güneş Taner ve Mesut Yılmaz'la ilgili bildiklerimi açıkladım rahatladım. Şimdi sırada Reha Muhtar ve Hakan Aygün, Toktamış Ateş ve Abdurrahman Dilipak ve Lorel Hardi var. Onlarla ilgili açıklamalarım sürecek.
* Bir daha telefonla konuşulmayacak. Dumanla haberleşmek en iyisi. Kaydı kuydu yok.
* Saçlar dertten ve tasadan platin rengine dönüştü. Dışarı çıkarsam saçlar boyatılacak ve sadece Platin konutları yapılacak.
Yazara E-Posta: g.mujde@milliyet.com.tr