İsrail'in Akdeniz kıyısındaki stratejik durumu oldukça ilginçtir. Memleketin neresinde olursanız olun birkaç adımla ya plajlara varır ya da Araplar’ın eline düşersiniz...
Ülkemiz o kadar minicik, o kadar miniciktir ki az yer tuttuğundan bütün dünya atlaslarında İSR. olarak belirtilmektedir.
"Kısa bir süre önce New York'lu Egon dayım, bizi ziyarete geldi. Benden kendisini memleketimizin görülmeye değer yerlerine götürmemi rica etti.
"Memnuniyetle" diyerek içtenlikle yanıt verdim. "Sabah erkenden kalkar sana ülkenin her tarafını gösteririm de... Peki, öğleden sonra ne yapacağız?.."
Bu satırların yazarı ben değilim elbet... Bana mizah kültürünü Aziz Nesinler, Rıfat Ilgazlar’ın yanı sıra taşıyan çok ünlü bir İsrailli yazara ait bu cümleler.
Ephraim Kishon'a...
Gırgır'daki bedelli askerlik günlerimizde bana İsmet Abi’nin (Çelik) şiddetle tavsiye ettiği ve okurken yakalandığım gülme krizlerinden sonra mizah yazarı olmaya karar verdiğim adamdır Kishon.
Ve ne yazık ki Türkiye'de çok iyi tanınan bir yazar değildir.
Geçenlerde yeni bir kitabını buldum, Doğan Kitap'tan çıkmış..
"Peki öğleden sonra ne yapacağız?"
Hemen alıp sular seller gibi yuttum. İçinde bir iki eski hikayesi de olsa yazın en eğlenceli kitabını basmış Doğan Kitap.
***
Kishon bana mizah yazarlığını sevdirdi de Pedro Almadovar boş durmadı herhalde...
İspanyolların geçen sene Oscar alan ünlü yönetmeni Pedro Almadovar da bana sinemayı sevdiren adamdır.
Filmlerindeki güzel mizah tonuyla sarıp sarmaladığı öykücülüğünün yanı sıra, neredeyse bir beyaz dizi rahatlığındaki anlatımı yıllar önceden yakalamıştı beni.
Bir İspanya seyahatinde bütün filmlerini toplamış, hiç anlamadığım dildeki filmlerini büyük bir keyifle izlemiştim.
İspanyol faşizmini yerden yere vururken bizi de gülmekten öldürmüştü.
Benim sinema yönetmenliğine soyunduğumu görünce o da kitap yazarlığına soyunmuş.
Parantez yayınlarından çıkan ve Avi Pardo'nun çevirisiyle raflarda yerini alan "Patty Diphusa hikayeleri" adlı bir kitabını gördüm geçenlerde.
Bir fahişenin öyküsünü kendi dilinden eğlenceli bir biçimde anlatıyor Almadovar.
***
Bana mizahı sevdirenleri yazdık da beni mizahçı yapanı unutacak mıydık?..
Huysuz İhtiyar Oğuz Aral'ın "Bana Tarzanlığı bile çok gördüler" adlı kitabı Kelebek / Marjinal yazarlardan çıkmış... Bu çorak ülkede 500 bin dergiyi halka ulaştıran, Hürriyet gibi büyük bir gazetede çalışan sevgili hocamı kim marjinal saydı bilinmez ama Oğuz Abi 24 baskısı daha sonra basılacak olan yeni kitabını 25. baskı olarak piyasaya sürmüş.
Ve beni çok duygulandıran bir not düşmüş bana gönderdiği kitabın başına...
"Oğluma"...
Teşekkürler baba her şey için...
***
Şimdi yaz olduğu için okumasanız da bu günümü kitap tavsiyelerine ayırayım dedim.
Çünkü gittiğim her yerde aynı manzara vardı.
Gâvurlar kitap okuyordu, bizimkiler ise güneşin altında ıstakoza yatıp volkmen dinliyordu.
Oysa sayısız faydaları vardır kitap okumanın. Woody Allen onca kitabı okumasaydı dünyanın en güzel kadınlarıyla beraber olabilir miydi sanıyorsunuz?
Sadece bronz bir vücudu olsaydı mümkün olur muydu bütün bunlar...
Orman Bakanı'nın tost - itiMemlekette yana yana orman kalmadı. Bakanlığın adı "Bozkır Bakanlığı" olarak değiştirilecek. Orman yangınlarını işe alınmayan orman işçileri çıkartıyormuş. Orman işçileri sardunyalardan ve begonyalardan sorumlu olarak işe alınacak...Orman yangınlarına karşı iki helikopter daha alınacak. Geçen gün yanan ormanı helikopterde yer olmadığı için oğlum ve dayımın kızı seyredemedi.Yangınlara karşı piknikte mangal yakmak önlenecek. Hanıma söylenecek, vatandaşlara dağıtılmak üzere zeytinyağlı dolma sarılacak...
Yazara E-Posta: g.mujde@milliyet.com.tr