İsmail Özcan - Üç yıl süren korona salgını sırasında dini ve milli bayramlar, düğünler/dernekler, ulusal ve uluslararası sportif karşılaşmalar, kongreler, konferanslar ya iptal edilmişti ya da büyük kısıtlamalara tabi tutularak eksik ve kusurlu olarak yapılabilmişti. Ancak içinde bulunduğumuz 2023 yılında bütün etkinlikler ve ulusal bayramlar gibi Ramazan ve Kurban Bayramları da geleneklere uygun olarak normal koşullarda yapılabiliyor ve kutlanabiliyor. Ne var ki ülkemizin beş ay önce yaşadığı büyük deprem felaketi, başka Müslüman ülkelerden farklı olarak bizim bayram sevincimizi doğal olarak buruklaştırıyor. Sonraki zamanlarda dini, milli tüm bayramlarımızı hiçbir olumsuzluk gölgelemeden, bir kısıtlama zorunluluğu duymadan kutlayabilmek en samimi dileğimizdir.
Müslüman Kurban Bayramı’nın en önemli yükümlülüğü, dinin koyduğu ölçülerde zengin olan Müslümanların kurban kesmesidir. Kurban’ın kelime anlamı yaklaşmaktır. Dindeki anlamı da Allah’a yaklaşmak, O’na bağlılığını göstermek
Doç. Dr. Fatma Fulya Tepe- Çalışan evli kadın sayısının giderek artması, araştırmacıları ev sorumluluklarının yerine getirilmesinde cinsiyetler arası yeni uzlaşıların olup olmadığı konusuyla ilgilenmeye yöneltmiştir. Bu alandaki çalışmalar, ev işinin, çalışan kadınlar da dâhil olmak üzere temel olarak kadının sorumluluğu olduğunu ortaya koymuştur. Bu durum, yani çalışan kadınların evdeki akşam mesaisi, Arlie Hochschild’in İkinci Mesai isimli kitabında, ikinci vardiya ya da çifte vardiya kavramıyla ifade edilmiştir.
Hochschild, bu kavramı endüstriyel hayattan ödünç almıştır. Ev sorumlulukları ve çalışma hayatlarından oluşan bu iki vardiyayı çatışmayacak ya da en az çatışacak şekilde organize etmenin zihinsel yüküyle de başa çıkmak zorunda kalan kadınların bu ilave yükü bazı araştırmacılarca üçüncü vardiya olarak isimlendirilmiştir. Uluslararası literatürde kadınların çifte vardiyası hem rol çatışması, hem de rol genişlemesi bir yerine iki önemli rolü yönetme kapasitesi kavramlarıyla
BÜLENT AKARCALI - Seçim sonuçları içerisinde en hayırlı nokta, HDP’nin boyunun ölçüsünü almış olmasıdır. Yıllardır ülkenin bütünlüğüne karşıtlıkla, kaba ve küstah davranışlarla, çok sayıda oy alacaklarına inanmanın verdiği şımarıklıkla, siyaset sahnesindeydiler. Kürt kökenli vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun sağduyulu davranışıyla oyunları bozuldu ve Demirtaş’ın “Siyaseti bırakıyorum” mesajı ise çözülmenin başlangıcını işaret eder oldu. Hür Dava Partisi’nin, TBMM’de edilen yemine sadık davranışı bu çöküntüyü hızlandırabilir.
TBMM
Başta Mevlut Çavuşoğlu, Hulusi Akar, Süleyman Soylu, Mehmet Muş gibi deneyimli bakanların milletvekili olarak Meclis’e girmeleri, yeni dönemde kamuoyunu daha etkin bir TBMM görebileceği beklentisine sokabilir. Deneyim ve birikimleri nedeniyle bu isimleri TBMM komisyonlarının müstakbel başkanları olarak görebiliriz. Özellikle Çavuşoğlu’nun Dışişleri ve Akar’ın Milli Savunma Komisyonu Başkanı
ZAFER İŞERİ - Dolandırıcılık türlerine gün geçtikçe yenisi ekleniyor. İnternet üzerinden alım-satım işlemleri, mobil bankacılık işlemleri gibi pek çok konuda dolandırıcılar varlığını sürdürüyor. Peki dolandırıcılıktan nasıl korunabiliriz?
Dolandırıcılar bankaların internet siteleriyle neredeyse aynı görüntüde internet siteleri oluşturabiliyor. İnternet sitelerinin bağlantı adreslerinde sitenin güvenli olduğunu tanımlayan https:// protokolünü kontrol ederek yalnızca bankanın resmi internet sitesinden ya da banka şubelerinden işlem yaparak dolandırıcılığa karşı tedbir alabiliriz. İnternet sitelerinde reklam olarak çıkan “faizsiz kredi”, “kolay kredi”, “hazır kredi” şeklinde çıkan ve ardından kişisel bilgilerinizi isteyen siteler dolandırıcılık amaçlı kurulmuş olabilir.
İnternet sitesini kontrol ederek işlemlerinize devam etmeniz halinde dolandırıcılıktan korunabilirsiniz.
‘Ucuz ürün’ tuzağı
Bir ürünün emsallerinden çok daha uygun fiyata satılması her zaman risk içerir. Bir dolandırıcılık olabilir. Bu
Bilgay Duman/ bilgay.duman@gmail.com - 7 Ocak 2022’de bu satırlarda kaleme aldığım “Mahmur’da Neler Oluyor?” başlıklı yazıda Mahmur Kampındaki gelişmelere dikkat çekmiş, “Mülteci kampı statüsünün sağladığı avantajın yanı sıra Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNCHR) de tanımasıyla uluslararası bir anlam kazanan Mahmur’da PKK çok daha rahat davranıyor. Bu noktada oldu-bitti üzerinden PKK’nın ‘öz yönetim’ modellemesini uygulamaya sürdüğü ve uluslararası destek bulduğu bir Mahmur PKK açısından koruma kalkanına dönüşebilir” uyarısını yapmıştım. Zira söz konusu yazının yazıldığı dönemde Irak hükümeti Mahmur Kampını kontrol etmek amacıyla bir girişimde bulunmuş, güvenlik güçlerini bölgeye göndermişti. Bunun üzerine kampta yaşayanlar protesto gösterileri düzenlemiş, çıkan arbede sonucunda Irak güvenlik güçleri geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bir süredir bu konuda adım atmayan Irak hükümeti şimdilerde
Prof. Dr. Cengiz Kuday - Baskın taarruz
18 Mayıs gecesi Yarbay Hasan Askeri komutasındaki askerler, daha evvelki satırlarda bahsettiğim gibi, siperlere yerleştirilmişti. Kurmay Yarbay Hasan Askeri komutasındaki 2. Tümen İstanbul’dan yola çıkarak 16 Mayıs’ta Akbaş İskelesi’nde toplanmış ve taarruz için hazırlanmıştı. Plana göre düşman donanması ateşinden korunmak için taarruz 18 Mayıs’ı 19 Mayıs’a bağlayan gece 03:30‘da baskın şeklinde başlayacaktı. Harekâta kuzeyden itibaren Yarbay Hasan Askeri komutasındaki (İstanbul) tümeni ve 16. Tümen katılacaktı. Taarruzun başarısı düşmanın baskına uğratılmasına ve taze bir kuvvet olarak gelen 2. Tümen’in dar bir cephede tüm kuvvetiyle hücuma geçerek düşmanı yarmasına bağlıydı. 18 Mayıs’ta Türkler düşmana karşı sayıca üstündüler. Dört tümenli Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa’nın 50 bini bulan askerlerine karşı General Birdwood’un 18 bin askeri vardı. Türkler genellikle daha hakim sırtlarda, Anzaklar çukurlardaydı. Ama neylersiniz ki sayı ve daha
Prof. Dr. Cengiz Kuday - Tarihçiler ve özel ilgi gösterenlerin dışında pek çok kimse Çanakkale Savaşları denince yalnız 18 Mart’ı hatırlar. Oysa 18 Mart Müttefik deniz güçlerinin Çanakkale Boğazı’nı deniz yoluyla geçemeyeceklerini anladıkları gündür. Bu deniz savaşlarının başarısız olması kara savaşlarını gündeme getirir.
O günkü savaşta tümüne yakını yok olan 26. Alay, daha sonra ona yardıma gelen 25. Alay, 27. Alay, harp tarihinde mümtaz bir yeri olan ve mevcudunun tümüne yakını şehit olan 57. Alay daha sonra altın ve gümüş madalyalarla onurlandırılmıştır. 57. Alay’ın komutanı Binbaşı Avni Bey şehit olmuş, öldüğü gün albaylığa yükseltilmiştir. Eski Hava Kuvvetleri komutanlarından Orgeneral Tekin Arıburnu’nun babasıydı. O gün Gelibolu’nun çıkarma yapılan muhtelif yerlerinde, her biri sayfalarla anlatılacak kahramanlık menkıbeleri cereyan etmiştir.
25 Nisan 1915 ve Yarbay Mustafa Kemal
18 Mart deniz savaşından 38 gün sonra Müttefikler yine güçlü donanmalarının
Safa Tekeli - Ulusal kurtuluş mücadelesini başlatmak üzere 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Atatürk, 19 Mayıs 1938’de hastalığına rağmen, Hatay davasının kazanılması hedefiyle Mersin’e gidecekti.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da çıktığı Samsun’da Kurtuluş Savaşı’nın meşalesini ateşliyordu. 19 yıl sonra ise son kez izlediği 19 Mayıs törenlerinden sonra, Hatay’ın kurtuluş mücadelesinin kazanılması amacıyla hasta haliyle Mersin’e hareket ediyordu. Hatay’da yapılacak seçimler öncesinde Fransızlara karşı güçlü bir mesaj vermeyi amaçlayan Atatürk’ün hastalığı bu gezide hızla ilerleyecekti.
Cumhurbaşkanı Atatürk, 19 Mayıs 1919’un 19’uncu yıldönümünde, “Gençlik Bayramı”nı Ankara Stadyumu’nda, konuğu Yugoslavya Harbiye ve Bahriye Bakanı General Ljubomir Mariç ile izledikten sonra Mersin’e doğru yola çıkacaktı. Atatürk, hareketinden önce Ankara Garı’nda, Başbakan Celâl Bayar ve Genelkurmay