Noam Chomsky; bugün dünyanın en önemli eleştirel aydınlarından, insan hakları ve demokrasi savunucularından biri. Amerika’nın ve dünyanın en önemli üniversitelerinden MIT’nin simge isimlerinden. Emperyalizm, güç, çıkar ve demokrasi konularında çok etkili bir Amerika ve İsrail eleştirmeni. 84 yaşında.
Boğaziçi Üniversitesi tarafından düzenlenen, 6. Hrant Dink İfade Özgürlüğü ve İnsan Hakları konuşmasını yapmak için kürsüde. Dinç. Bir saat ayakta konuşuyor. Yeni dünya düzeni içinde çıkar ve güç temelli emperyalist çatışmalar üzerinde odaklanıyor. Ve Türkiye ile bitiriyor.
Chomsky’i dinliyorum. Marx’ın hayaleti gibi. Bizi, konuşulmayan, gizlenen, sansürlenen gerçeklere götürüyor. Emperyalist çıkar ve güç çatışmalarının, başta dünya siyaseti olmak üzere, ulusal siyasetlerin temel belirleyicilerinden biri olduğunu anlatıyor. Chomsky’in bazı söylediklerini sert ve tek boyutlu bulabilir, eleştirebilirsiniz; ama, göz ardı edemezsiniz. Ciddiye almak zorundasınızdır. Chomsky, dünya siyasetine yaklaşımda, emperyalizm, güç ve çıkar olgularını ihmal edenler için, çok önemli bir “ikaz edici”, bir “hatırlatıcı”, bir “göz açıcı”dır. Marx’ın hayaleti gibi, aklımızın bir yerinde tutmamız gerekenleri bize söyleyendir.
Chomsky’nin, yeni dünya düzeni üzerine konuşmasında, ortaya çıkan 5’i dünya, 2’si Türkiye’yle ilgili, 7 ikaz noktasını sizlerle paylaşayım. Düşünürken, tartışırken, bu noktaları aklımızda tutalım.
Birincisi, Amerika’nın güç kaybı abartılmamalı. Amerika, hala dünyanın en güçlü ülkesi. Belki, 1945 sonrası dünya servetinin %50’sini elinde tutarken, bugün %25’ni tutabiliyor. Belki, Latin Amerika’daki gelişmeler, Arap Baharı ve Çin, Rusya, Hindistan gibi gelişen ekonomilerin artan güçleri nedeniyle, Amerika emperyal etki alanını kaybediyor; ama dünya lideri. Yakın ve orta gelecekte, Çin olmak üzere, Amerika’nın bu gücüne ve kapasitesine yaklaşabilecek bir ülke yok
İkincisi, başta enerji ve doğal kaynaklar olmak üzere, çıkar ve güç alanlarını kontrol etmek temelinde, Amerika, Ortadoğu önemli olmak üzere, Güney Asya ve Pasifik bölgesine doğru ilgi alanını kaydırıyor. Enerji kaynaklarının kontrolü ekseninde, Amerika-Çin çatışması çok olası.
Üçüncüsü, Amerika’nın en güçlü ve lider olduğu NATO, giderek, “küresel kaynakların korunması için çalışan bir kuruma” dönüşüyor.
Dördüncüsü, küresel ölçekte yaygınlaşmış ve haklı tepkilere rağmen, Amerika ve İsrail işbirliği devam ediyor. İran sorununda gördüğümüz gibi, Amerika’nın İsrail’in çıkarlarını koruma refleksi, Obama yönetiminde de, güçlü bir şekilde var.
Beşincisi, Amerika’dan dünya siyasetine bakışı, demokrasi istemeyen, demokrasiden korkan bir bakış. Örneğin, Arap Baharı’nda, demokrasi korkusu, otoriter liderlerin gitmesine evet denilirken, Mısır’da olduğu gibi, var olan otoriter sistemlerin desteklenmesi şeklinde ortaya çıkıyor.
Türkiye’nin, bu yeni dünya düzenindeki rolünü önemli ve yapıcı nitelikte görmekle birlikte, Türkiye için de, yeni olmayan, ama çok önemli iki ikazı vardı, Chomsky’nin.
Birincisi, kendi evinin içini, başta Kürt sorunu olmak üzere temizlemeyen, demokrasisini güçlendirmeyen bir Türkiye, bu düzende, ne güçlü ve önemli, ne de yapıcı olabilir. PKK’ya silah bıraktırma sürecini, Chomsky’in yeni dünya düzeni analizi içinde de düşünmeliyiz.
İkincisi de, Türkiye’nin, “hapisteki gazetecileriyle” oluşmuş, olumsuz uluslararası algısı. Chomsky de konuşmasına bu algı ve gerçekle başladı.
Chomsky’in, analizini eleştirebilirsiniz; ama bu ikaz ve hatırlatma noktalarını, küreselleşen dünyada yeni dünya düzeni tartışması yaparken, göz ardı edemezsiniz.