Osmaniye ortaokulundan sosyal bilgiler öğretmeni ve aynı zamanda da TRT drama müdürü olan Necmettin Varlı ile oturmuş basın kartlarından konuşurken hocam memleketi Rize'de başından geçen bir hikayeyi anlattı.
Necmettin hocam basın kartıyla otobüste seyahatin bedava olduğunu düşünerek Rize'de bir belediye otobüsüne binmiş...
Şoföre fiyakalı bir şekilde basın kartını göstermiş.
Şoför ilgisiz bir süre karta bakmış.
"Paran yoksa mühim değil hemşerim. Geç otur," deyivermiş.Gırgır dergisinde çalışırken bir tek rahmetli İsmet Çelik abinin sarı basın kartı vardı... (Bu arada İsmet Çelik'in eski yazılarından oluşan bir kitabı çıktı... "Size Amca Diyebilir miyim Baba"... Gani Müjde'nin, Atilla Atalay'ın, Muzaffer Abayhan'ın ve daha birçok mizahçının ustası kim diye merak ederseniz alın okuyun).
İsmet abinin basın kartına hepimiz gıptayla bakardık.
Çocuklardık, tıfıl mizahçılardık o zaman.
İsmet abi, basın kartıyla maçlara girdiğini, bedava otobüslere ve vapurlara bindiğini, bir sürü yerde basın indiriminden yararlandığını anlatır ama sonunda eklerdi: "Bu kartın asıl önemi bunlar değil çocuklar. Her şeyden önce adam yerine koyuyorlar."
Buna rağmen biz cümlenin sonunu es geçer, bir gün basın kartı sahibi olduğumuzda nelerden yararlanabileceğimizi düşünüp pembe hayaller kurardık.
Ama kem talihim burada da yakamı bırakmadı...
Ben basın kartı aldığım gün uçaklarda basın kartına uygulanan indirim yarı yarıya azaltıldı. Bir ay sonra basın kartı sahiplerine büyük indirimler yapan turban oteller zinciri özelleştirildi.İki ay sonra da basın kartı sahiplerini maçlara almamaya başladılar.Belediye otobüslerine bedava binmek dışında basın kartı sahibi olmanın hiçbir avantajı yok artık.Ama maalesef arabam var...
Şimdi sırf basın kartının keyfini sürebilmek için arabamı satıp belediye otobüsleri ile işe gidip gelmeyi düşünüyorum.
İsmet abinin basın kartına bakıp uçakla zırt pırt oraya gitmenin sefasını düşlerken belediye otobüsü ile 35-Kocamustafapaşa- Eminönü hattının cefasını çekmeyi istemezdim elbet ama "Gazeteci dediğin halkın arasına karışıp nabzını tutmalı" sözünü kendime rehber edindim.Buna rağmen Polyanna ruhum harekete geçti ve bir süre önce...
İsmet abi haklıymış. "Belki avantalardan olduk ama hiç olmazsa adam yerine koyuyorlar" diye düşünürken Beşiktaş'ta bir polis ekibi basın kartıma bakıp "Nüfus kağıdın yok mu hemşerim, bu kimlik geçmez" dedi ve bu görüşümden de vazgeçtim.
İsmet abi kalk da söyle allahaşkına, niye böyle olduk?
Bir hata mı ettik İsmet abi?