Bilgay Duman / ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü - Geçtiğimiz günlerde Irtak yeni bir gelişmeyle hareketlendi. Haşdi Şaabi’ye bağlı 500’den fazla askerî aracın Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile Bağdat’ın idari olarak sınır bölgesi sayılan Germiyan’a girmesi, ardından da geri çekilmesi, kısa süreli gerginliğe neden oldu. Haşdi Şaabi, bu adımın, bölgede DEAŞ hareketliliği olduğu gerekçesiyle önlem amaçlı atıldığını savundu. Ancak IKBY İçişleri Bakanlığı, bunun kendileriyle hiçbir koordinasyon sağlanmadan gerçekleştirildiğini vurguladı. Buna karşılık bölgedeki Haşdi Şaabi yetkilileri, KYB lideri Bafel Talabani ile görüşme sonucu geldiklerini ifade etti. Bazı yerel haber kaynaklarıysa, Haşdi Şaabi güçlerinin bölgedeki petrol kuyularını kontrol altına almak amacıyla Germiyan’a yerleştiğini öne sürdü.
Olayın perde arkasında pek çok boyut saklı. Öncelikle KYB’nin, Kerkük Valiliği’ne karşı bu bölgenin kontrolünü Bağdat’a bırakmayı kabul
PROF. DR. METİN FEYZİOĞLU - Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuşmasını sağlayan Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yıldönümünü coşkuyla kutluyoruz.
20 Temmuz 1974’te başlayan Kıbrıs Barış Harekâtı’yla Ada’nın sadece kuzeyine değil tamamına barış gelmiştir. 1974’ten bu yana Ada’da iki halk yan yana huzur ve barış içinde yaşamaktadır.
Kıbrıs Türkü’nün direniş azmi ve özgür yaşama isteği onları yurtlarından, köylerinden, evlerinden tamamen kovmak ve katletmek isteyenler tarafından kırılamamış, 50 yıl önce ülkemizin tüm riskleri göze alarak Kıbrıs Türk halkının yanında olacağı hesap edilememiştir. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda Mehmetçik ve Mücahit omuz omuza çarpışmış; Kıbrıs Türkü’nün hak ve hukuk mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğini tüm dünyaya göstermiştir.
Yok edilmek istenen Kıbrıs Türkleri bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çatısı altında, kendi bayraklarının gölgesinde güvenle yaşamaktadırlar.
UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini Milliyet için yazdı
Philippe Lazzarini - Gazze’deki savaş, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu’nun (UNRWA) çalışanlarına, binalarına ve çalışmalarına yönelik çirkin saldırılar da dahil, Birleşmiş Milletler’in (BM) misyonunun açıkça göz ardı edilmesine yol açmıştır. Bu saldırılar durmalı ve dünya sorumlulara hesap sormak için harekete geçmelidir.
Ben bu satırları yazarken, Gazze’de en az 193 mesai arkadaşımızın öldürüldüğü UNRWA tarafından tespit edilmiştir. Yaklaşık 190 UNRWA binası hasar görmüş ya da yıkılmıştır. UNRWA tarafından yönetilen okullar yıkılmış, en az 500 yerinden edilmiş kişi UNRWA okullarına ve binalarına sığındığı esnada öldürülmüştür. İsrail güvenlik güçleri 7 Ekim’den bu yana Gazze’deki UNRWA personelini gözaltına almaktadır. Gözaltına alınanlar, Gazze Şeridi’nde ve İsrail’de tutuldukları sırada işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını beyan etmişlerdir.
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Vekili/ Ali Bagheri Kani- Gazze’de yaşanan trajik insanlık dramı her vicdanlı insanın yüreğini sızlatıyor. Geçtiğimiz 80 yılda Kudüs işgalcisi rejimin her türlü baskı ve zulmüne maruz kalan halk, son 8 ayda benzeri görülmemiş saldırıların hedefi oldu. Bu süre zarfında, Gazze’de 36 binden fazla kişi şehit olmuş, 82 binden fazla kişi yaralanmış, onbinlerce insan kaybolmuş, ayrıca 2 milyondan fazla sivil yerinden edilmitir. Uluslararası toplumun dehşet dolu gözleri önünde kapsamlı bir soykırım gerçekleştiren işgalci rejim en ağır uluslararası suçları işlemekten çekinmiyor.
Maalesef, uluslararası düzen, bu menfur suçlara son verecek etkili girişimlerde bulunamamıştır. İşgalci rejim, toplu cezalandırma politikası uygulayarak Gazze’de toplumsal çöküş gibi makus ve tehlikeli hedefine ulaşmaya çalışıyor. İşgal rejiminin suçlarını sürdürmesi, başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin desteğiyle mümkün olmuştur.
Geçen sekiz ayda, mazlum Filistin halkına yönelik barbarca
Prof. Dr. Barış Erdoğan - Yerel seçimlerde oyumuzu belirleyen faktörler nelerdir? Duygularımız mı yoksa aklımız mı? Seçim kampanyasında adayın gösterdiği başarı mı, sadece parti amblemi mi? Ekonomi sandığı ne ölçüde etkiler? Bu ve benzeri sorulara yanıt aramalıyız. Aksi takdirde her seçim sonrası olduğu gibi bazıları seçmeni anlamadan yargılayacak. İşine geldiği gibi onu ya yerecek ya da övecek. Tabii ki burada “seçmen” derken aklı, ruhu olan belli bir kişiden bahsetmiyorum. Genel bir durumu anlamak için seçmen kavramını kullanıyorum.
Öncelikle şunu hatırlayalım. Yerel seçimlerin dinamikleri genel seçimlerden çok farklıdır. Özellikle orta ve küçük ölçekli yerlerde seçmenler adayın siyasi eğiliminden ve partisinden daha çok kişisel geçmişi, ailesi, aşiret bağları, mezhebi, cinsiyeti gibi faktörlere önem verir. Büyük şehirlerde ise seçmenler adayın kişisel özelliklerinden ziyade bağlı olduğu siyasi partiye daha fazla ilgi gösterir. Bu nedenle partilerin büyük
Prof. Dr. Nuran Yıldız - Başlıktaki soru, Yılmaz Erdoğan’ın Hakkari’ye televizyonun gelişini konu eden “Vizontele” filminin meşhur repliğine dayanıyor.
Belediye reisi meydana topladığı ahaliye “Ankara’dan bir heyetin son teknoloji olan vizonteleyi getireceğini” söylüyor.
“Radyonun resimlisi” diyor, “Radyoda Zeki Müren şarkı söylemiyor mu? İşte o söylerken hem dinleyip hem göreceksiniz!”
Cem Yılmaz’ın oynadığı karakter soruyor: “Peki Zeki Müren de bizi görecek mi?”
Televizyon Hakkari’ye gideli 50 yıl oldu. İcat edileli de 100 yıl.
Bugün. İletişim araçları dijitalleşti. Dijital olan, hayatları ele geçirdi.
Dijitalin alanı genişledikçe, gerçeğin alanı daraldı.
“Dijital”in en güçlü iddiası neydi? İletişimde karşılıklılık vadedmesiydi. Sen Zeki Müren’i görüp dinlerken o da seni görecek, dinleyecekti.
Bilgay Duman - Son dönemde Türkiye – Irak ilişkilerinde yaşanan güvenlik merkezli görüşmeler, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını aralayacak gibi. Her ne kadar iki taraf arasındaki diplomasi trafiğinde güvenlik ön plana çıksa da, özellikle Kalkınma Yolu Projesi, ticari faaliyetlerin gelişmesi, enerji iş birliği gibi alanlar başta olmak üzere Türkiye – Irak ilişkilerinin bir üst aşamaya geçeceği görülüyor.
14 Mart’ta Irak’ın başkenti Bağdat’a gider Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Bakanı Yaşar Güler ve İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu’nun, buradaki görüşmelerinin ardından Irak tarafıyla yaptıkları ortak açıklamaların alt notlarına bakıldığında, bu yeni aşamanın izlerini görmek mümkün. Nisan ayında, Ramazan Bayramı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapması beklenen Irak ziyaretiyle daha net ve somut adımların atılması daha gerçekçi bir görüş.
Öncelikle ortak açıklamaya
Asya Varbanova - Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik ortak yolculuğumuz üzerinde düşünmek ve ileriye doğru atacağımız adımları gözden geçirmek için Dünya Kadınlar Günü büyük önem taşıyor.
Tüm dünyada, kadınların siyasete katılımı, anne ölümlerinin azaltılması ve kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesine yönelik yasal reformlar gibi birçok alanda önemli ilerlemeler kaydedildi. Ancak genel olarak bakıldığında hâlâ bir gerileme söz konusu. Tüm dünyada kadınlar, parlamentolarda %26,7 ve yerel yönetimlerde %35,5 oranlarında temsil edilmekte ve iş yerlerinde yönetim pozisyonlarının ise %28,2’sine sahiptir. Bugün her 10 kadından 1’i aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. Bu durum devam ederse, 2030 yılına kadar 340 milyondan fazla kadın ve kız çocuğunun aşırı yoksulluk içinde olduğuna şahit olacağız. Ayrıca, dünya çapında artan çatışmalar, afetler, iklim değişikliği ve toplumsal kutuplaşma mevcut toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini daha da derinleştirecektir.
Bugün kadın