Mustafa Kemal Atatürk, 11 Ekim 1925’te tarihe geçen konuşmasında şöyle der: “Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı çok mukaddes bir topraktır.” Bu hafta çarşamba günü, Milliyet gazetesi ve Milliyet Sanat dergisi olarak o çok mukaddes topraklardaydık. Aylardır yürüttüğümüz çalışmaların sonucunda Cumhuriyetimizin 100. yılını İzmirlilerle birlikte, muhteşem bir konser eşliğinde kutladık. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bize tahsis ettiği, Türkiye’nin en iyi konser salonlarından olan Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin sahnesinde, Mey Diageo sponsorluğunda “Atatürk’ü Anlamak” isimli konferans konserde, Atatürk’ü İzmirlilerle birlikte, müzik sevgisi ve müzik reformu üzerinden andık.
Sanat yönetmenliğini Milliyet Sanat dergisine 20 yıldan uzun bir süredir müzik yazıları yazan Kemal Küçük’ün üstlendiği “Atatürk’ü Anlamak” adlı konserde, Cihat Aşkın’ın kemanı ve Cana Gürmen’in piyanosuyla seslendirdikleri eserlere, Ankara Devlet Opera ve Balesi solistlerinden tenor Faik Mansuroğlu ve Türkiye’nin önemli soprano sanatçılarından Burcu Hancı eşlik ettiler.
Cihat Aşkın açılış konuşmasında 50. yaşını kutlayan Milliyet Sanat dergisine değinerek şu açıklamaları yaptı: “Milliyet Sanat dergisi ben kendimi bildim bileli çocuk yaşımdan, konservatuvar yıllarımdan beri takip edip okuduğum en güzel kültür ve sanat yayınlarımızdan biriciği. Dolayısıyla Milliyet Sanat’ın 50. yıla gelmesi bizler için çok önemli. Çünkü bizler sanat eleştirilerini, yazılarını takip etmek için derginin çıkmasını dört gözle beklerdik ve hâlâ bekliyoruz. O yazılar ki içerisinde büyük bir tarihî değer taşıyor. 21. YY’da da bizi ileriye götüren fikirler ile devam edecek.”
Cihat Aşkın, konserin ilk parçası öncesinde Atatürk’ün öğrencilik yıllarında Selanikli Udi Ahmet Bey’in fasıl derslerine katıldığına dikkat çekti. Orada bulunan bir lokalde koro ile beraber fasıllar geçer, gerek Rumeli türküleri gerekse Klasik Türk müziğinin dokunaklı eserlerini öğrenirmiş Mustafa Kemal. Daha sonra İstanbul’daki Harbiye Mektebi’nde okuduğu dönem Giriftzen Asım Bey’in öğrencisi olmuş. Koroda yer almış, Klasik Türk Müziği ile ilgili eserler seslendirmiş. Atatürk’ün Rumeli türkülerini çok sevdiğini belirten Aşkın, Selanik’te öğrendiği türkülerden bir tanesi olan “Bülbülüm Altın Kafeste”yi bugün Atatürk sayesinde dinlediğimizi vurguladı. Zira, Atatürk’ün arkadaşlarından milletvekili Şevket Öndersev bir sofrada Atatürk’le beraber otururken Atatürk bu türküyü mırıldanıyor. Şevket Öndersev türküyü ezberliyor. Daha sonraki zamanlarda Muzaffer Sarısözen türküyü Öndersev’den birebir dinleyerek derliyor. Bu bilmediğimiz bilgilerin ardından Cihat Aşkın kemanıyla, Cana Gürmen piyanosuyla türküyü seslendirdiler. Onların büyülü notaları eşliğinde içimizden gözlerimiz yaşlı mırıldandık: “Ben sana aldanamam yarim, ben sana dayanamam”.
Atatürk’ün halk kültürünü ve yaşayışını çağdaş bir seviyeye çıkarmak için bütün kültür adamlarını seferber ettiğine dikkat çeken Cihat Aşkın, Selim Sırrı Tarcan’ı 1924 Paris Olimpiyatlarında Türkiye’yi ‘zeybek’ ile temsil etmek için görevlendirdiğini söyledi. İzmir Kız Öğretmen Okulu’ndan bir öğretmenle birlikte koreografiyi hazırlayan Tarcan’ın 1924 Olimpiyatları’nda Türkiye’yi frak giyip zeybekle temsil ettiğini. Ardından Mustafa Kemal’in hatırasına, onun çok sevdiği “Sarı Zeybek”e kemanıyla duygu yüklü bir ses verdi Aşkın. Atatürk’ün zeybek yaparkenki siyah beyaz kareleri gözlerimizin önünden geçti hayranlıkla.
Müziğin birleştirici gücü
Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda ilk açılan okulun Ziraat Mektebi olduğunu söyleyen Aşkın, ikinci açılan mektebin Musiki Muallim Mektebi olduğunu vurguladı. 1924 yılında Ankara’da açılan bu okul sayesinde bütün ülkeye müzik öğretmenleri yetiştirildiğini. Ardından çok sesli müziğin halk arasında yayılıp sevildiğini… O dönemde yetişen bestecilerimizden Necip Celal Andel’in yazmış olduğu “Özleyiş” tangosuyla devam etti konser. Aşkın’ın kemanı, Gürmen’in piyanosu eşliğinde muhteşem bir yorumla biz yine içimizden mırıldandık “Sevdim bir genç kadını, ansam onun adını, her şey beni ona bağlar, kalbim durmadan ağlar”. Salon alkış sesleriyle çınlıyordu. Hemen ardından içinde bulunduğumuz salona adını veren Ahmed Adnan Saygun’u andı Aşkın. Librettosu İran ve Türk halklarının kardeşliği üzerine olan, Hayrettin Egeli’nin yazdığı Ahmed Adnan Saygun’un bestelediği ilk operamız “Özsoy Operası”na değindi. 1934 yılında Rıza Şah Pehlevi ve Atatürk’ün locada operayı izlediklerine, operanın sonunda Şah’ın gözleri dolu dolu Atatürk’e sarıldığına.
Aşkın, bir diğer anıda Atatürk’ün Sofya’da Asker-i Ateşe iken Sofya operasını izledikten sonra gece uyuyamadığını, Varna Milletvekili Şakir Zümre’yi uyandırıp “Şakir gördün mü biz Bulgarları başka türlü bilirdik ama adamların operaları bile var. Onları hiçbir şey yenemez. Bizim de operamız, opera binalarımız olmalı” dediğini aktardı.
Konser, Ulvi Cemal Erkin’in 1930 yılında yazdığı “İmprovizasyon”, “Ninni” ve “Zeybek” isimli üç bestesiyle devam etti. Onu Cumhuriyetimizin en önemli bestecilerinden Muammer Sun’un “Bozkırın Sesi” isimli muhteşem bestesi izledi. Bu bestede soprano Burcu Hancı’nın sesiyle yankılandı salon, müthiş bir alkış tufanı koptu.
Yine Cumhuriyetimizin yetiştirmiş olduğu şu anda 90 yaşında olan diğer bir bestecimiz Yalçın Tura’nıın “Hasretinle Yandı Gönlüm” parçasıyla Atatürk’ü olan özlemimizi paylaştık müziğin birleştirici gücünde.
Konserin son parçası öncesinde Aşkın, Atatürk’ün İtalya’da Puccini’nin Tosca operasında, Cavaradossi’nin aryasından etkilenerek ağladığını söyleyerek sahneye tenor Faik Mansuroğlu’nu sahneye davet etti. Sanatçı bu aryayı görkemli sesiyle seslendirirken Atatürk’ün müzik sevgisini, bu alandaki vizyonunu saygıyla ve sevgiyle andık.
Mukaddes şehrin dinleyicisi Cumhuriyet’i ve Atatürk’ü bir kez daha anmanın mutluluğuyla dakikalarca alkışladı konseri. Türkiye’nin sanata verdiği destekle basında açık ara birinciliğini yıllardır koruyan gazetesi Milliyet ve Türkiye’nin 50 yıllık sanat hafızası Milliyet Sanat olarak izleyiciye Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir’in “İzmir’de olmayı seviyoruz. Daha fazla sanat, daha fazla Ege haberiyle karşınızda olmaya devam edeceğiz” sözünü vererek ayrıldık güzel İzmir’den. Daha nice konserlerde yeniden buluşmak dileğiyle.
İyi pazarlar.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024